Kaplumbağa
Özgürlük özgürlüktür. İster bir insanı kurtar zihnindeki prangalardan, istersen bir kaplumbağayı leş gibi kokuşmuş akvaryumundan. Sen vazifeni yap. Hayat elbet bir anlam bulur.
Kalktık Üsküdar’dan Eyüpsultan’a gittik zavallı bir kaplumbağayı kurtarmak için. Onunla aynı evde bir sene tutsak yaşamış dostum Ebubekir: “İnanılmaz bir işkenceydi o” dedi. “Kokuşmuş camekanın içinden her çıkma çabası bir Sisifos’tu. Kendi idrarında boğulan Sisifos…”
Kaplumbağa terbiyecisi, hevesini çoktan almıştı oyuncağından. Artık ondan nasıl kurtulacağının hesabını yapıyordu. Tutsak hayvan satıcılarına başvurmuş, ancak hiçbiri para vermeye yanaşmamıştı. Atsan atılmazdı, çünkü insan bazen şeref addedebilirdi attığına. Satsan satılmazdı, çünkü şatışın bir ciddiyeti vardı adına ticaret denilen.
Eyüpsultan’da, bir öğrenci evinde, kader arkadaşı kedibalığıyla sırt sırta vermiş bir kaplumbağa vardı. Bizim okulun bahçesinde ise bir havuz. Kaplumbağa terbiyecisi, elindeki bezle iyice temizledi hayvanını, kabuğunu parlattı. İnsan işte, ne kadar buğuz etse ayrılırken merhamet edebiliyor, dedim. Güzel bir ayrılık olacak…
Fotoğraf makinasının belirmesiyle asıl maksat hasıl oldu. Her cihette patlayan fotoğraf curcunasına ram olmuş kaplumbağacık, az sonra bu hüzünlü vedanın unutulmaz ânı olarak paylaşılacaktı facebooktan. Sesimizi çıkarmadık. Köleliğin son vazifesidir bu, hapishane muamelatıdır dedik. Bekledik…
Deterjan kutusu, pastane poşeti, ver elini Eminönü Ahi Çelebi Camii... Kaplumbağanın seyahatiyle Evliya Çelebi arasında bir münasebet kurmadık, ancak ikindi vakti üzerimize burada tesadüf etti diye de düşünmedik değil. Kader bu ya!
Otobüs, camii, vapur... O çıkardıkça haylaz başını kutudan, biz yine hapsettik onu kutusuna. Özgürlük için...
Okulda güzel bir havuz var, balıklar var, başka kaplumbağalar da var. Azad, dedik. Annemin duası gibi...
”Azad azad, beni öbür dünyada gözed...”
Dostum Ebubekir: "Ya kedibalığına ne olacak abi! Kırk santimlik camekanda, kırk beş santimlik kedibalığını kurtarmak için bir şey yapmayacak mıyız?" dedi. Kaplumbağa terbiyecisine telefon açtık, kırk santimlik camekandan kırk beş santimlik kedibalığını kurtarmak istiyoruz dedik.
Ne yapalım, olsun... Acı habere çok üzülmedik. Kurtuluverdi dedik.