İman ve Ümit

“…Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin; iyi bilin ki inkârcılardan başkası Allah’ın hayat bahşeden rahmetinden ümit kesmez.” (Yusuf 12 / 87 )
Fahrettin YILDIZ Fahrettin YILDIZ
Yayın: Güncelleme:

İnsan, hayat yolculuğuna inanma ihtiyacı ve amacıyla başlar. O, kendi varlığının şuuruna erer ermez Allah’ı arar. İman değerine ulaşınca da, hep Allah inancı ve bilinciyle yaşar. Bunun için iman, dünya zorluklarına karşı, insanın tek güvencesi, umudu ve sevincidir. İman, insanı sadakat ile Allah’a bağlayan ve yaşanan hayatı İslam’a ayarlayan en üstün değerdir.



İnsana bahşedilen manevi zenginliklerden biride ümittir. Ümit, insanın, inancını hiçbir zaman yitirmemesi geleceğe güvenle bakabilmesidir. Ümitsizlik de, inancın zayıflaması ve eksilmesi demektir. Ümitsiz bir dünya hayatı, mümkün değildir.



  Ümit etmek, sadece kendimiz için gelecek hayali beslemek değil, aksine bütün olumsuzlukların kararlı, bilgili ve sabırlı çabalarla alışabileceğine inanmaktır. Bunun için ümit eden kimse, eksik şahsiyetlerinin hatalarını merhametle karşılar, noksanın acısını içinde duyar ve bir gün daha iyiye erebileceği inancını taşır. İnsan ümitle yaşar, eksikliğin, olumsuzluğun, yetmezliğin azabından iman ve ümitle kurtulabilir. İşte bu yüzden Kuran, insanlara, hiçbir zaman ümit ve cesaretlerini yitirmemelerini;gerçekten inandıkları takdirde, mutlaka en üstün duruma gelebileceklerini belirterek, onlara iman ve umut aşılar. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyi ve karamsarlığa düşmeyi de, inkâr alametlerinden biri sayar. Ayrıca, ümitsizlik, zamanla insanın bunalıma girmesine de yol açar. Ümit, hem bir inanış prensibi hem de bir yaşayış biçimidir. Bu yüzden o korunması gereken manevi bir değerdir. Ümitsizlik geleceği, umursamazlıkta geçmişi unutturduğundan bu olumsuz olguların, insanın manevi hayatında yer alması gerekir.



İnsanı Allah’a götüren yolda pek çok engeller, zorluklar ve tuzaklar bulunmaktadır. Bu yüzden başlangıç kadar sonuçta önem taşımaktadır.



İslam’ı yaşama ve yaşatma mücadelesi verilirken karşılaşılan engeller iman sabır ve ümitle beslenen eylemlerle aşılmalıdır. Tıpkı Hz. İbrahim’in, imanın yakıcılığında kavrulmuş bir ruhla ateş engelini aşması, Hz. Yusuf’un da Allah’a tam iman ve güvenden doğan bir umutla zindan çilesi tamamlaması gibi. Onların Allah'a iman ve güvenleri; O’nu bilişleri ve anışları böyleydi. Böyle bir iman temiz, berrak ve coşkulu bir su gibidir. İnsanın gönlünü yıkayıp onu passız bir ayna haline getirir. Acımasız ve katı yönetimlerin neden olduğu karamsarlıklar da, ancak iman ve umut dolu bir yürekle aşılabilir.



İşte bunca engel ve aldatmacaları aşıp Allah’a ulaşmak, elbette hayatın en büyük başarısı ve en değerli kazancı olacaktır. Demek ki insanlar, İslam’ın kadrini bilip onu doğru uyguladıkları ölçüde, umutlu ve mutlu bir dünyanın sahibi olabileceklerdir.



İnsan, manevi örslerde dövüle dövüle gerçek mümin olma şuuruna erer. Bu şuura eren bir müminin ruhu, hiçbir kuvvete esir olmaz ve hiçbir zaman Allah’tan ümidini kesmez. O, ateşte de, zindanda da hürdür ve Allah’la beraberdir. Öyleyse zorlukların ve zorbaların varlığı, ümitlerin yitirilmesine neden olmamalıdır. Çünkü insanları karamsarlığa iten ve mutlak bir güçmüş gibi algılanan kişiler veya sistemler, çoğu zaman içlerinde birçok zaaflar taşır. Onlar, yenilmez bir güç oldukları vehmine kapılıp haksız uygulamalarını belli bir süre uygulasalar da sonunda çöküşü yaşamaktan ve hak ettikleri azaba uğramaktan kurtulamazlar. Şu halde insan, en çaresiz kaldığı durumlarda bile inancını ve umudunu yitirmemeli, Allah’ın yardımından da hiç bir zaman ümit kesmemelidir. Bu da, İslami düşünceyi, sezişi ve yaşayışı canlı tutup Allah’a güvenmekle gerçekleşebilir. Eğer güneşin doğmasından ümit kesilmemişse, onun yeniden doğacağına inanılıyorsa, o takdirde umutla yaşanabilecek ve mutlu olunabilecek günler bitmemiş demektir.



İnancını ve umudunu yitirip İslam’dan uzaklaşan toplumlar tekrar ona dönünceye kadar çile çekerler. Allah’ın yardımına mazhar olma liyakatini kazanınca da gerçek kurtuluşa ve zafere ererler. Bunun için, hayat yolculuğuna iman ve umutla devam etmek isteyen kişi ve toplumlar, yüce Allah’ın şu bildirisine kulak vermelidirler. “Sizden önce gelip geçen müminler gibi sıkıntı çekmeden cennete gidebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Onların başına öyle ezici sıkıntılar ve kımıldatmaz darlıklar geldi ki ve öylesine sarsıldılar ki müminlere birlikte Elçi de “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” diye feryat ediyordu. Gözünüzü açın, Allah’ın yardımı daima yakındır!”




 

#

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.
Yorum Ekle

Yorumlar

nadir nalbant
13.07.2007 / 16:16:27
hocam ALLAH razı olsun,rehberimiz KURAN dan ayeti çok güzel açıklamışsınız,ellerinize sağlık,gerçek kurtuluşumuz ve refahımız bu yönde olacaktır,yazılarınıza lütfen devam edin.nadir nalbant

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.