Aman Yarabbi!
Değerli okurlarım. Yeniden merhabalar. Sizde fark etmişsinizdir hafif korkuyla sentezlenmiş gerginliğimi. Nedir bu telaş demeyin. Anlatacağım inşallah.
Malumunuz yaklaşık 1.700.000 kişinin ter döktüğü sınavda ben de vardım 17 Haziran sabahı idi. İyi kötü bir senelik çabamın karşılığını aldım. Karne çok ta güzel değildi. Ama hamd olsun Rabbime elhamdülillah diyenlerdendim. Ee neden anlatıyorsun bize bunları diyorsunuz. Hissediyorum. İzninizle devam ediyorum. Lisans eğitimi almaya hak kazanmıştım. Ama bunu sevincinden çok hangi okulda bu hakkımı değerlendireceğim sorusu ile cebelleşiyordum. Daha da vahim gördüğüm lisans eğitimimi hangi meslek üzerine alacağımdı. Karar verememiştim. Saklamaya gerek yok. Kendimi öyle kaptırmıştım ki bu heyecana; Ali Osman neden var sorusunu dahi unuttum. Acaba böyle mi olmalıydım? Onu bile sormak gelmedi aklıma. Teslimiyet kalbimden dilime düşmüştü. Galiba insana insan olduğunu hatırlatan tevekkülü dahi unutmuştum. Derler ya Gaza Gelmiştim.
Ve bugün.
Yeni yazımı hazırlamak üzere bilgisayarımı açtım. Uzun zamandır yazı yazmıyordum. Bana ayrılan Mecazi köşesinin de sorumluluğundan kaçamazdım. Yazımın adı “Korkuyorum Anne” olacaktı. Konusu da biz gençlerin meslek seçimi sıkıntısı… Yalan yok endişeliydim birçok genç arkadaşım gibi. Yazıma başladım. Bir yandan da internette bazı mesleki araştırmalar yapıyordum.
Yazımın yarısını tamamlamıştım. Google arama motorunun bana sunduğu sonuçlar arasında yazan o yazıyı görene kadar her şey çok normal gidiyordu. (linki sayfanın sonunda sizinle paylaştım.) Ya da ben öyle zannediyordum.
“ÖLÜM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN”
Garipsedim. Ne idi ki bu? Merakıma yenik düştüm ve tıkladım. Karşıma kırmızı bir arka plan üzerine bir tablo çıktı. Ve altında ölüm tarihini gör diyordu. İrkildim. Ama devam ettim. Doğum tarihimi vs girdim. Ve tıkladım. Yeni açılan pencerede 5 Nisan 2067 tarihinde öleceksin diyordu. Birde altında süreölçer… Geri sayım yapıyordu… Şeytan çarpmışa döndüm. Saniyelerin her kayboluşunda sanki benden bir şey kopuyor, süreölçerin saniye göstergeci adeta beni tokatlıyordu. Hatta öyle tokatlıyordu ki acıdan ne tercih geliyordu aklıma ne de başka bir şey… Kolay değil Ömrüm gidiyordu saniye saniye… Sadece Aman Yarabbi diyebildim. Tamamlamak üzere olduğum yazımı bir çırpıda sildim ve Gördüğünüz üzere Aman Yarabbi dedim.
Farkındayım. Bana sunulan tarih bir tahminden öteye gidemezdi. Veritabanına yazılmış birkaç koddan başka bir şey değil zaten. Ama kolunu bacağını dünyaya çakmış insanı öyle korkutuyor ki, öcüler halt yesin.
Sonsuzluk istediğimiz belli.
Şimdi bir düşünün. Emrinizde uşakların olduğu refah içinde yaşayacağınız ve sıkıntı denen kavramdan muaf tutulacağınız bir 1000 yıl verilecek size. Sonunda yok olacaksınız. Bir hiç ile sonuçlanacak kaybolacağınız mükemmel bir 1000 yıl. Hangimiz kabul eder? Kabul etmeyi düşünen kardeşlerime şunu söylemek istiyorum. Sona yaklaşacağınızı anlatan her saniye size bin elemden daha ağır gelmez mi? Gelir…
Ha unutmadan bir ayrıntı daha… Bir sonraki saati göremeye bilirsin. Vakit daralıyor…
Rabbim bizleri ölümü bilenlerden eyler inşallah. Hakkınız helal edin
Allaha Emanet Olun Efendim…
NOT : Ne zaman öleceğinizi öğrenmek istiyorsanız tıklayın
#