Bir Göl Masalı
İnsanları neredeyse dünyanın her yerinden gelip buraya toplanmışlar.
Ama öylesine benimsemişler ki,öylesine sevmişler ki,
Zamanla bu kasaba büyümüş büyümüş şehir olmuş.
Hemen kenarındaki göl bu şehre güzellik katıyormuş.
O gölden çıkan dere şehrin içinden geçiyormuş.
O derede balık tutarlarmış, kayık sefası yaparlarmış.
Gölleri serin tatlı,içilecek sularla doluymuş.
Her eve bu sudan verilirmiş.
O zamanlar insanlar suyu musluktan içerlermiş.
Çevreden,fabrikalardan,komşu şehirlerden su alırlarmış da bir türlü tükenmezmiş.
Şehir giderek büyümüş.
Etraftaki yerleşim yerleri çoğalmış.
Kimi bilinen,kimi bilinmeyen yerler bu suyu almışlar almışlar.
O yıl yağmur da az yağmış.
Esasında bu bölgeye yağmur bol yağarmış.
Sular çekilmiş,azalmış.
Önce ondan çıkan dereden akan su bitmiş.
Sonra göl can çekişmeye başlamış.
Bunu görenlerden bir kısım insan dikkat çekmek tedbir alınmasını sağlamak için meydanlara çıkmışlar.
Diğer bir kısım insan da;
Ne yani koca göl biter mi diyorlarmış.
Hiç dikkate alan olmamış.
Kendilerini yönetenlere ulaşmaya çalışmışlar.
Ama masal bu ya o günlerde idarecilerin başı yolsuzluklarla dertteymiş.
Hatta paralel devlet denen bir şey icat olmuş.
Bir keresinde de yerel seçimler varmış.
Yöneticiler;
Yine başka dertlerden bu işe ilgi duyamamış.
Hatta gölün olduğu yerlerde eski bir yerleşim yeri olabilir,göl azalırsa ortaya çıkar onu görürüz diye söylentiler bile çıkmış.
Sonunda göl kurumuş.
Değil içecek su,balık bile yaşayamaz olmuş içinde.
**
Sözlerini böyle tamamlayan öğretmen,
Elindeki su şişesini öğrencilerine göstererek:
- İşte demiş,işte çocuklar, bu şişedeki su, o göl varken dedelerimizin anı olarak doldurduğu son su.
Bizler, o kocaman gölün suyunu har vurup harman savuran dedelerimizi anmak için bugün buradayız.
Masal bu ya.. Dedelerini anmışlar!!…