Son Yazım
Bu yazıyı yazarken, itiraf etmeliyim ki epey bir zorlandım, nereden başlasam nasıl anlatsam diye. Kaldı ki veda yazıları her zaman en usta kalemlere bile zor gelmiştir. Ama ne var ki bu sadece geçici bir veda’dı. Uzun zamandır ihtiyaç duyduğum, her insan gibi yaz mevsiminde düşünülen on beş günlük bir tatile çıkacağımdan dolayı yazıma "son yazım" ismini verme gereği düşündüm.
Bu bağlamda Faruk Serkanı düşündüm. Nede olsa güçlü bir kalemdi. Acaba o böyle bir veda yazısı yazsa nasıl yazardı, nelerden bahsederdi. Beşinci Mevsim köşesinde bizleri okurken ayrı diyarlara alıp götüren Serkan nasıl veda ederdi acaba? Onun adına bir nevi empati yaptım yani. Sadece onun adına mı? Hayır! Ya İzzettin KÖMÜRCÜ; hani Yusuf KABAK abinin benim için dediği bir söz var ya, "Sendeki zekada ne pergelle, ne cetvelle ölçülür" diye. İşte o misal sevgili İzzettinde anlatmak istediğini o biçim anlatır ki, okuyan insanı bir düşüncedir alır. Hatta bazen "acaba" dersiniz, "benimi yazdı, bana mı demek istedi, bana mı taş attı." Paranoyak olursunuz vesselam. Günlerden beri, şu bir önceki yazımın konusu olan ve "beni neden yazdın" diye bana sürekli keşkelerle dolu tatlı sitemler eden Mehmet Ali Hocaya ne demeli? İstanbul gibi büyük bir metropolü bir gezişinin ardından, üç kitap yazacak kadar engin bir bilgiye, derin keşiflere sahip bir usta, kaleminden acaba nasıl cümleler dökerdi bu satırlara. Seslenen yüreğinden her zaman güzel mısraları en iyi şekilde kaleme döken bir başka usta ve Taraklı Ajansa yeni katılan bir şiir cambazı Emel ÇETİN acaba veda'yı nasıl anlatırdı mısralarında. Kendisinin bir günde bir çok şiiri yazdığını bilirim. Hatta sonradan rütuşlanmaya gerek bile koymadan o ustalıkla yazar şiirlerini. Enes ÇINAR'dan korkulur. Acayip hicivleri var. Sosyal zekası üstün bir kişilik. İnci ÖKTEN hanımefendi ve Üstadım Çetinkaya BAĞATIR hocamda kendi üsluplarınca yaparlardı vedayı eminim. Ve diğer yazarlarımız, bazılarının branşları farklı olduğu için belkide vedayı bu kadar uzun dile getirmezler kısa keserlerdi.
Ben Taraklı Ajans ailesinde olmaktan memnunum. Dedim ya geçici bir veda bu. Bir tatile çıkış, Büyük şehirin gürültüsünden bir kaçış. Tabiatla buluşma heyecanı. "Son yazım" dedimse bir daha yazmama anlamında değil yani. Bir zamanlar "son havadis" vardı. Artık bir daha havadis olmayacağı anlamına mı geliyordu? Hayır. Veya Her zaman imrenerek dinlediğim sanatçı sevgili Kayahan, bir zamanlar "son şarkılarım" diye bir albüm yapmıştı. Sanki bir daha şarkı yapmadı mı? Sanatçının gönlü susar mı? Bu can sağ olduğu müddetçe, ALLAH nasip ederse bende yazmaya, sizler için röportajlar yapmaya, Ankara'nın nabzını tutmaya devam edeceğim. Şairin ve yazarın elinden kalemi, ressamın elinden fırçası, şarkıcının dilinden şarkı hiç bir zaman düşmez. Kısa bir süre sonra görüşmek üzere sağlıcakla kalınız.
#