ÜCRETLİ ÖĞRETMEN ENES
Ölümün, aramızdan önce kime geleceği mukadderatı, Allah'ın yed-i kudretinde mahfûz iken, hakkında bir şeyler diyebilmek için ölümünü beklemek gafletinde olamam.
İstikbâlimizden ve istikâmetimizden emîn olabilmek ne mümkün... Havf u recâ... Melek ve insan ve şeytan... Ayaklarımız kaymayacak diyemeyiz. Kaymaması için dua eder, sebât dileriz bu yolda.
Biz, ecir derken sevap anlayan, zahmetten ecir uman Türk milletinin çocukları olmakla müftehiriz. Belâ, mümin için ecre tev'emdir. Bu sebepten her şeyi yoktan var ettiği gibi, ecri de halk edenin onu zâyi etmeyeceğine îman ederiz. Burada kaybolan kaybolmaz, ziyân olmaz, gayb olur ancak. Vakt u zamanında da aynel yakîn hakîkat olur.
En kötü günümüz dahi Var'lığından haberdar olmanın teyakkuzu içerisindeyse eğer, niyetlerimiz kadar olan ecrimiz, sabır makamında yazılacaktır defter-i a'mâlimize.
Bunda şüphe mi var?
Ücur'dan
habersiz, ücrete mukabil bir hayatı tercih etmiş mâl-ı zâyi derdindeki ehl-i
nâdanın, necâtı arayan sana tânetmesi, kıyl u kâl etmesi keder değil Enes.
Dikkat et!
"Enîs-i cehl eder insanı câhillerle ünsiyyet."
Bundan ibret almak gerek.
Şimdi sen, ücreti, hesabına ecir olarak yatırma telâşında gece gündüz çırpınırken... Yani vaktini, birikimini/bereketini, canını ecre tahvîl edebilmenin cehdiyle koşarken; ücretli ağlayıcı feryâdı gibi etrafta gadre uğramış rolü yapanlara dua et. Onlar bilgi ve hünerini îcar ettiğini zannetsinler. Senin ipek yüklü kervanın da yok.
Kuşeyrî'de geçer:
Büyüklerden birine, "üns nedir? " diye sormuşlar. "Kalbin sevgili ile neşelenmesidir" demiş.
Sevgiliye fedâkârlık ücretle olmaz, biliyorsun Enes!
Peygamberlerin kavlidir bu:
"Buna karşı ben sizden bir ücret de istemiyorum. Benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aittir."
Allah kendisine kul olanların, tanrılık iddiasında bulunanlarca rızık/ücret üzerinden tehdid edilmesine râzı olmaz. Gayûr olan Allah, kulunu kayırır. Tehdidin büyüğü onlara kalır.
...
#