Bu Telaş Nasıl Telaş
Kısa bir ömür aslında yaşadığımız. Halkın % 80 ni en fazla seçmen olarak 10 defa oy kullanabilir ömründe. Yani 10 defa seçilmişleri seçmek için sandığın başına gider. Türkiye de halkın % 20 si lidere oy verir. % 30 zu partisine, % 30 da ilgisine göre oy kullanır. Geri kalan % 20 si pek aldırmaz olup bitenlere. Kendince seçtiği bir hayatı yaşamaya devam eder. İster bunlara kararsız deyin, isterse kararlı olanlar bunlar deyin. Çünkü seçtikte ne oldu ya da ne olacak. Değişen bir şey yok ki, muhalefette söylenenleri iktidarda uygulayabilecek kaç baba yiğit çıktı bugüne kadar? bu konuda yakınanların sayıları pekte az değil. Evet, işte yine seçim geldi çattı kapıya. Ancak sönük bir seçim olacağı aşikâr. Nerde o eski günler. Ülkeyi muasır medeniyet seviyesine çıkaracak nutuklar, artık yalan gelmeye başladı seçmene her şey. Bu kaçıncı kandırılış ya da aldatılış, daha ne zamana kadar sürecek? Verilen sözleri tutabilecek sözünün eri vekillerimiz acaba ne zaman seçilebilecek? Etrafımızdaki ülkelerin değişimi ve gelişimini izledikçe bizler bu işi başaramayacağız galiba düşüncesini iyice kabullenmeye başladık. Hele söz verip de sözünü tutmayan siyasilere de güven her geçen gün azalıyor. Oy kullanmayana ceza verilmese oy kullananların oranı daha da düşecek. Demokrasilerde ceza verilerek oy kullandırma mecburiyeti acaba hangi ülkelerde var. Daha hiç ceza uygulanmamış ancak yine de ya uygulanırsa diye düşünüyor insan. Evet değerli dostlar, gönlümüz mutmain değil, sesimizi duyuramıyoruz gök kubbenin altında. Mikrofonsuz konuşmak işe yaramıyor. Mikrofonda kaç yılda bize bir uğrar, uğrasa bile kaç dakika zaman tanınır. Ya da birikmiş dertlerimizin hangisinden başlaya biliriz ki, dilimiz dolaşır zaten üç beş soruna birden değineyim derken. Sonra geçer gider başkasına, beni anlamadığı gibi, onu da dinlemeden gider. Sorunlar yığın yığındır benim ülkemde. Hangi konuya el atsanız, o kadar söylenecek birikmiş söz var ki, bir dokun, bin ah işit. Evet, işte böyledir benim ülkemde sorunlar. Biz kurtaramadık bakalım ne yapacak torunlar?
Değerli dostlar, bir zamanlar tercihli oy kullanılıyordu. Hiç olmazsa seçilmişlerin içinden bizim de seçme imkânımız vardı bir nebze de olsa. Nedense halk tarafından beğenilen, seçilmek isteyenler tarafından pek rağbet görmeyen bu sistem çabucak gündemden çıkarıldı. Seçmene tanınan hak sadece seçtiklerimizi seçmek durumundasınız diyerek belirli görüşün düşüncesi hâkim oldu. Onun içindir ki, seçilenlerin artık pek derdi yok. Sizler partinize oy verin, onlarda seçilsin. Bu durum karşısında seçmen istese de istemese de sandığın başına gidecek ve partisine oy kullanacak. Sonuç malum, seçilmiş hem de defalarca seçilmiş vekilleri meclise göndererek sorunlar yumağı olmuş ülkemizin sorunlarını tartışmaya devam edecekler. Kıyak emeklilikleri ile zaten hayatlarını garantileyen sayın vekillerimiz, bizim sorunlarımıza ne kadar çözüm üretecek acaba? Bizler de TV kanallarının karşısına geçip izlemek ve dinlemek durumunda kalacağız kayıkçı kavgalarını. Değişmesi ve gelişmesini beklediğimiz ülkemizin hayat macerasına bir 5 yıl daha ekleyeceğiz. Yine azda olsa muhalefette verilen sözlerin aynı yüzler tarafından TBMM de nasıl unutulduğunu göreceğiz hep beraber.
Değerli dostlarım, sonuç olarak bizler değişmedikçe ve değiştirmedikçe, verdikleri sözlerin hesabı sorulmadıkça bu devran böyle döner. Ama unutmayalım ki, torunlarımıza bırakacağımız, bu güzel ülkemizde bizlerin ardından beddualar okunmamalı. Şunu da unutmayalım ki, sorunlar sizlerin arzu ve isteklerinizin hayata geçmesiyle çözülür. Bunun içinde hep beraber doğru olan ne varsa, onu hayata taşıyalım diyor, hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
Hoşça kalın…
#