GÖYNÜK'TEN ÇAĞRI VAR
Sizi Tanıyabilirmiyiz?
İsmim İbrahim KESGİN. 1964 Yılında Bolu İli Göynük ilçesinde doğdum. İlkokulu, Ortaokulu ve liseyi Göynük’te bitirdim. 1988 yılında Göynük Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğünde Memur olarak görev başladım. 2001 yılında Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinin Lisans Bölümünü tamamladım. 32 yıllık devlet memuruyum.
Nelerden Hoşlanırsınız ve Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri Kapsamında Neler Yaptınız?
Çocukluğumdan itibaren sporu özellikle futbolu ve voleybol’u çok sevdim. 35 yıl futbol oynadım. İlçeler arası turnuvalara katılım sağlayarak Göynük’ümüzü en güzel şekilde temsil etmeye çalıştım. İlçemizde yapılan futbol organizasyonlarında yer aldım. 1988 yılında Göynük İdmanyurdu Spor Kulübünü kurdum. Bu sayede Gençlerimizin futbolu sevmelerini, kötü alışkanlıklardan uzak durmalarını, ahlaklı ve erdemli olmalarını konularında örnek olmaya çalıştım.
2007 yılında gönül dostu arkadaşlarımızla birlikte, Göynüklülere Hizmet Derneğini kurduk. Bu sayede Yardım etmek isteyenlerle yardıma muhtaçlar arasında bir köprü olmaya çalıştık. Gerek yurt içi gerek yurt dışı yardım kampanyalarına Göynük olarak katkı sağladık.
Akşemseddin Hz. Sevdası ve Kitap Hazırlama İlgisi Nasıl Başladı?
Göreve başladığım 1988 yılından itibaren İlçemizde kutlanmaya başlayan Akşemseddin Hazretlerini Anma Günü ve Sempozyumlarında kurumsal olarak üzerimize düşen görevleri yerine getirmeye çalıştım. Akşemseddin Hazretlerini tanımak ve tanıtmak adına yapılan Sempozyumlarda araştırmacı, yazar ve akademisyenlerin Akşemseddin Hazretleri ile ilgili anlattıkları konular beni bir hayli etkiledi. Ayrıca Akşemseddin Hz. denilince ismi ön plana çıkan akademisyenlerden biri olan Prof. Dr. Ethem CEBECİ hocamızın ilçemizi ziyareti esnasında Akşemseddin Hazretlerini kendine özgü duygu yüklü anlatımı bizde farklı bir tesir bıraktı. Bu vesile ile gönlümüze Akşemseddin Hazretlerinin sevgisi düştü.
Bizde görev yaptığımız süre içerisinde Göynük ve Hacı Bayram Veli Hazretleri’nden feyiz alan, Akşemseddin Hz, Ömer Sikkin-i, Akbıyık Meczup ile onların yollarını takip eden tüm bu manevi önderler, Fatih ve İstanbul’un fethi ile ilgili ne kadar bilgi, belge, yazı, araştırma, tez-lisans-lisanüstü çalışması varsa onları tarayarak, karşılaştırarak, onlarca kez üzerinden tekrar geçerek, ittifak edilen bilgilerle ilgili bir arşiv oluşturduk. Kısacası biz sadece resmin parçalarını birleştirerek malumun ilanını gerçekleştirebilmek için bir adım attık.
Niye Kitabımıza Akşemseddin Hazretleri ve Dostları Sizi Göynük’e Çağırıyor ismini verdiniz?
2015 yılı yaz aylarında, İstanbul Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı, İlam Akademi’de bir yıldan fazladır eğitim gören çoğunluğu Afrika’lı 80 kişilik bir öğrenci grubu Göynük’ü ziyarete gelmişti. Biz de arkadaşlarımızla birlikte onlara ev sahipliği yapmaya çalışıyorduk. Gazi Süleyman Paşa hamamı önünde bir ikram tertip ettik ve bu vesile ile de onlara Akşemseddin Hz. tanıtmaya başlamıştık. O kadar güzel bir manevi atmosfer oluşmuştu ki, takriben 45 dakika sonra bir öğrenci İbrahim abi biraz acele eder misiniz dedi. Bende hayırdır inşaallah dedim. Cevaben bana, abi Akşemseddin Hz. beni çağırıyor dedi. Buz gibi kesilmiş ne söyleyeceğimi şaşırmıştım. Orada bulunan herkes derin bir sessizliğe bürünmüş ve bu olaydan çok etkilenmişti.
