Alındı Belgesi
Bir kaza da, bir olayda mutlaka bir bilirkişiye ihtiyaç duyulur. Belediye Otobüsleri kaza yaptıklarında Belediyenin kendi bilirkişisi gelir tutanak hazırlar. Yani kısacası her şeyin bir bilirkişisi vardır. İslam konularında da bilgi edinilebilecek yetkili ve birinci ağızlar vardır.
Yıllardan beri elimden geldiğince edebiyat dalında ve müzik alanında kendimi geliştirmeye ve becerilerimi işleyerek daha üst seviyelere getirmeye çalışmışımdır. Şu anda sadece Taraklı Ajans'ta değil, Ankara'da bazı dergilerde sanatdanışmanlığı ve editörlüğü yapıyorum. Ama Taraklı Ajansta son haftalarda, özellikle seçim maratonuna girildiği günden bu yana yapılan haberlerin ve köşe yazılarının altına çok ilginç ve ilginç olduğu kadar da seviyesiz yorumlar atıldığını gördüm. Sanki Okuyucularımız bilgi edinmekten ziyade bazılarının siyasi düellolarına şahit olmak zorunda bırakılmış.
Köşe yazarlığı ne demektir. Bunu iyi kavramak lazım. İlk paragrafta belirttiğim gibi bazı konularda o konuların bilirkişileri ancak konuşur ve yazar. Mesela Prof.Dr. Mehmet ERKAL hocamızın yazdıkları gibi. Biz İslam konusunda yazıp çizemeyiz. Bu işin bilirkişisi, konuşmaya yetkili tek ağız odur. Ama köşe yazarlığı biraz daha farklıdır. Toplumun nabzını tutmak zorundadır. Gündemi iyi takip etmeli ve hatta bazen gündem oluşturabilmelidir yazar. Siz yazılanları okurken "işte tamda benim anlatmak istediklerim" diyebiliyorsanız o yazar yazıya hakkını vermiştir.
Bizim için ne büyük lütuftur ki böyle bir haber portalı hazırlanmış ve bizlerde faydalanabiliyoruz. Eskiden Fahrettin YILDIZ hocamız senede bir kere gelecekte, bir yıl boyunca aklında arşivlediği bilgileri aklına gelebildiği kadarıyla bizlere aktaracak. İsmail ÇELİKPENÇE hocamız içinde aynı şey söz konusu. Ben Mehmet Ali Hocamın bilgilerinden çok istifade ettim. Tabiri caizse kaynak bir insandır. Konuştuklarını aklımda tutmak için bir hayli hafızamı yorardım. Ama şimdi bu sitede yazıyor ve yazılanlar elimizin altında bize bir tuş kadar yakın. Bu arada Taraklımızda ne cevherler varmışta bilmiyormuşuz. O kardeşlerimizinde şiirlerini, bilgilerini paylaşmış oluyoruz. Yine bu haber portalı sayesinde. İzzettin KÖMÜRCÜ mü? O başlı başına bir haber duayeni. Haberi nasıl aktaracağını, yazıya nereden başlayacağını çok iyi bilen kuvvetli bir kalem. Tabi bütün bunlar olurken asıl bu siteyi bize kazandıran, bu işin fikir babası Enes ÇINAR'a şükran borçlu olduğumuzu ifade etmeliyim. Bu güne kadar çok önemli haberleri bu siteden öğrendik. Seçim sonuçları bile karşımıza bir geometrik çizelgeyle yansıtıldı.
Taraklı Ajans'ta yazılan yazıların Siteyi açtığınızda karşınıza çıkma süresi en fazla bir haftadır. Habercilik bir hatıra defteri yazma veya hatıra defteri gibi aynı şeyleri okuyucusuna okutmak değildir. Haber sitesine girdiğinizde birinin vefat haberini okuduğunuzda haftalar geçmiş olabilir. Siz Kederli ailesine baş sağlığı dilediğinizde aile size "Tarsustaki yedi uyuyanlar türbesinden mi geldin öleli yıl oldu" derse şaşırmayın; Bu habercilikteki acizliktendir.
