Kürek Kemiği
Kürek kemiklerimin üzerinden bir an evvel kocaman, beyaz bir çift kanat çıksın istiyorum. Yoksa zamanı geldiğinde yuvadan kuş nasıl uçar? Ninem yuvadan uçacağımı söylüyor. Bir de yuvayı dişi kuş yaparmış. Temizlik işleri, mutfak işleri, misafir ağırlama işleri, kümesi, damı, çocuğu… Bunlar beni yuvanın mimarı yapacak işlermiş.
Biz dokuz kardeşiz. Sekizi Cennet bahçesi, dokuzuncu da kapı bekçisi. Sekiz kız, Cennet’in sekiz kapısıymış. Yeni doğan kundaktaki Rıdvan Efendi de hepimizin koruyucusu olacakmış. Ninem öyle diyor.
Sekizinci sınıftan sonra okula yollanmadım. Sekiz yaşında başlamıştım zaten, sekizinci sınıfta da bitiverdi. Kümeleri pek sevmezdim, ama sayı doğrusunun iki ucu da açıksa yerimde duramaz, mutlaka tahtaya kalkardım. Savaşlardan çok korkarım, ama ne olursa olsun gemiden korkmam. Ezberimde kalır bütün şiirler. Her şiire bir not verirdi benim öğretmenim.
Defter ve kitapları yaktık tandırda. Üzüldüm, ama o gün komşular da bizim tandırı kullandılar ekmek için. Benim yazım çok mu güzel sanki… Saklasan ne yapacaksın? Utanır insan onları göstermeye. Sırrım var, kimsenin haberi yok birinden. O kitabı tahta döşemenin altında saklarım. Tavuklarla, ineklerle bir de köpekle böyle o kitaptaki gibi konuşurum. Hepsi de cevap verir sözlerime. Ben bilirim dillerini, onlar da benimkini… Gizlice konuşuruz. Ninem görmesin. Kızdıydı bir kez. “Sus, Deli Ayşe gibi beğenmezler seni!” dediydi.
Annem bizim evin ruhudur. Ninem ruh, der ona. Kanı çekilmiş bembeyaz yüzüyle birkaç senede bir doğuran mübarek bir ruh. Benim yanaklarım kırmızı. Ninem elma yanaklı der bazen. Gençken onunki de öyleymiş. Bulaşık yıkarken elimi bardak kesmişti bir kere. Çok kan akmıştı, kilime de damlamıştı. Ama annemden kan çıkmaz. “Ay elimi kestim!” deyince gidip bakarım, kan yok. Kan akmaz annemin kesik yerlerinden.
Babam yağ getirir eve, et getirir. Un, şeker, mercimek, tuz… Çuvalla gelir her şey bizim eve. Açlık bilmeyiz biz. Sekiz ay sonra bir daha gelir babam. Çuvalla erzak gelir. Bir de bayramda gelir. Koç getirir Kurban Bayramı’nda.
Bizim kızlar pek neşelidir. Hep bir oyun, hep bir gevezelik… En neşesizi benim. Ninem olgun diyor bana, kadın kız diyor. Sesten hoşlanmaz, kavgaya çok kızar, dağınıklığı sevmez ninem. Ruh ile can aynı şey değilmiş. Nineme can, anneme ruh dedi komşular. Ninem bizim evin canı. Her şey onun aklıyla olur. Annem, vazoda beklemiş solgun çiçekler gibi… Hep başı sarılı gezer, alnı kırışır acıdan, gözleri halkalı mor, damarları şişer şeffaf derisinden.
Beni istemeye geleceklermiş bu hafta. Amcamın oğlu Azad. Kanatlarım çıkmadı diyorum nineme. Gülüyor buruşuk dudaklarıyla. Kanatsız da uçulurmuş.