Biz de, bilenler ve bilmeyenler için yeniden Akşemseddin Hz.daha iyi anlayabilmek ve anlatabilmek maksadı ile, yukarıdaki yaşanmış bu olaydan da etkilenerek kitabımıza, Akşemseddin Hazretleri ve Dostları Sizleri Göynük’e Çağırıyor isminin verilmesinin uygun olacağını düşündük.
Kitabınızdaki Dostları ifadesi ile kimler kastedilmiştir, başka bir ifade ile, Akşemseddin Hazretleri’nin dostları kimlerdir?
Dostlar tabiri ile, öncelikle ziyaret için Göynük’e geldiğinizde sizlere ev sahipliği yapacak olan, Akşemseddin, Ömer Sikkin, Tabak Dede, Şeyh Hüsnü Efendi’nin yanı sıra, Ankara’nın manevi mimarı Hacı Bayram-ı Veli, İstanbul’un manevi şahsiyetleri olan, Fatih Sultan Mehmet Han, Eyüp Sultan, Akbıyık Meczup, Hıdır Dede, Üfdade ve Aziz Mahmut Hüdayi Hz. gibi Allah dostlarını kastettik.
Ankara,İstanbul ve Göynük İsmi Size Neyi Çağrıştırıyor?
Ankara denilince Akşemseddin’in hocası Hacı Bayram Veli, İstanbul ismi telaffuz edildiğinde öncelikli olarak Fatih Sultan Mehmet, Fatih Sultan Mehmet denilince İstanbul’un fethi, Göynük denilince ise İstanbul’un manevi fatihi Akşemseddin Hazretleri akla gelir.
Yeri Gelmişken Göynük Hakkında Bilgi Verebilirmisiniz.
Göynük, benim doğduğum, yaşadığım, hayatıma anlam katan ve her zaman Göynüklü olmakla iftihar ettiğim güzel şirin bir ilçedir.
Göynük, Bolu ilinin güneybatı kısmında yer alan, il merkezine 98 kilometre mesafede, altı mahalle ve altmış altı köyü bulunan 4000 nüfuslu, İstanbul ve Ankara gibi iki büyük metropolün tam ortasında, kültürü, tarihi, tabiatı, maneviyatı ve gezilip görülmeye değer birçok zenginlikleri ile tarihi atmosferinde ender bir Anadolu kasabası olması özelliği ile bu iki büyük şehrin arka bahçesi konumundadır. Bu değerlerle birlikte halen yaşayan bir tarih olan Göynük’de kültürel değerler ve gelenekler, giyim kuşam, yöresel folklor, mutfak kültürü ve sosyal ilişkiler halen orijinalliğini koruyarak yaşatılmaktadır. Göynük inanç turizmi, kültür turizmi ve doğa turizmi ile önemli bir turizm potansiyelini bünyesinde muhafaza etmektedir. Ayrıca Göynük, beyaz et sektörünün yükselen yıldızı Er-Piliç’in bir aile şirketi olarak kurulduğu topraklardır.
Göynük Neyi İle Meşhurdur?
