Zor Zamanda İnanmak
“Ey Rabb’imiz, zor zamanda bize sabır ihsan et ve sana yürekten bağlanan kimseler olarak canımızı al.” (A’râf 7 / 126)
İslam, Allah’a iman ve teslimiyettir. İman, Allah’a güven ve emniyetin, İslam’da O’na teslimiyetin ifadesidir. İman, sadece aklın bir aksiyonu değil, ayrıca iradenin kesin kararı ve kalbin kuşkusuz ikrarıdır.
Bu nedenle iman ve İslam’da şüphe, bahane ve taviz yoktur. Bir insanın, Kuran ve sünnetle ortaya konan İslami hayat tarzından uzaklaşarak iman insanı olabileceğini ve Müslüman kalabileceğini söylemek, çelişki içeren şeytani bir yargıdır. Yaşanmayan bir dinin, sözde kalacağı da herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Bu yüzden Yüce Allah, iman insanına şu uyarıyı yapmaktadır: “Ey iman değerine erenler, derin bir duyarlılıkla Allah’a karşı sorumluluğumuzun bilincinde olun; Müslüman olmanın dışında bir hâl üzere sakın can vermeyin.” Gerçek iman, kendini zor zamanda bile Salih amel şeklinde gösterebilen imandır. Tam iman sahibi olabilmenin gereği ise, her durumda Allah’a bağlı kalabilmektir.
İnsanın yaşadığı günlerin ve geçirdiği yılların kendi içinde bir anlamı veya her birinin kendine özgü bir kazancı vardır. Eğer yaşanan hayat İslami değilse, sonuç hüsran olur. Kuran, bunun için insanı ömür boyu sürecek bir vazifeye, yani Allah’a imana ve ibadete çağırır. Çünkü ömür boyu sürecek bir vazifeye, yani Allah’a imana ve ibadete çağırır. Çünkü ömür, hayırlı ve verimlidir. Şu halde insan, zorda kalınca yılmadan, rahata kavuşunca da gevşemeden gerçek bir Müslüman olarak yaşamalı; her zaman Allah’ın rızasına muvafık bir noktada bulunmaya özen göstermelidir. Bu da Allah’a tam inanıp O’nun gösterdiği yolda dosdoğru yürümekle mümkündür.
#