Misafir Kalem --- Ahi Naci İŞSEVER --

HÜSNÜ GÜRSEL DE
İzzettin KÖMÜRCÜ İzzettin KÖMÜRCÜ
Yayın: Güncelleme:

 

 

 

 

Kayıplarımızla kederlerimizin ilgisi mutlaktır. Keder kayıplarımızın açtığı yaraların pıhtısıdır, kabuğudur. Kaybın çekeri, kederin kıvamını tayin eder. Çok yoğun abanmalarda, kendimizi lafa tutacak yâr ve yandaş aradığımız dem, “işte o demdir”. Aslında eşyanın cilvesidir bu. Geleneksel aldatının adına, “teselli” deriz. Kaybolup da geri gelmeyeceklerin saklambaç oyunu süreklidir. Süregelmiş süregelecektir. Perdenin birinin kapandığı, diğerinin açıldığı sandırılır. Ölüm perde kullanmaz, gaddardır.
Ancak o, bir “gonk!” vuruşu gibi , aramızdan birini kendi boyutuna çektiğinde, yüksünme de yetmez. Biz, kapalı bir perdeye karşı, “kapalı gişe!” kapalı devrede dövünüp dururuz. Esâsen arif olanlar, “böylesi bir perdenin olmadığını” söylerler. Basiret özürü olanlarımıza alemler, “perdeli ve gizli” gelirmiş. Her şey –güya- basiret sahiplerince, apaçık ve âyan imiş.
Ölüm insana raslayınca “mecaz” tanımaz. Çünkü giden ve kaybolan, bir eşya değildir. O –ölüm- bize has bir hassadır, Hiçbir canlı “insan gibi güzel” ölemez. Bu nedenle, sevdiğiniz en güzel insanlar ölüdürler. Engin Tarih de, ölülerin tarihidir.
“ Bütün yakınmalarımız” ölüm ve ölenlerden sonra başlıyor. Güzel-in sevgilisi Peygamberimiz ölmedi mi?
İşte:
Adapazarı’nda Büyük Hoca, Koca Usta ,Hüsnü Gürsel’den söz açma zorunluluğu da , “ölümün” dayanılması güç –ve zâlim-- yanıdır.
… Hüsnü Bey… göçtü.
“Aldırma!” deyip, efelik mi yapalım?
Bu iş sıra meselesidir. Demek ki sayaç, ‘tıklayıp” duradururken, “tak!” deyip duruveriyor da.
Adapazarı’ onu –Hüsnü Gürsel’i- tak! diye kaybetti. Şok-tayız. Bu “tak-lar ve şok-lardan sonra da sıra, acımızı masatlayan anılardadır.
Bu işin içinden de “özetler” çıkar. Ayrıntı ve betimlemenin sağlıklı olmadığı kanısındayım.
Ben ileriye uzanmış bir beyin gibi “insanın kendi parmaklarını nasıl kullanacağını” ondan öğrendim. Öğrencisiydim. Kırk yıl süren öğretmenliğimde de onu taklit ettim. O aynı parmaklarla evinimin güzelliklerini, deklanşörüne basarak, dondurup gitti. Hüsnü Gürselle kendi aramı –beyhude- anlatıyorum. Evet beyhudedir çünkü aramıza “ölüm” girdi.
