Tavanda Tavlanma, Tabanda Avlanma
M. Ali ÇINAR
Yayın:
Güncelleme:
Yukarıda değinmek istediğim mevzu tüm toplumlar için geçerlidir. En küçük kavgalardan tutun en büyük savaşlara kadar yapılanlar bunun örneği değimlidir. Tabanda olanlar tavandaki durumdan habersiz oldukları sürece bu kavgalar bitmez. İsterseniz bu durumu izah eden Mevlana Celaleddin Rumi nin şu hikâyesini sizlerle paylaşayım.
Bir gün aslanlar, kurtlar ve tilkiler avlanmaya çıkarlar. Av dönüşünde bir geyik bir tane tavşan birde keklik avlamışlar. İş gelmiş paylaşmaya; aslanlardan bir heyet, kurtlardan bir heyet ve tilkilerden bir heyet oluşturulur ve birde başkanlar tabi ki. Aslan kurda derki şu taksimatı adaletli bir şekilde yap bakayım. Kurt şöyle bir düşünür, derki geyik aslanların olsun. Tavşan kurtların, keklikte tilkilerin olsun der ve bunu sesli olarak ifade eder. Aslan kükrer ‘’böyle adaletsiz dağıtım olmaz vurun boynunu’’ kurdun kelle gider. Aslan bu görevi tilkiye verir, derki ‘’sen yap bakalım şu adaletli dağıtımı’’ tilki bakar pabuç pahalı; der ki, ‘’şahımız kralımız geyik sizin şanınıza yakışır geyik sizin olsun. Tavşanda zaten sizin hakkınız o da sizin olsun. Keklikte mezeniz olur’’ deyince Aslan sorar bu adaletli dağıtımı ne zaman öğrendiniz deyince tilki el cevap, ‘’Kurdun boynu vurulduğu zaman’’ der…
#
O zaman diyebiliriz ki, önce tabanın bilinçlenmesi ve tavanı dizayn etmesi, buda kendi çıkarlarımızı ön planda tutmakla mümkün olmaz. Toplum çıkarlarını ön planda tutmasını öğrenmemiz lazım. Gruplar halinde yaşadığımız sürece bu gün elde ettiklerimiz yarın elden gider. Tavanda tavlanma tabanda avlanma sürüp gider.