"Pohpohcular Goygoycular" (Sezai Matur dan)
Taraklı Ajans
Yayın:
Güncelleme:
Bu meslekleri Sakarya’da hakkıyla yerine getirebilenlerin sayısı azdır.
‘Şeyh uçmaz mürit uçurur’ derler ya, işte pohpohçular ve goygoycular bu işi yapar.
İki kelimeyi bir araya getirip düzgün cümle kurmaktan aciz konuşma özürlü tipleri bile ‘Büyük Hatip’ ilan ediverirler…
Adam ilkokulu zor bitirmiştir ama kanaat önderi oluverir bu goygoycular ve pohpohçular sayesinde…
Sonuçta ne mi olur…
‘Bekledim de gelmedin, gözyaşımı silmedin’ şarkısını söylemek zorunda kalır goygoycular ve pohpohçular…
Yaptıkları goygoy ve pohpoh yanlarına kar kalır, o kadar…
Atı alan Üsküdar’ı geçer.
Bizim pohpohçular ve goygoycular yaya kalır.
Sonra ağlaşıp dururlar ‘Hani her şey güzel olacaktı’ diye…
İş işten geçmiştir artık…
Sınav yapılmış, notlar verilmiştir.
Karne günü yaklaşmaktadır…
Geçenlerde , ‘Zübükler ve Zübüklenenler’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
Aziz Nesin’in Zübük romanından söz etmiştim.
Devlet büyüklerine yakın olduklarını söyleyerek bulundukları kasabalarda güç sahibi olmaya çalışan komik tiplerin analizini yapmaya çalışmıştım.
Bu dolmaları yiyenleri de ‘Zübüklenenler’ kelimesiyle tanımlamıştım…
Aslında bir gazete çıkartmak lazım…
Gazetenin adı da Zübükten Haberler filan olabilir…
Günü gününe öğreniriz bizim zübükler ne yapmış, ne etmiş, neler sallamış…
İyi olur değil mi?
Ayrıca Zübüksüz yaşayamayanlar için de büyük bir hizmet olur.
Zübük salladıkça transa geçenler, zübüğün fotoğrafını görüp mistik heyecanlar yaşayanlar bu gazete sayesinde ferahlar, huzur ve sükun bulur…
Pohpoh, goygoy, zübük vs…
Farklı şeylerden söz ettiğimin farkındayım.
Kimseyi kast etmiyorum.
Bir özel isime odaklanıp kişilik analizi yapmıyorum.
Yaptığım iş sadece elbise dikmek…
Ben dikerim elbiseyi isteyen giyer…
Benim üzerimde iyi durmadı diyenler giymez…
Ha ille de sana ne kardeşim bizim elbisemizden diyorsanız, çıplak dolaşın o zaman…
Zaten kral çıplak…
Yakında anlaşılacak.
Sorun aslında basit…
İnsanlara hak ettiklerinden fazla değer vermenin sakıncalı olduğunu görmüyoruz…
Herkes kendi statüsünün hakkını vermekle yetinmiyor…
Başka, başkalarını istiyor bazıları…
Oysa herkes her şeyin farkında…
Dünya dünün dünyası değil.
Türkiye dünün Türkiye’si hiç değil…
Palavradan kahramanlar sabun köpüğü misali eriyip gitmeye mahkum artık…
Küçük zekaların kuşatamayacağı kadar çetrefil bir hal aldı ortam…
Bunun farkına varıp kendi konumun gereğini doğru düzgün yerine getirebilmenin derdine düşmeli herkes…
Basit tavırlar sırıtıveriyor hemen…
Tepki çekiyor…
Debelendikçe batıyor bu tür davranışların sahipleri…
Görmeliler bunu…
Yoksa millet gösteriyor bir şekilde.
Bu gerçeği görebilmek var…
Seve seve bunu kabul edip gereğini yapmak var…
Ya da seve seve yaptırıyor millet…
Herkes her konuda uzman olamaz…
Haddini bilmek diye bir şey var…
Haddini bilen kazanır…
Bilmeyen çuvallar…
Bu iş bu kadar basit…
#