Gitmek mi Zor, Kalmak mı Zor Arvasi'den
Daha kaç yıl sürecek bu içimdeki sızı kim bilir. Acaba diyorum aradığım ne? Aradağım hayallerin ötesinde mi yoksa Kafdağı’nın ardında mı diye kendi kendimi yokluyorum. Evet diyorum gerçekten Kafdağı’nın arkasında değil ama Kafkas dağlarının ardında yada Tanrı dağlarının eteklerinde. Zaman Zaman göç etmek isteğimden bahsederim dostlarıma. nereyemi? Kırgızistan’a Güneşin doğduğu topraklara doğru. Bir nevi köklere dönüş benimkisi. Sılaya özlem. Aman ne yapacaksın oralarda işte bizim Türkiye cennet vatanımız. İşte ben gittim de sınırdan girişte toprağı öpesim geldi, işte bizim yetmişli yıllardaki Türkiye yaşantısı gibi bir hayat var diye anlatımlar. Herkes bir şeyler söyleyip duruyor. Bana soracaksınız nereden çıktı şimdi bu Kırgızistan’a göç etmek fikri diye.Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar misali benimde gönlümde yatan bir aslan var elbet. O da benim fikrim ve benim düşüncem.
Evet sevgili dostlar gerçekten Türkiye’miz cennet gibi ama paran yoksa ve Ailenin ihtiyaçlarına cevap veremiyorsan, Eğitimin sadece ve sadece parası olanlarca satın alınabilecek bir Materyal haline getirildiğini düşünürsek, zengin ile Fakirin arasındaki uçurum günden güne derinleştiğini görünce, en kutsal yaratık olan insanın hayatının beş para etmediğini ve en azından Avrupalılaşma adına kendi öz be öz benliğimizin, kültürümüzün ve dilimizin kaybedildiğini görüp çocuklarınla yabancılaşıyorsan, senin dedelerin Çanakkale’de Kafkasya’da, Yemen’de, Anadolu’da yunan ve diğer emperyalistlere karşı göğsünü siper edip kahramanca savaşarak miras bıraktığı vatan topraklarını savaşa sakat diye gitmeyen ve geride kalanların hem dul kalan kadınlarını hem de topraklarını gasp eden mirasyedi savaş kaçkını zenginler tarafından dedelerinin savaştığı emperyalistlere satıldığını görüyorsan ve sen üç tarafı denizlerle çevrili ülkende işgal ve yağma edilen sahillerinden elin ecnebisi kadar yararlanamıyorsan, ve sen öz yurdunda kültürel mirasın olan sarayları ve arkeolojik kalıntıları paran yok diye gezemiyor göremiyorsan, ve senin köylünün senin halkının binlerce yıllık dağlarında ormanlarında keçi ormana zarar veriyor diyerek kendi hırsızlıklarını örtmek için keçinin otlatılmasını yasaklıyorsa ve hayvanlarınla birlikte senide açlığa mahkum ediyorsa ve keçiler ormanlara zarar veriyor yalanları ile halkımızı kandırıp orman arazileri üzerine golf sahaları yapılıyorsa, Avrupa birliği uyum yasaları diyerek pazarlarda köylümün ürettiği peynir ve diğer mamullerin satılması yasaklanıyorsa, senelerdir özgürce akan akarsularımız birilerine peşkeş çekilerek kiralanıyorsa,dağların sahibi halkıma hayır burası özel avlak alanı diyerek kendi ormanlarına girmesi yasaklanıyorsa, ve sen yavaş yavaş öz kardeşlerinle kanlı bıçaklı hasım durumuna getiriliyorsan kısacası cımbızla etlerimiz parça parça lime lime edilircesine vatan topraklarımız bize haram kılınıyorsa daha ne düşer gayrı bize bu ülkeden çekip gitmekten başka.Bana Kırgızistan’da yetmişli senelerde Türkiye’de yaşadığımız sos yo ve ekonomik durum şartlarında yaşamak yeterde artar bile. Ben Avrupalı olmak istemiyorum kardeşim. Bunu açık ve net olarak söylüyorum Halka sorup referanduma gitselerdi inanıyorum ki halkın yüzde doksanı da istemeyecektir.Çünkü bu halka hiç sormadılar ki siz bu Avrupa birliği yasalarını ister misiniz siz Avrupalılar gibi kokuşmuş bir hayat ister misiniz diyerek. Bana sormadılar ki.Benim çocuklarıma da sormadılar yeni yetişen gençliğe de sormadılar.arkadan geleceklere de sormayacaklar.sordukları vakit çok geç olacak ve elde bir şey kalmayacak.Hiç fazla bir şeyde istemiyorum hayattan ve ülkemden. ülkemin geleceğinden umutlarımı da kestim..Çocuklarımı huzur ve güvende olmak şartı ile okuyabildikleri kadar okutup bir meslek sahibi yaparak kendi kendilerine yeterli hale getirmek için Ben gideceğim dostlar kesin kararlıyım gitmek pes etmek kabullenmek demek ama artık tahammül edemiyorum böyle zillet ile yaşamaya. Ama öyle ama böyle küçük bir evim ve emekli maaşım ile ekmeğimi topraktan çıkartmak bana yeterde artar. Çok istiyorsunuz madem Sizlerin olsun Avrupa birliği, sizlerin olsun uyum yasalarınız, sizlerin olsun PKK yardakçısı olup ta Meclisi Mebus anın kutsiyetine leke düşüren şerefsizler, sizlerin olsun İmralı’da ki o beslediğiniz …, sizlerin olsun o çok sevdiğiniz Avrupalı ve Amerikalı stratejik ortak ve dostlarınız. Ben Alıp başımı gideceğim bu rezilliklere daha fazla tahammül edemeyeceğim, gideceğim ölmez isem eğer. Çok uzaklara ta güneşin doğduğu yerlere. uçsuz bucaksız orta Asya steplerinde gazete okumadan Televizyon seyretmeden hatta ve hatta kulaklarımı Batıya tıkayarak Adı Avrupa olan hiçbir şeyi hayatıma sokmadan geri kalan ömrümü yaşayacağım. Doğduğum toprakların ve insanının yavaş yavaş kendini kanserli bir hücre gibi tüketmesini duymadan, kahrolmadan ve hissetmeden yaşamak istiyorum. Bende ülkemi çok seviyorum hem de herkesten çok seviyorum ama kendi doğduğum topraklar beni bir yabancı gibi algılıyorsa daha fazla direnmeye ne gerek var. Zaten insan hayatı çok kısa. Geri kalan günlerimi huzurla geçirmek istiyorum.
Bu haftaki yazımı da burada sonlandırırken hepinize selam ve saygılarımı sunar Allaha emanet olmanızı dilerim.
12.11.2007
(ABIGBA)
Hasan ARVASİ