Göynük ‘Şeker fasulyesi’, ‘uğut marmelatı’, ‘tokalı örtüleri’ ve ‘tahta oymacılık eserleri’ ile ünlü bir ilçesidir. 20. yüzyıl başlarına ait eski Türk evleri bakımından zengin olan ilçe, sahip olduğu 137 adet tarihî konut, 21 cami, türbe, çeşme, hamam, kule ve hazire olmak üzere toplam 158 adet sivil mimari eser sebebiyle “Kentsel Sit Alanı” ilan edilmiştir. İlçede ayrıca Akşemseddin Konağı, Gürcüler Konağı, Şıtırlar Konağı, Müderrisler Konağı, Caferler Konağı bulunmaktadır. Göynük mevcut durumu ile tarihi dokusu bozulmamış, Tarihin,Yolların,Yeşilliğin Buluştuğu Saklı Şirin ve Sakin Şehir Unvanına Sahip ender rastlanan Osmanlı kasabalarından birisidir.
Akşemseddin Hazretlerini Kısaca Anlatabilirmisiniz?
Akşemseddin Hz. 1459 yılında Göynük’te 70 yaşında hayata gözlerini yummasına rağmen gönüllere hayat bahşeden nefesleri bugün bile hala dipdiri olan ve üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, asla mazi olmayan bir şahsiyettir. Bunu da ölümünden 560 yıl sonra bile Türbesinin bulunduğu Göynük’e ziyaret için gelen misafirlerin artarak devam eden ilgisinden anlıyoruz. İşte gönülleri aydınlatan, insanlara doğru yolu gösteren, onlara yeniden bir kişilik ve ruh kazandıran, onları gönül denizinin suyunda yıkayan, günahlarından arındırmasına ve yeniden doğmalarına vesile olan, Cenâb-ı Hak’ın müstesna, Hâk dostlarından biri de; Akşemseddin Hazretleri’dir.
Peki kimdir Akşemseddin Hazretleri?
Akşemseddin Hz. 1389 tarihinde Şam’da doğmuş ve 7 yaşında Hafız olmuştur. Babası Samsun İli Kavak ilçesinde metfun bulunan meşhur alim Kurtboğan Hamza’dır. Kendisi, çok genç yaşta Osmancıkta müderris (profesör) olmuştur. Kariyerinde zirvede iken tüm maddi liyakatlerini elinin tersi ile iterek, ruhundaki manevi açlık neticesinde Hacı Bayram Veli Hz.’ne intisap ederek, Hacı Bayram Veli Hz. ile Edirne’ye saraya gidip, II.Murat’ın “Şeyhim ben İstanbul’u almak istiyorum dua buyurunuz” demesi üzerine, Hacı Bayram Veli Hz. nin “Sultanım evet İstanbul fethedilecektir ama, onu ne siz göreceksiniz ne de ben göreceğim, fetih beşikteki şehzadeniz Mehmet ile bizim köseye nasip olacaktır”müjdesine nail olan bir Allah dostudur. Akşemseddin Hz aynı zamanda bir doktordur. Edirne’ye iki kere tabip olarak gidip, Kazasker Süleyman Çelebi’yi iyileştirmiş, başka hekimlerin iyileşmesinden ümidini kestiği Sultan II. Mehmed’in kızını tedavi etmiştir. Aksemseddin Hz. ilk kanser araştırmacılarından olup aynı zamanda iyi bir botanikçidir. Hangi bitkinin hangi hastalığa iyi geldiğini iyi bilir, o bitkilerde dile gelip kendisine ben falanca hastalığın çaresiyim dermiş. Pastörden 400 sene önce mikrobun tarifi ilk kez onun tarafından yapılmıştır.
Akşemseddin Hz. bir sufi, alim, tabib, şair, mutasavvuf kısacası çok yönlü bir şahsiyet olup tüm bu özelliklerinin yanında Fatih Sultan Mehmet’in hocasıdır. Fatih’in en iyi şekilde yetiştirilmesinde büyük emekleri olmuştur. Tavsiye ve telkinleri ile onu gelecekteki hedeflerine yönelmesinde büyük rol oynamıştır. İşte bunun güzel bir örneğini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Fatih Sultan Mehmet, çocuk denecek yaştayken hocası Akşemseddin, kulağına eğilir ve “Hedefini doğru tespit et. Unutma dağ ne kadar yüksek olursa olsun, yol onun üzerinden geçer. Bu nedenle sen dağ olmaya heveslenme, asla gururlanma; yol ol ki herkes senin üzerinden geçerken, sen dağların bile üzerinden süzülerek geçersin.” der. Bunun üzerine Fatih: “Hocam imkanlar müsait olmazsa ?” diye sorar. Hocası: “Şartlara teslim olmazsan şartlar değişir ve sana teslim olur. Çok ister, çalışır ve dua edersen Allah seni rahmetiyle kuşatır.” der. İşte Fatih’i Fatih yapan ve İstanbul’un fethi’nin gerçekleşmesinde önemli tesirleri olan Akşemseddin Hz. bu tavsiye ve telkinlerine değer vermesidir.
