Ülkücüleri nasıl tanıyorum?
Ülkü Ocakları Vakfı Sakarya Şubesi bir süre önce yeni yerine taşındı.
Ardından yeni bir yönetim oluşturuldu.
Yönetim değişikliği basında bir hayli ses getirdi...
Milletvekili Münir Kutluata'nın isteğiyle yönetimin değiştirildiği konuşuldu, yazıldı...
Oysa değişiklik, bir kişinin isteğiyle değil, genel olarak yapının talebiyle gerçekleştirilmişti...
Bir kaç gün önce Ülkü Ocakları'ın yeni Yönetim Kurulu üyeleriyle kahvaltıda bir araya geldik...
Yönetimde Başkan Ali Taş gibi akademisyenler de var...
Mühendisler, esnaflar, işadamları da, öğrenciler de var...
Bir partinin il yönetimini çok rahat yönetebilecek bir oluşum görünüyor Ülkü Ocakları yönetiminde...
Kahvaltıda Taş, benim Ülkü Ocakları'yla ilgili görüşümü, ülkücüleri nasıl tanıdığımı öğrenmek istediklerini söyledi...
Ben de anlattım...
"Ben kitlede nasıl algılandığınızı anlatayım, benim görüşüm de buna yakın" dedim sonra devam ettim:
"Devletin ihtiyaç duyduğunda kullandığı, işi bittiğinde bir kenara koyduğu bir gençlik örgütü. Enerjisini boşaltamadığı zaman yanlış işlere de yönelebilen bir yapısı var. Kültürel altyapısı çok fazla gelişmemiş bireylerden oluşan ülkücü camianın kendi içinde ayrı bir dünyası var. Ülkücülerle gerçek dünya arasında oluşturulan kalın duvarlar, ülkücü gençlerin dünyadaki değişimi ve açılımı görmesini engelliyor. Ülkücü gençlerin kendi dışındaki dünyayla iletişimi daha çok kavga etmek şeklinde oluyor"
Taş ve Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarıyla yaptığım sohbette gördüm ki, Onlar da kendileri hakkında oluşan bu algının farkındalar...
Yönetim değişikliği de bu algıyı değiştirmek amacıyla yapılmış...
Ülkü Ocakları'nın yeni yönetimi, şehir ve ülke siyasetine vizyonu geniş, dünyayı tanıyan insanlar yetiştirmeyi planlıyor...
Ocak'ın yeni binası da bu nedenle bir eğitim merkezi gibi planlanmış...
Sürekliliği olan bir eğitim programı hazırlanıyor...
Üniversite gençliği ile şehir arasında bir köprü kurulması hedefleniyor...
Akademik bilgi birikimiyle şehrin sorunlarına akademik bir bakışla çözüm önerileri getirilmesi düşünülüyor...
Ülkücülerin hiçbir şekilde kavgayla, dövüşle anılmasını istemiyorlar...
Okuyan, düşünen, konuşan, tartışan, dünyayı tanıyan bireylerden oluşan ülkücü gençliğin ülküsüne çok daha kolay ulaşacağına inanıyorlar...
İdeolojilerinin sorgulanmasının kendilerine güç vereceğini biliyorlar...
12 Eylül sonrası siyasal yapılanma süreci içinde ülkücü ideologların cezaevinde tutulmasının eksikliğinin her yönüyle hissedildiğini belirtirken yeni ideologlara ihtiyaç duyulduğunu söylüyorlar...
Ocakların artık ideolog yetiştirmediğini bununsa kendileri için büyük handikap olduğunu düşünüyorlar...
Ülkeyi içinde bulunduğu durumdan kurtaracak genç beyinler için yola çıktıklarını söyleyecek kadar iddialılar…
Bu uğurda geceli gündüzlü çalışmaya hazırlar…
Ne diyelim…
Allah kolaylık versin…
....
Özgürlük savaşçıları!
Kurulduğundan bu yana başörtülü kızların mağduriyetini çok iyi kullanan AKP, son dönemeçte fena halde MHP'den gol yedi...
Durduk yerde İspanya'da yaptığı konuşmayla yeni bir türban gerginliği yaratan Başbakan Erdoğan, MHP'nin atağıyla kendisini iktidara taşıyan oy deposu "başörtüsü sorununu"nun elinden gittiğini görünce telaşa kapıldı...
Baktı bu iş MHP'ye yarayacak...
Farklı bir organizasyonla üniversitelerdeki "Özgürlük Savaşçılarını" harekete geçirdi...
Aldıkları emir doğrultusunda bugüne kadar kendi kızlarını bile kampuslere sokma cesareti gösteremeyen ve kendilerine "özgürlük savaşçısı" adı verilen bir grup akademisyen "Başörtüsüne özgürlük " için mücadele başlattı...
TBMM'de başörtüsüne özgürlük sağlayacak düzenleme kesinleştikten sonra başlatılan bu mücadele çok komik kaçtı...
Sakarya Üniversitesi'nde de küçük bir grup akademisyen başörtüsüne özgürlük talebiyle büyük(!) bir mücadelenin içine girdi...
Şimdiye kadar türbanlı kızların üniversiteye sokulmamasına tepki göstermek için tek bir kere bile seslerini çıkartmayan bu akademisyenler, iş bitip, başörtüsü özgürlüğünü gördükten sonra, topladıkları imzalarla, "özgürlük savaşçısı" moduyla "başörtülü genç kızların öğrenim haklarının elinden alınmaması gerektiğini " bildirdiler...
Sanırız, iş bitince yüzyüze gelecekleri, oy depolarına “ Biz sizin için mücadele ettik” diyebilmenin de yolunu arıyorlar…
Selam olsun, Esentepe’deki özgürlük savaşçılarına!..