Nelerle Uğraştığımızı Bir Bilseniz...

Enes ÇINAR

İnsanın derdi bitmez, insanların da derdi bitmez. Dertlerin ağırlığı tartılmaz. "Seninki de dert mi?" dediğiniz dertlerimiz de olur, "Ne dertler varmış be!" dediğiniz dertlerde. 

Kurumların da dertleri olur. Hele bir de tamamen gönüllü olarak insanların bir araya geldiği, hedefi haberleri doğru, hızlı, anlaşılabilir şekilde okuyuculara aktarmak olan Taraklı Ajans gibi bir haber sitesiyseniz işiniz daha da zordur. İşin alt yapı, üst yapı, giderler gibi bir sürü derdi var. Bunlar tahmin edilebilir şeyler. Çözülebilir şeyler de aynı zamanda.

Bildiğiniz üzere -hayut bilmiyorsanız şimdi öğrenmiş olursunuz- iletisim@tarakliajans.com adresine gönderdiğiniz yazı, şiir, öykü vb. içeriklerinizi sitemizin "blog" bölümünde "sizden gelenler" başlığı ile herhangi bir ücret talep etmeden, yayınlıyor ve sesinizi duyurmanız için taşın altına elimizi koyuyoruz.

Geçenlerde, sürekli olarak bize e-posta gönderen bir vatandaş şiirlerinin paylaşılmasını istemiş ısrarla. Ama şiirleri bir görseniz. -Eskiyi böşverin, 2006 yılından bu yana sadece Taraklı Ajans'ı bir yayıncılık olarak düşünürseniz 16 yıllık bir tecrübeyle diyebilirim ki- "Yağdı yağmur, çaktı şimsek..." (Şiirin devamını bilirsiniz). Arkadaşın şiirlerinde ne bir anlam bütünlüğü var, ne doğru düzgün bir ahenk... Hiç bir şey yok.

Şiirler öyle şiirler ki, çok dandik bir yayın evinin paraya ihtiyacı varsa o şiirlerin müellifinden yüksek bir baskı yani matbaa parası, dizgi/grafik parası alır, bin adet basar, o kitapları yine hepsini müellife satar, müellif de zorla tek tek arkadaşlarına kitabı ücretli / ücretsiz dağıtmaya çalışır. O kadar ki, Ahi Naci İşsever Hocam o şiiri yayınladığımız görseydi belki bizimle selamı sabahı dahi kesebilirdi. Yani o kadar kötü şiirler.

Konuya dönmeden önce basın-yayın kuruluşlarının aslında birer kiralık mecra olduğunu unutmayalım. Biz öyle yapmasak bile, televizyonlarda izlediğiniz bir çok program, TV kanalından belli bir saat aralığı kiralanarak prodüksüyon şirketlerinin yaptığı programlar. Örneğin bir tartışma programı, aslında bir vatandaşın TV kanalından belli bir ücret karşılığında kiralayıp, bu süre içerisinde hekim, yazar, siyasetçi vb. kişileri ücret karşılığı (yanlış anlamayan, parayı ödeyen program konukları) programa davetiyle gerçekleşir. Bunu bir defa bilelim. Bir de not düşeyim, program çok izleniyorsa reklam geliri artar, belki bu şekilde reklam geliri kanal, yapım ve konuklar arasında paylaşıldığı da olabilir, o ayrı. Biz böyle bir şey yapmıyoruz ve yukarıda dediğim gibi, bu tür içerikleri ücretsiz olarak yayınlıyoruz. Maksat, bir yandan içerik zenginliği olurken diğer yandan da okuyucularımız kendilerini daha geniş kitlelere duyurabilsinler.

Evet, şimdi konuya geri dönelim. Bu arkadaş gönderdiği çokça şiirimsileri yayınlama kararı aldım ve bir tanesini yayınladım. Yayının bağlantısını da e-posta ile bu arkadaşa gönderdim. Gelen bir kaç gün sonra cevap ilginç: "Telif ücretini gönderiniz". Bir an adeta şoke oldum. Gittim, şiirin okunma sayısına baktım. üç günde 17 defa okunmuş. Sadece 17. Zaten 2 tanesi bana ait. İçeriği derhal yayından kaldırdım ve sildim. Şiir gönderen bu arkadaşa da direkt olarak bilgi verdim; içeriğin yayından kaldırıldığını, Taraklı Ajans'ın gönüllü bir oluşum olduğunu, hiç bir gelirinin olmadığını, buna rağmen sadece sistem giderlerinin bile yüksek miktarda olduğunu ifade ettim. Ettim de, arkadaş dadandı. "Ya telif ücreti ödeyin ya da yayından kaldırın". Her defasında durumu anlattım. Galiba henüz arkadaş anlayabilmiş değil.

Neyse, sağlık olsun. Böyle bir derdimizi paylaşayım dedim. Bu da bir içerik. Tekrar yinelemek istiyorum, e-posta adresimize şiir, öykü, makale, deneme vb. içeriklerinizi gönderebilirsiniz. Sizden hiç bir ücret talep etmeden yayınlarız. Tabi yayınlarken öncelikle T.C. kanunlarını ve basın ilkelerimizi göz önünde bulunduracağımızı da belirteyim.