Sokaklardaki dostlarımız
Sokaklardaki dostlarımız
Havaların ısınmasıyla birlikte Taraklı’d birbirinden güzel manzaralar görülmeye başlandı. Bunlardan biri de sokakta minicik yavrusuyla dolaşan anne bir köpekti bu hafta. Bu görüntü ne kadar yürekleri ısıtsa da bu yavruların akıbetini düşünmeden geçemedim. Hem bu yavrular hem de civar köylerden getirilip bırakılan başka köpeklerle ilçemizde hayvan sayısı artmakta ve bu durum turist ve yerli hayvan sever insanların ilgisiyle idare edilebilecek düzeyin ötesine geçmektedir.
Çoğu uysal ve cana yakın bu hayvanların tek istekleri biraz mama, su ve sevgiden ibaret fakat sayıları böyle arttıkça bu pek de mümkün olmuyor.
Son yıllarda turizmde önemli bir ivme yakalayan ilçemizde bakımsız, aç, mutsuz, hasta hayvanlar görmek hem turistlerin hem yerli halkın yüreklerini burkmakta hemde inançlı ve yardım sever Taraklı halkı imajına yakışmamaktadır.
Peki ne yapılabilir?
Öncelikle ilçemizde görmeye alıştığımız aynı sokağı mahalleyi paylaştığımız dostlarımızı yerlerinden etmeden kısırlaştırmamız gerektiğini düşünüyorum. Böylelikle hem sayılarının artışı engellenmiş olur hem de çaresiz anne köpekler rahata erer. Bunun için belediye bünyesinde veteriner hekimlere acil ihtiyacımız olduğu bir gerçek. Ama sayılarının artışındaki diğer önemli konu tabii ki civar köylerden bırakılan hayvanlar.
Taraklı her yıl turist sayısını arttırmakta fakat turistlerin ilçede geçirdikleri zaman zarfında yapabilecekleri faaliyetler çok sınırlı. Bu konuyu da hesaba katarak termal tesise yakın yeşil bir araziye güzel bir barınak yapılarak hem turistlerin ziyaret edebileceği bir alan daha yaratılır hem de sokaktaki dostlarımız kısırlaştırılarak bu tesiste veteriner hekim kontrolünde hayatlarına mutlu mesut devam edebilirler. Ziyaretçiler dilerse hayvan dostlarımızın bakımını üstlenerek sahiplenebilir dilerlerse günlerini onlarla oynayarak ve severek geçirebilirler. Taraklı daki yardımsever insanlar ve sayısı her geçen gün artan restaurant ve kafeler de inanıyorum ki sevimli dostlarımızın yemek ihtiyacını rahatça karşılayabilirler.
Dünyanın ilk hayvan hastanelerini kuran ve hayvan haklarını koruyan, sokak hayvanlarını beslemekle görevli mancacılık adında iş kolu oluşturan, bütün önemli mimari eserlerine suluklar ve kuş evleri ekleyen Osmanlı hassasiyetini yaşatmanın, Allahın bizlere emanet ettiği bu canlara elimizden gelen en iyi şekilde bakmak ve merhamet göstermenin hepimizin boynunun borcu olduğunu düşünüyorum. Kaldı ki huzurlu ve mutlu hayvanları olmayan bir yerin cazibesinden de bahsedemeyiz. Mustafa Kemal Paşa’nın ‘Kendi küçük gönlü büyük Taraklı’ olarak bahsettiği ilçemiz sokaklarındaki dostlarını yalnız ve çaresiz bırakmayacaktır.
Haftaya görüşmek dileğiyle hoçakalın