SAKARYA MARKA ŞEHİR OLABİLİR Mİ ?
Sakarya'nın marka şehir olabilmesi yönünde,
Bazı duyumlar alıyorum.
Şehrimiz için yapılması düşünülen her güzel çalışmayı
Destekleriz,alkışlarız.
Bana göre, bunun kararını, Sakaryalının kendisini temsilen seçtiği kişiler, atanan yöneticiler vermeli. Sivil toplum kuruluşları da bu konuda fikir beyan etmeliler.
Yöneticileri teşvik etmeliler.
Yani kararı Sakarya'lı topyekun vermeli.
Türkiye'nin sayılı üniversiteleri arasına girme başarısı gösteren
Üniversitemiz bu konuda projeler hazırlamalı,
Sakarya artık doğu Marmara'nın bir mütevazi şehri olmaktan çıkıp
Önce Türkiye'nin ardından da tüm dünyanın tanıdığı
Tanıtımının uluslararası platformlarda yapıldığı,
Ayağa kalkmış,hatta şahlanmış bir şehir olmalıdır.
***
Az da olsa tarihi kültürel mirasımız var.
Bunun yanında,
Sapanca gölü,Yaylalarımız,Acarlar Longozumuz,
Pamukova kavunumuz,Geyve Ayvamız,üzümlerimiz,
Şimdilerde görmekte zorlandığımız patatesimiz,
Islama köftemiz,kabağımız,
Taraklı ilçemizdeki tarihi doku,
Günümüzde kaybolmaya başlamış süpürgecilik
Yılda bir kez görülen,muhteşem tabiat olayı olan kelebeklerimiz ...
Hatta kaplıcalarımız...
Üstelik Sakarya'nın ulaşımının da çok kolay olması
Marka şehir olma yönünde bölgemizin artıları.
Bu saydıklarımın hepsini fırsata çevirme imkanımız da var.
****
Biraz iddialı olacak ama,
Bunların yarısı bir Avrupa ülkesinde olsa,
İnanıyorum ki bugün bizim bu sahip olduğumuz şeyleri
Bütün dünya, yıllar önceden tanıyor olabilirdi.
****
Yukarıda saydığım değerlerimizi,
Bu her yerde rastlanmayacak zenginliklerimizi
Tüm dünya ile paylaşmalı,
Sakarya'lının olan, ,
Doğanın bize armağanını paylaşırken de
Sahip olduklarımızın büyüklüğünün farkındalığıyla,
Kimse bizden aşırı mütevazilik de beklememeli.
Bölgemizin turizminden,yabancı sermaye gelmesine,
İstihdam yaratılmasından,yeni katma değerler oluşmasına kadar bir çok alanda
Faydalı olabilir diye düşünüyorum.
Ama belki daha da önemlisi
SAKARYALILIK bilinci daha yoğunlaşır.
****
Sakarya, şairin dediği gibi ayağa kalkmak zorundadır.
Bakın Necip Fazıl ne demiş:
"Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! .."