Şimdi bütün bunları neden anlattım. İşte başta da belirttiğim gibi çok ilginç yorumlar atılıyor haberlerin altına. Acaba o yorumları atanlar Bir Ahmet ALTAN'ları, Mehmet ALTAN'ları, İsmet ÖZEL'leri veya Bir Mehmet BARLAS'ları okumuşlar mıdır? merak ediyorum. Tabikide insanlar kendi fikirlerini yazacaklar. Ama yorum atanlar herkes kendi fikrinde hürdür düşüncesini sadece kendilerine endekslemiş gibi bir tutum içindeler. Onları kimse eleştirmeyecek, kimse bahane vermeyecek. Peki eleştiri yapanlar neden yazılanları eleştiriyorlarki. Kötü ile çirkin olacakki, iyi ile güzelin kadri biline. Yazanlar bir çözüm üretiyor mu? o da yok. Birde isim vermeden yazmaları yok mu tamamen yüreksiz olduklarını gösteriyor.
Beni bu yazıyı yazmaya sevk eden; önce sitemizde yazan Sayın Ali ASİLHAN hocamızın "KİM BU ADAM" isimli yazısına istinaden atmış olduğum, bir yanlışlığı düzeltme babındaki eleştirime karşılık "R.Hafızlar" rumuzlu okuyucunun eleştirisi oldu.Sonra da Seçim sonuçları ile ilgili haberin altına sokak ağzını andıran cümlelerle kurulu eleştiriler kıvılcımlandırdı. Orda da isimlerini belirtmeyen "??? yakından, uzaktan, taraklı lı asdf" rumuzlu eleştirmen eğitimi görmüş arkadaşlar bir sürü şeyler yazmışlar. Öncelikle şunu söyleyeyim. Bilişim suçlarından bütün bu rumuzlu arkadaşların isimlerini bulmak mümkün ama burası bir reklam yeri veya şahsi bir çatışma yeri olmadığından ve bundan sonrada olmayacağından o isimleri vermeyeceğim.
R.Hafızlar rumuzlu kişi veya kişiler "her şey senin gördüğün gibi değil dünyada" demişler. Ben sadece toplumun nabzını tutarım. Dile getiririm. Kabul edersin veya etmezsin. Seyrettiğin sinema filmini beğenirsin veya beğenmezsin. "Şurda bir çapak kalmış" dersin sinema karesi hoşuna gitmez, bu kadar titiz olabilirsin ama tek taraflı düşünemezsin. Eleştirici arkadaşlar eleştirinin dozunu kaçırmışlar. Onlar istiyorlarki hep kendi düşündükleri gibi yazalım. Onların eğer ki birde dalına dokundun mu basıyorlar yaygarayı. Birde "biz böyle değiliz" diye feryat ediyorlar. Siz tabikide öyle değilsiniz ama hepinizi topladığımızda bizim yazdıklarımızdaki o yanlış insan profili çıkıyor.
Ben her gazetede yazı yazabilen yazara yazar derim. Bakın bir İsmet ÖZEL, Bir Cengiz ÇANDAR, bir Mehmet BARLAS, bir Nazlı ILICAK, bir Mehmet ALTAN ve aklıma gelmeyen bir çok isim, siyasi görüşü, misyonu ne olursa olsun her gazetede ekmek bulur. Taraklı Ajans'ta budüsturla ilerliyor. Sadece sizin bildiğiniz gazeteler veya yazarlar yok dünya da.
Son olarak özetle diyecek olursak; İyi yazarlar ve kötü yazarlar vardır. Kötü yazarlar okuyucusuna doğruyu yanlış, yanlışı doğru gibi gösterip ağır faturalar ödetirler. Akılları bulandırırlar. Ama iyi yazarların okuyucusundan bir tek beklediği şey vardır. O da alındı belgesi.
#