DOĞUM
İnsan insandan; insan kendisinden doğar!
Kimi sezaryenle kimi normal, kimi varla kimi yokla;
kimi aşkla, kimi de ağzında gümüş kaşıkla doğar!
Cehaletinden, bilgisinden, ilminden...
sorgusundan, kabulünden, reddinden, zekâsından,
akıl ve fikrinden, sonra da saflığından doğar!
Kimi başarısından, kimi de başarısızlığından, doğrusundan, yanlışından tekrar ve tekrar...
kaderinden yine yeni yeniden sabır ve iradesinden,
bazen de kederinden ve sevincinden doğar.
Kimi hayalleri ve hüsranlarından, mücadele azmiyle zafer ve kayıplarından, zenginlik ve fakirliğinden,
bazen garipliğinden, çareden, çaresizlikten,
kimisi de sevgi ile nefretten doğar!
İnsan cana, can insana emanet! İnsan, insana emanet!
İnsan önce annesinden, sonra kendisinden doğar!
İnsan insandan ve aslından; yine, yeni, yeniden doğar. Lakin keşfetmeyen kendisini, anlayamaz haldeki halini...
Her insan doğar da...her insan; insanlık için doğmaz,
insan olmaz! O vücuttaki nabza değil, nabızdaki cana mahsustur kardeşim... İnsan olmak öyle büyük nimet. İnsan olarak doğup, yaşayıp; her durum ve koşulda insan kalabilenlere, insan olarak ölebilenlere ne mutlu!