Yoksa, ölümün ”zalim”, ayrılığın da zulüm olduğundan dem vurup, alışılmışlığı tekrar etmek, artık bildik bir yakınım olurdu.
---
Bundan iki ay önce, evindeki son ziyaretimizde, dizi dibine özenerek oturduğumda, son demlerin frekansını algılamış gözlerdeki “dilsiz vedâ” vurgusunu,” gizlemeye çalışmadıydı. Vâde karşısında aldırmaz görünmeyi zaaf olarak algılayan, dürüst ve harbî bir hazırlık içinde olduğu belliydi.. Kıvamı insana yakışan ağlamalarımız oldu. Kendilerine bıraktığım bir kitapçığı özenerek okuyacağını vurgulayarak beni –gene- sevindirmişdi. Ölüm karşısında “devlerin lehçesi”, sağ olan ve kalanları susturuyordu. Biz de susmuştuk.
Beş yıl önce onun “Göynük’teki bir çalışmasına aile boyu refâkat etmemize izin verdi. Bu bir iltifât ve mazhariyetti. Sehpalarını, makinalarını sırtlanıp, Göynük saat külesine kadar tırmandığımız bayır ve yamaçları, keklik gibi sekerek bitiriyordu. Belli ki o, Göynük’ü avucunun içi gibi biliyor, hatta bize “gözden kaçabilecek açıları”, kendini gizlemiş detayları özenerek gösterip tanıtıyordu.
Neyi kasteddiğini bilmem:
“Burada –Göynük’te- bizim iş bitmez, gelin sizi kadınlar pazarına götüreyim” dedi. Beraber gittik. Kadınların giysileri üstüne ince sözler söyledi. Gaflet… Dediklerinin çoğu aklımda değil. Bu kadınlar sattıklarından daha başka bir şeyler de sergiliyor. Bu resimler yalnız burada var. Ben de o nedenle buradayım” demeye getiriyordu.
Taraklı’nın da kendileriyle helalleşmesi, Sayın Fahri Tuna’nın da özenerek çattığı kurgular sayesinde, Taraklı Belediye Reisi Tacettin Beyle birlikteki ziyaretimiz , vaktinde icra edilmiş bir ibâdet hükmünde şimdi.
O, son birlikteliğimizde , “ardında Güneş doğmayan büyük kapının kulpunda”, anahtara gereksinmeyen alışık bir refleks ve örtüşümü çehresine resmetmişti. Bağdaşmaya hazırdı…
Evet Sayın okuyucu,
İnsan dediğin fâni.
Dünya ölümlü.
Hüsnü Gürsel de süzüldü gitti. Kara toprağın yalnız bizi besleyen yanına mı, erdemlerinin teminâtını kabrine kadar kendi omzunda taşımış Hüsnü Gürsel’e yâr olan yanına mı yaslanmalıyız?
Adapazarı’nda şimdi bir yar yıkıldı. Sen ve ben hâla, kime yâr olacağımızı kendimize soruyoruz.. Hâla…