Fethe giden meşakkatli yolda Fatih’i İstanbul’un fethinden alıkoymaya çalışanlara inat bu fethin gerçekleşeceğini savunan, orduya ve fatih’e moral veren ,onların fethe olan inancını kuvvetlendiren ve İstanbul’un fethini günü ve saati ile haber veren Akşemseddin Hazretleridir.İstanbul’un fethindeki oynağını bu rol ve üstün vasıfları kendisine İstanbul’un Manevi Fatihi unvanını bahşetmiştir.
Ayasofya’da kılınan ilk Cuma namazında hutbeyi Akşemseddin Hz. okumuştur.
İstanbul’un fethinden sonra Fatih’in ricasıyla Eyüp Sultan Hz’nin kabrini bulmuştur.
Bu olaydan sonra Fatih’in kendisi hakkında söylediği şu söz çok manidardır.
Akşemseddin Hz. tarafından Eyüp Sultan Hazretleri’nin kabrinin bulunmasından sonra Fatih çok sevinmiş ve bu hâl geçince şöyle söylemiştir. “Zamanımda Akşemseddîn gibi bir zatın bulunmasından duyduğum sevinç, İstanbul’un alınmasından duyduğum sevinçten az değildir.” diye şükr etti. Fâtih Sultan Mehmed Han, Ebû Eyyûb Ensârî’nin kabr-i şerîfinin üzerine bir türbe ve Akşemseddîn ile talebelerine mahsus odalar, bir de câmi-i şerîf yaptırdı. Akşemseddîn’den orada oturmalarını ricâ etti. Akşemseddin Hz. bu olaydan sonra kendisine verilmek istenen hiçbir dünyalık hediyeyi kabul etmeyerek İstanbul’u terk etmiş ve Göynük’e yerleşerek burada da daha önce Çorum’un İskilip kazasının Evlük köyü ile Ankara’nın Beypazarı ilçesinde olduğu gibi, gittiği her yerde rızkını kimseye yük olmadan temin etmek için değirmen ve camii inşa ederek, yaşamı boyunca insanları, hak ve hakikat yoluna teşvik etmiş, gösterilen aşırı ilgiden uzak durmaya çalışmıştır. Göynük’te talebe yetiştirerek son nefesini ölüm vaktini kendi tayin eylediği anda, çocuklarına vasiyetini yaparak 16 Şubat 1459 tarihinde vererek Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Akşemseddin Hazretleri’nin kabri Nerededir?
Akşemseddin Hazretleri’nin kabri Bolu İli, Göynük ilçesinde, Gazi Süleyman Paşa’nın yaptırdığı camiinin hemen yanı başında, ölümünden 5 yıl sonra 1464 yılında Fatih Sultan Mehmed Han tarafından yaptırılan türbesinde bulunmaktadır. 5 vakit namazlarını kılmaya Camiye gelenler girişte ve çıkışta, yoldan geçenler ve ziyaret maksadı ile gelenlerin hepsi ellerini açarlar ve Akşemseddin Hz. ruhu için fatiha okurlar. Allah’a yalvararak onu vesile kılarak maddi ve manevi sıkıntılarından kurtulmak için dua ederler.
Akşemseddin Hz.Tüm Bu Bilinen Özelliklerinin Yanında Bilinmeyen Özellikleri de varmıdır?
