Geçmişin Özlemi
Teknoloji ile birlikte insanlar daha mı yaklaştı
Yoksa daha mı uzaklaştı karar vermek zor.
Çok değil daha öğrencilik yıllarımda,
Memleketle haberleşmek için mektup yazardık.
Önemli günlerde kart postallar gönderirdik.
Şimdi sorsan kartpostal nedir neden gönderilir diye
Belki bizim kuşak haricinde bilen bile olmaz.
Nasıl gözlenirdi postacının yolu.
Şehirler arası telefon etmek istesen gidip postanede sıraya yazılman gerekir,
Saatlerce beklerdin postane önlerinde.
Konuşmaya gelince
Cızırtılar, kesilmeler.
Ama işin önemlisi sevdiklerinin sesini azıcık duyabilmekti belki de.
Aynı şehirde bir akraba ziyareti bile birkaç saat yürümeyi gerektirirdi.
Ayda yılda bir sinemaya gitmek istesen bir merasim gibi olurdu.
Her sabah okula yarım saatten fazla yürüme gidilirdi.
Mahallede kendi yaptığımız oyuncaklarla oynardık.
Saklambaç, körebe, yakan top, tek kale futbol, tarzancılık..
Mahallede bir araba varsa,
Sanki göreviydi hastaları doktora götürmek,
Acil işi olanı işine yetiştirmek.
**
O zamanlar çarşıya çıkınca tüm dükkanlar Türkçe isimliydi.
Bilgisayar, tablet, televizyon yoktu,
Oyunlarımızın adı da Türkçeydi.
Yoktu transformers, angry bird.
Öğretmen çarşıda sokakta bizi görüverecek diye ödümüz kopardı.
Okul açıldığında alınan elbise bir boy büyük alınırdı seneye de giyelim diye.
Ama öyle demezlerdi büyüklerimiz,
Büyük elbise zengin gösterirmiş.
Zenginlik bu kadar da kolaydı o zamanlar.
Bir boy büyük elbise giydin mi zenginsin işte.
Biz de görürdük güzel pahalı şeyleri,
Ama onlar söylemeseler de hissederdik büyüklerimizin alamayacaklarını.
İstemezdik bizde, rüyamızda gördüklerimiz, giydiklerimiz yeterdi ..
**
Bir ramazan günü çok eskilere gittim.
Özlem, o zamanlara mı, çocukluğa mı
Yıllar içinde bir bir yitip giden büyüklere mi,
Yoksa şimşek hızıyla harcadığımız yıllara mı?.
Neyse,
Hayırlı Ramazanlar..