Ahi Naci İŞSEVER

 

Not:Bu makale 29 Nisan 2009 Perşembe günü YENİGÜN Gazetesinde "TARAKLI MEKTUBU" köşesinde yayınlanacaktır.

 

#

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.
Yorum Ekle

Yorumlar

İzzettin KÖMÜRCÜ
28.04.2009 / 19:42:04
Mümtaz insan Hüsnü Gürsel Hocamızı ilk tanıdığım gün hiç aklımdan çıkmaz.Sevgili Raif Karapekmez ağabeyimin ASM de Taraklı fotoğrafları slayt film gösterimi vardı.Rahmetli Ferhat Karapekmez ile Hüsnü Gürel Hocamızı o zamanın Taraklı Halk Eğitim Müdürü şimdi Belediye Başkanımız Tacettin Özkaraman sayesinde orada tanışmıştık.Kendisini her gördüğümde o gün konuşmalarımız ve yaşadıklarım aklıma gelir ve senelercede mevzu eder gülüşürdük..Merhum Ferhat Karapekmez ile birlikte ayaküstü Hüsnü Hocamıza Taraklı yı anlatıyorduk..O da bizi can kulağı ile dinliyordu.Tebessümde ediyordu bir yandanda.Lafımız bitnce bana "Hisar Mahallesinde Bahtiyar Teyze ye selam söyle" dedi.Ekledi "Taraklı yı bana anlatma".Yine tebessüm etti.Meğer hocamızın öğrencileride daha önce Taraklı hakkında çok kez dinlemişler Hüsnü Gürsel'i..Ferhat Abi ile benim eksik anlatımımı tamamladı bir çırpıda Hüsnü Hocamız...Bizim Köpük Helvasını da anlatmıştı herkese...Şaşırmıştım o anda..."Vay be" dedim kendi kendime içimden..Hey gidi günler !!! .. Mekanı cennet, yattığı yerler nur olsun.Geride bıraktıklarına baş sağlığı dilerim.Sakarya gerçekten çok büyük bir değer kaybetti.Hepimizin başı sağolsun.Değerli Naci Amca yine duygularımıza tercüman oldun.Senin Hakkını nasıl ödeyeceğiz bilemiyorum..Bu yazıyı Sakarya da Hüsnü Gürsel dostları mutlaka okumalı..YENİGÜN Gazetesi buna vesile olacak..Bilgin olsun..Allah sana ve sevdiklerine uzun ömürler versin..Saygı ve Selamlarımla..(İzzettin KÖMÜRCÜ)
Ümit Aloğlu
28.04.2009 / 22:21:08
Sevgili Naci Kardeş, Çok Değerli Taraklılılar, Hepinizin başı sağ olsun, Hüsnü Ustayı ben, Naci Üstattan dinlemiştim. Kendilerine Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Naci, "ölüm" sözün bittiği yerdir. Sen o sözün bittiği yerde söz söylemeyi bilen bir Ustasın. Daha önce de yaptın bunu, dilerim benim ardımdan da yazacak kadar yaşarsın. Saygılar.
Raif KARAPEKMEZ
29.04.2009 / 00:32:41
Değerli bir fotograf ustasını kaybettik. Sakarya'mızın en önemli, Türkiye'nin sayılı fotografçılarından olan, Hüsnü Gürsel' in bıraktığı boşluk doldurulması zordur. Sayın Ahi Naci İşsever abim, yazısında en güzel şekilde ifade ettiği gibi, Hüsnü Gürsel; bir fotografçı olmakla birlikte, toplumu ve olayları iyi inceleyerek, gelecek kuşaklara belge bırak çabasını uzun yıllar bıkmadan sürdürmüştür. 1960 yılında, Adapazarı' nda;Hüsnü Gürsel ve arkadaşları, GRUP 5 adlı fotograf topluluğunu kurup, kaliteli ve ses getirici etkinliklere imza atmışlardır. Daha sonraki yıllarda da Türkiye çapında fotgraf alanında değerli ve sayısız eserler meydana getirmiştir. 2001 yılında 50. sanat yılını kutlamış; "50. Yılda 50 Fotograf" isimli sergi ve kitabı ile bu etkinliğini belgelemiştir. Sayın İzzettin Kömürcü'nün söylediği gibi, 1996 yılında, Adapazarı' nın kurtuluş etkinliklerinde yapmış olduğum; "Evi, İnsanı ve Taraklı" isimli fotograf gösterimde tanışma fırsatını buldum, rahmetli Hüsnü Gürsel ile...
Raif KARAPEKMEZ
29.04.2009 / 00:49:40
... Taraklı ile ilgili bu slayt gösterimde beni yalnız bırakmayan değerli insanları ve Hüsnü Gürsel’i unutmam mümkün değildir... 1999 yılındaki depremin hemen sonrasında da rahmetliyi ziyaret etme fırsatını buldum. Adapazarı’ nın o deprem sonrası manzarası içinde kendisinin, vakur ve umutlu tavrı hala gözümün önündedir. Rahmetli Hüsnü Gürsel, Adapazarı için değerli katkıları olmuş ender kişilerden biridir. Oğulları olan; Barbaros ve Fatih Gürsel de onun yolunda, fotograf adına güzel ve kaliteli işlere imza atmaktadırlar. Diğer yandan Adapazarı’ndaki, SAGÜSAD üyeleri, fotograf alanında onun çizdiği yolda, güzel ve kaliteli etkinlikler ile devam edeceklerdir. Rahmetli Hüsnü Gürsel’ e Allahtan rahmet, yakınlarına ve sanat camiasına başsağlığı diliyorum...

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.