Akşemseddin ve Allah dostlarını konu alan kitaplarda hep onların tasavvufi yönü ön plana çıkarılmaya çalışılmaktadır. Öncelikle Akşemseddin Hz. Allah’ın emirlerini yerine getiren ve hayatına tatbik eden iyi bir Müslüman dır. O ruhların tabibi olduğu gibi bedenlerin de tabibiydi. İlim adamı, derviş, alnının terini silerek ailesini geçindiren bir değirmenci, doktor, şeyh, mürebbî, insân-ı kâmil, şâir, saray danışmanı, en önemlisi de, Efendimiz Hz. Peygamber’in Hadîs-i Şerîfi’ne nâil olmuş iyi bir rehber kimsedir.
Tüm bu güzel hasletlerinin yanında gözlerden kaçan belki de tam anlamı ile ismini koyamadığımız yönlerine gelin hep birlikte farklı bir çerçeveden bakalım. Akşemseddin Hz. iyi bir aile reisi iyi bir eştir. Çocukları arasında kız erkek, küçük büyük ayırımı yapmayan, sevgisini eşit ve adil dağıtan iyi bir babadır. Çocuklarına güzel bir aile terbiyesi veren ve onları eğiten öğreten iyi bir mürebbidir. Çocuklarını yetiştirdiği gibi, yüzlerce talebe yetiştiren iyi bir öğretmen, iyi bir akademisyendir. Gösterişten uzak duran, gittiği yerlerde duyulan aşırı ilgiden, kesrete düştük diyerek oradan ayrılması bilen, hayatında israftan uzak duran, sofrada yemek kırıntılarının çöpe gitmesini istemeyen örnek bir insandır.
Biz bu kitabımızda onun hayatını tüm yönleriyle ele almaya ve onun madde ile mânâyı bir gönülde kaynaştırabilen Allah’ın sevgili bir kulu olduğunu anlatmaya çalışacağız
Kitabınızın İçeriği Hakkında Kısaca Bilgi Verirmisiniz?
Akşemseddin Hazretleri’nin sadece, İstanbul’un fethindeki rolü ve Fatih Sultan Mehmet Han’ın hocası kimliği ile tanınıyor olması büyük bir eksikliktir. Biz de bu eksikliği gidermek için yukarıda sizlerle paylaştığımız bilgiler ışığında Akşemseddin Hazretleri’ni tüm yönleriyle sizlere tanıtmayı uygun gördük.
Öncelikli olarak bizler Akşemseddin Hazretleri ile ilgili bilgileri günümüze kimler tarafından ve hangi kaynaklarla ulaşmıştır şeklindeki sorularla karşılaşmaktayız.Bu vesile ile bu soruların cevaplarını, Akşemseddin Hz. tanınmasında ve tanıtılmasında kısacası günümüzde tanınıyor olmasına katkı sağlayan, Akşemseddin ile ilgili eserleri günümüz Türkçesine çevirerek, dünle bugün arasından bir köprü vazifesi gören araştırmacıların kaynak olarak başvurduğu, Emir Hüseyin Enis-i ve Menakıb-ı Akşemseddin kitabı, Evliya Çelebi ve Seyahatnamesi ve Ali İhsan Yurt ve Fatih’in Hocası Akşemseddin Hayatı ve Eserleri adlı kitaplarında bulabiliriz.
Bizde acizane, bu konuda bir ahde vefa örneği olsun diye belki bir çoğumuzun adını bile anımsamadığı, Menakıb-ı Akşemseddin’in günümüze ulaşmasına vesile olan Emir Hüseyin Enisi’yi, Menakıb-namenin ne olduğunu, Evliya Çelebi’yi, Ali İhsan Yurd’u tanıtmayı, unutmamak ve unutturmamak adına bir görev telakki ettik. Çünkü onlar Akşemseddin Hz.’ni bizlere ve gelecek kuşaklara tanıttılar. Günümüz araştırmacılarına ilham kaynağı ve başvurulacak ilk adres oldular. Biz de onları gelecek nesillere tanıtmayı arzuladık. Bu duygu ve düşüncelerle bu mümtaz şahsiyetlere kitabımızda yer vermek istedik.
