Ölüm…
Ölüm…
“Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak,
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali o musalla taşında...”
Ölümün Üstat Cahit Sıtkı Tarancı diliyle izahı böyle… İzah eden üstatta olsa onun yüreğinden ve dilinden düşse de soğuk ölümün adı… Somsoğuk…
Üzerine yazı yazmakta soğuk, okumakta… Ama yazıyorum işte…
Yaklaşık bir ay önce gece saatlerinde duyduğum bir ölüm haberinin ardından birkaç saniyeliğine gözlerimi yumdum istem dışı… Göz kapaklarımın arkasında oluşuveren siyah beyaz film şeridinden akıp gitti A:Vahit Tüzün (Foto Metin) ile yaşadıklarımız…
Birden oluveriyor… Zamanı yok ölümlerin…
Mikrop bir hastalık… Stres… Ani bir kriz… Vesaire… Ve ölüp giden hayatlar…
Hayırsız ölümler çoğaldı sanki…
Ki! Çok üzüldüm son ölümlerde…
Akşam saatlerinde iş yerime girdiğimde yine cep telefonumda bir ses “ Gardiyan Halil vefat etti” deyince
“Hadi canım sende”, “Daha az önce konuştuk, nasıl olur ya!” dememle birlikte yine siyah beyaz film şeridi gibi gözümün önünden akıp gitti Halil Giden ile yaşadıklarımız…
Ard arda yaşanan ölüm haberlerinden üçüncüsü Orhan Ardıç ( 64 Orhan) ın ölüm haberi idi.
Orhan Ardıç’ın ölüm haberi, yaralı yüreğimi delik deşik etti
Şu sıralar ölümler yakıveriyor yüreğimizi… Birden oluveriyor…
Sala dinlemekten imtina ediyoruz artık… Ölüm kokan anons cihazlarından süzülen ölüm anonslarının soğukluğunda titriyoruz artık… Çok olmaya başladı ölümler…
Şu yazdığım son cümlelere bak… Sanki kaçışı varmış gibi…
Hâsılı
A.Vahit Tüzün (Foto Metin),Halil Giden (Gardiyan Halil) ve Orhan Ardıç (64 Orhan)’ ın öyle bir düştü ki düştü ki ölüm haberin yüreğimize…
Yazdım işte… Soğuk bir yazı ama yazdım işte…
Keyifsiz… Belki de gereksiz ama yazdım işte Metin Abi, Halil Abi, Orhan abi…
“İnna lillahi ve inna ileyhi raciun…”
Bunu biliyorum ve inancım sonsuz…
Mekânlarınız cennet olsun. Metin Abi, Halil Abi, Orhan abi…
#cahit-sitki #taranci #olum