Değişme Olmayan Toplumlarda Gelişme, Gelişme Olmayan Toplumlarda da Büyüme Olmaz.
M. Ali ÇINAR
Yayın: Güncelleme:
Saygı Değer Dostlarım,
Yeryüzü nimetlerinden en iyi bir biçimde yararlanmak ve bu nimetleri kendimiz üretmek istiyorsak hem bunun insanını yetiştirmek, yetişen insana da imkân vermek zorundayız. Var olan yapıyı çalıştıran, yeniliği kavrayamayan kişiler işin başına getirilip oturtulur ve var olan yapıyı çalıştırtmaktan başka bir şeye akılları ermezse, geleceğinizin önü kapanmış olur. Statükocu bir kafaya sahip olan bu kişiler işi doğru yapmaktan başka bir iş beceremezler. Doğru iş yapmak akıllarına gelmez ve anlayamazlar. Yeniliğe ve gelişmeye önem veren değişimden yana olan insanların önünü tıkamak onlarca ülkeye sahip çıkmak anlamına gelir. Yetkili ama etkisiz bir kişiliği sergilerken kendi dar kafalılığını alkışlayan ve bu yapıdan çöplenen bir gurubun övgüsü de onlar için övünç kaynağıdır. Kendi kendilerine verdikleri ödülleri de başarısızlıklarını gizlemeye yetmez.
Yeryüzünde değişmeyen tek şey değişimdir dedik. İhtiyaçlarımızın üretildiği bütün mesleklerde gelişme ve değişme vardır. İleri ülkelerin yani muasır medeniyete ulaşmış devletlerin alt yapısını incelediğinizde eğitime yapılan yatırım ön planda olup aynı zamanda değişime açık olduğunu apaçık görürüsünüz. Gelişmiş ülkeleri izlemek yerine incelemek gerekirken bizler hala kabuğumuzu kıramadık. Birbirimizle cedelleşmekten başka bir şey yapmadığımız için, ileri ülkelerle aramızdaki mesafe her geçen gün artmaktadır. Üretimi kendimiz yapamadığımız için ülkemizin emeği olan paralarımız olduğu gibi gelişmiş ülkelere akmaktadır. İnsanını mutlu edecek yapıyı ve sistemi geliştir de, adına ne dersen de. Yeter ki, insanımız üreten gelişen ve doğru yönde değişen bir yapıya sahip olsun. Bunun yolu da masa başında laf üretmekle olmaz. Cephede ki sorunları çözmekle olur. Cephede ki sorunları çözebilmek içinde cepheden gelen sorunlara kulak tıkamamak gerekir. 50 yıldır Eğitimde ki değişim zannettiğimiz şeyler kâğıt üzerinde cepheye kulak tıkayarak, aynı zamanda dünya ülkelerini hiçe sayarak basit konular üzerinde yapılan işleri çözüm diye sunduk. İlk düğmeyi yanlış iliklerseniz bütün düğmeler yanlış iliklenir. Elimize hamur olarak verilen yeni nesli çağın teknolojisiyle yoğuramadığımız için çağa mahkûm ettik. Bana göre müfredatı hazırlayanlar iyi niyetli olsalar bile, masa başıyla cephe arasında görev yapanlar da problem var. Çünkü cephede oluşan sorunları tespit edip masa başına taşıması gerekirken, masa başında hazırlanan müfredatın eksik olamayacağını cephedekine anlatmaya çalışıyorlar. İşte statükocular bunlardır. Masa başı haber beklerken sıtatukacılara yakalanmış bir müfredat çok uzun yıllar sonra değiştirilmek durumunda kalınıyor. Hâlbuki zamanında önlemler alınsaydı, arızaların tespiti yapılıp tekrar masa başına ulaştırılsaydı, hatalar bir bir giderilir ve gereken hedefe doğru adımlarla ulaşılırdı. Ama tarih affetmiyor. Kaç nesli kaybettik, bunun vebalinden kimse kendini soyutlamasın. Bu uygulamanın yanlış olduğunu görenlerin sayısı az değil, ancak emanetler ehline verilmeyip, kalifiye elemanın zor yetiştiği ülkemizde, yetişene de sahip çıkamıyorsak, bakalım kaç nesli daha yok ederiz. Bu güzelim ülkemizin insanları buna layık değil, bu güzel coğrafya böyle olmamalıydı. Yeryüzünün güneşi olması gereken bir ülke, sönmüş bir yıldız kütlesi gibi görünmemeliydi.
Sonuç olarak diyebilirim ki,değişmeden gelişme, gelişmeden büyüme olamayacağını bilen her sağduyulu vatandaşımız duyarsız kalmamalı, taşın altına elini koymalıdır. Değişimden ve gelişimden korkanlara makam ve mevki tahsis edilmemeli. Siyaset eşittir pratik hayattır. O halde siyasetçimizi de seçerken pratik hayata ayak uydurabileceklerden seçelim. Kılık kıyafetine bakarak değil.
Hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.