İkinci olarak,Akşemseddin Hazretleri, ve dostlarının kabirlerinin bulunduğu şirin ve sakin şehir Göynük’ün adının bugünkü şehre ne için ve kimin tarafından verildiği, Evliya Çelebinin Seyahatnamesi’nde Göynük ile ilgili paylaştığı bilgileri, Osmanlı yol sistemi üzerinde bulunan Göynük’ün dünü ve bugününü, İlçemizde bulunmaları ile iftihar ettiğimiz tarihi anıt niteliği taşıyan Gazi Süleyman Paşa Camii ve Hamamı ile bu eserlerin banisi Gazi Süleyman Paşa ve Zafer Kulesi ile hakkındaki bilgileri paylaştık.
Üçüncü olarak ise, Göynük’ün tanınmasına anlam katan en büyük değer olan Akşemseddin Hazretleri ile ilgili tüm bilgileri, eserlerini, niçin Göynük’e gelerek buraya yerleştiği ve hayatının son nefesini burada verdiğini, Akşemseddin Hazretleri’nin bilinen ve bilinmeyen tüm yönlerini, ayrıca Fatih Sultan Mehmet Hanın hayatını, öncesi ve sonrasıyla İstanbul’un fethini, Ayasofya, Eyüp Sultan Hazretleri, Akşemseddin Hz.Türbesi hakkında ki bilgileri bu kitabımızda bulabileceksiniz
Ayrıca Göynük’te Gazi Süleyman Paşa’nın yaptırdığı camiinin hemen yanı başındaki türbesinde metfun bulunan Akşemseddin Hazretlerini anlayabilmek ve anlatabilmek için öncelikle hocası Ankara’nın manevi mimarı, kutup yıldızı koca çınar Hacı Bayram Veli Hazretleri ile onun hocası Anadolu’nun manevi mimarlarından olan Şeyh Hamid-i Aksarâyi Veli (Somuncu Baba)’nın bilinmesinin yerinde olacağını düşündük.
1392 senesinde Kayseri’de Şeyh Hamid-i Veli (Somuncu Baba) tarafından, asıl adı Numan olan Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin gönül toprağına küçük bir manevi çınar tohumu atılmış, bu tohuma aşk ve muhabbet maşrapasından can suyu verilmiş, bu tohum büyük bir çınar ağacına dönüşmüş ve adına Bayramiyye denilmiş, bu ulu çınardan üç tane büyük dal meydana gelmiş, bu dallardan birisine en sevdiği halifesi Akşemseddin Hazretleri’nin önderliğindeki Bayramiyye Şemsiyye, diğer dala Bursalı Ömer Sikkin Hazretleri öncülüğündeki Bayramiyye Melamiyye ve üçüncü dala ise Akbıyık Meczupla başlayan ama Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri ile anılan Celvetiyye isimleri verilmiştir.
Bu ulu Bayramiyye çınarın gövdesi olan Hacı Bayram Veli Ankara’da, Akşemseddin ve Ömer Sikkin Hz.den oluşan dallarından ikisi ise mezarlarının bulunduğu Göynük’te, diğer üçüncü dal ise Aziz Mahmut Hüdayi Hz. öncülüğünde İstanbul’a kadar uzanmıştır. Bu ulu Bayramiyye çınarın gövdesi ve dalları o kadar büyümüş ve dal budak salmıştır ki, gölgesi Ankara, Göynük ve İstanbul üçgeninde kalmayıp tüm Türkiye’yi ve dünyayı etkisi altına almıştır.
Akşemseddin Hazretleri nasıl ki Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerini bildi, buldu, buluştu ve tüm benliği ile onda bütünleşti ise, bizde Bayramiyye tarikatı ve ona bağlı kolları, Şemsiyye, Melamiyye ve Celvetiyye tarikatının kurucularını, silsilelerini, onların manevi yolunu takip eden talebeleri ile ilgili tüm bilgileri bir bütün halinde sizlere aktarmayı düşündük.
Şeyh Hüsnü Efendi’yi anma programı ile Akşemseddin Hazretlerini Anma Günü ve Sempozyumu ne Zaman Yapılmaktadır.
Şeyh Hüsnü Efendi’yi anma programı, her yıl Mayıs ayının üçüncü haftasının Cumartesi günü yani Akşemseddin Hz. Anma gününden bir gün önce Göynük’ün Safranlar köyünde bulunan türbesinde yapılmakta iken, bu yıl Ramazan ayı olması nedeni ile 8 Haziran 2019 Cumartesi günü aş dökme ve mevlit programı şeklinde yapılacaktır.
Akşemseddin Hz’lerinin Göynük’e gelin çağrısına icabet edenlerin katılımıyla gerçekleşen Anma Günü ve Sempozyumu, ilk kez 1988 yılında başlamış olup, her yıl artan büyük bir coşkuyla kutlanmaktadır. Anma günü; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bolu Valiliği, Göynük Kaymakamlığı, Göynük Belediye Başkanlığı, Akşemseddin Hz. Vakfı ve Sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla, İstanbul’un Fetih Kutlamalarından bir hafta önce, Mayıs ayının üçüncü haftasının Cumartesi ve Pazar günleri, Akşemseddin Hz.manevi çağrısına icabet eden, Türkiye’nin her bir bölgesinden, ilçemizin tüm köylerinden vatandaşlarımızın akın akın büyük bir özlemle Göynük’e gelmeleriyle onbinlerce kişinin katılımıyla tertiplenmektedir. 2019 yılı kutlamalarının bu yılda Ramazan ayına raslaması nedeni ile 25 Mayıs 2019 Cumartesi günü akşamı sadece iftar yemeği şeklinde yapılacaktır.
Akşemseddin Hazretlerinin manevi sofrasında herkes kendine bir yer bulur. Akşemseddin Hz.’lerinin kocaman ve bereketli manevi sofrasında, hangi makam ve mevkide bulunduğuna bakılmaksızın, şehirlisi, köylüsü, yerlisi, yabancısı kısacası her kesimden vatandaşlar burada buluşur tanışır, kaynaşır ve kendilerine bu sofrada yer bulurlar. Hazırlanan etli pilavlardan alarak şifa niyetine afiyetle yiyerek bir sonraki anma gününde tekrar buluşmanın ümidiyle, yerli halkın kendilerine gösterdikleri ev sahipliği ve teveccühten memnun kalarak Göynük’ten ayrılırlar
Okuyucularımız Kitabınızı Nasıl Temin Edebilecek.
Hazırlamış olduğumuz 686 sayfalık bu kaynak eser, kitapçılarımızda henüz bulunmamaktadır.Temennimiz en kısa sürede kitabımızın basın,yayın ve internet ortamında tanıtımın yapılarak kitapçılarımızın o teşhir raflarındaki hak ettiği yerini almasıdır.İlçemizde ise hediyelik eşya satan dükkanlarımızda ve otellerimizde kitabımız satışa sunulmuştur.Ayrıca bize 05337175037 no’lu telefonla ulaşarak da temin edebilirler.
Son Olarak Ne Söylemek İstersiniz?
Allah nice maddî ve mânevî fetihlerin fâtihlerini ve hocası olan Akşemseddin’leri yetiştirmeyi bizlere ve gelecek nesillerimize nasip etsin. Bu kitabımızı hayırlara vesile kılsın. Bu sayede İlçemiz Göynük’ün ve Akşemseddin Hazretleri ile dostlarının Ulusal ve Uluslararası alanda daha iyi tanınmasına ve tanıtılmasına katkı sağlamasını nasip etsin.
Allah’ın izniyle Akşemseddin Hazretleri ve Dostları sizleri de Göynük’e çağırsın.
Allah bizleri dostlarının yolundan ayırmasın. Amin.
#soylesi-ibrahim #kesgin #goynuk