O günlerden bu günlere taşıdı durdu Forson Mustafa… Dert taşıdı, umut taşıdı, yük taşıdı… Taşıdı durdu Taraklı’yı! Üstelik ahşaptı tek taşıtı! Oysa taşıyamadıkları da vardı...
Faruk Serkan YILMAZ
Yayın: Güncelleme:
Benim cümlelerimin tonajı yetmez aslında O’nu taşımaya. O’nunla “ağırlık” konusunda boy ölçüşemem yani… Ancak O’nu anlamaya,algılamaya dair öylesine ağır duygularım var ki; buraya yükümü boşaltıp, dinlendirmeliydim kalbimi… Çoğu zaman O’nun da yaptığı gibi…
Evet, dinlenirdi çoğu zaman Garip Mustafa. Önünde umutları, ardında ahşap bir araba; düşerdi yollara Forson Mustafa… Görünüşte başı eğik olsa da; eğmezdi başını(!) ne yapsın fukâra? Hatta “özürlü”lüğünden dolayı, -laf olmasın diye de- düşüktü arabasının tarifesi! kendisi şeçmişti kalenderliği. Ucuzdu seferleri…
Mustafa, “Forson” lâkâbını -1960’lı yılların başında- Şekip Ağa’nın aldığı “Forson” marka kamyona duyduğu hayranlık sonucunda almıştı. Şekip Ağa’nın almasıyla “Forson” marka arabayı; Mustafa’nın da“Forson” olacaktı yeni lâkâbı. Zira Mustafa’nın aklı, o kamyonda kalmıştı…
O’na ahşap bir araba yapıvermişlerdi nihayet. Yaşamı boyunca ardında taşıyacağı bu arabayı; taşıtabilecekti O’na zaafiyetindeki kudret. Nitekim O’nun elini-avcunu kimseye dilendirmedi O’na; kişiliğindeki fazîlet…
İşte o günlerden bu günlere taşıdı durdu Forson Mustafa… Dert taşıdı, umut taşıdı, yük taşıdı… Taşıdı durdu Taraklı’yı! Üstelik ahşaptı tek taşıtı!
Taşıyamadıkları da vardı!
Annesi O’na hamileyken ve bahçede çalışırken; karşısına uğursuz bir “yılan” çıkmıştı âniden! Lakin Mustafa’nın Anasını korkutmaya yetmişti bu sürüngen… İşte “bundan” dediler Mustafa’ya; “bundan senin sürünmen!”
Velhâsıl Mustafa’yı kızdırabilen tek hadise; O’na bu olayı anımsatan o mâlûm İmâlardı. Kızdırıyordu O’nu herhangi bir zamanda, herhangi birinin alaylıca “Tıss!”laması… İşte bu “tıslamalar” Forson’nun taşıyamadığı tek şakaydı. Gerçekten de bu şaka, taşıdıklarından da ağırdı!..
40 yılı aşkın bir zamandan sonra bıraktı Mustafa taşımacılığı. Mustafa ki; o aşk duyduğu “Forson” marka kamyondan bile daha sağlam çıkmıştı! Gelin görün ki; “ahşaptı” arabası…
Ahşap çürüdü; Musatafa da çürüdü. Üstüne üstlük özürlüydü; eve gömüldü…
Evde de boş durmadı Forson Mustafa. Şaşkınlık veriyordu insana…
Eğer ki O’nun önünde kısmî engelleri olmasaydı; bilmem hâli ne olurdu! Yok yok! Forson “engel” tanımıyordu… Bu kez elinde süpürgesi ve içinde -tembelleşirim- süphesi… İbret tablosuydu gözlerde; sabah-akşam “kapı” önlerini süpürmesi…
Fakat ömrünün son deminde, Forson’nun ayağının kırılması, O’nu kapı-mızdan kovmamıza yetmişti. Keza yaşı da geçmişti; yaşı yetmişti!.. Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı varken; Taraklı(lı)yı kırk yıl ardında taşıyan Mustafa'nın, Taraklı'da işi bitmişti!
O’nu, “Gel, ne olursan gene gel” diyen Mevlana’nın seslenişi etkilemiş olmalı ki; Konya Bakım Evi’ne oldu son seferi… Ve Mustafa kendisini Konya’ya götüren Taraklılıya demiş ki: “iyileşirim! Beni burada bırakmayın, e mi?”
Yapamadık yani; bakamadık! “Ne olursa olsun” -ne hâle düşerse düşsün- “gel” diyebilmeliydik oysa… Hani bir “bakım evi”miz olsaydı da; Forson’u tutabilseydik Taraklı’da… O bunca yıldır bunca yükü taşıdı da; biz bir vicdanımızı taşıyamadık zira!
Hiç olmazsa Taraklı’nın ileri gelenleri; -öldüğünde- getirsinler Mustafa’yı geri. Getirsinler ki; ömrü boyunca Taraklı(lı)yı taşıyan Forson’u, biz de taşıyabilelim hani!
Getirsinler ki;
Forson’un sonu burda olsun!
Burda olsun ki;
Forson gözünü yumsun!
Son seferinde O’nu taşıyabilelim ki; gözü açık kalmasın.
Ve son kez biz O’nu taşırken; Mustafa da son yükünü taşısın!
Serkan YILMAZ, bu yazıyı yazarken muhtemeldir ki bizi de kendisinin yapmış olduğu vicdan muhasebesine çekmeyi amaçlıyor. Fakat vücudun (varlığın) anlamından soyutlanmış, kof yüreklerin bigane tavırlarına ne kadar etki yapar, bilinmez.
nagihan
16.09.2008 / 13:27:50
Merhabalar Faruk Serkan
ben okurken çok duygulandım gözümün önüne geldi öylece arabasıyla...son zamanlarda anlatım dilin seçtiğin cümleler hatta konu başlıkların çok derin anlamlar içeriyor. Gün geçtikçe kaleminin sürekli güçlendiği aşikar...Bazen gidenlerin değeri ancak kaybedildiğinde anlaşılır ve sonunda keşke sözcüğü yerini alır. Taraklı da Mustafa abi gibi bir çok yaşlı insan var sanırım kimi kimsesi olmayan.Daha önce bir haber okumuştum özel olarak yaşlılarla ilgilenildiğine dair ama..!!! Keşke o vakit birşeylere elimi uzatıp sebep olsaydım dememek için belki hala geç değildir. En azından zaaflarını dile ele dolayıp üzmemek gerek.Neden kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yaparsın ki daha mı eğlenceli olur?..
Bursa dan sevgiler...
Ahi Naci İşsever
16.09.2008 / 14:43:20
Değerli Serkan, "Forson Mustafa" ile, Taraklı'da erdemlerin paylaşımında mangalda kül bırakmayan hepimizi yakalamışsın. Hadi gündüz gözü ile,al eline kandili de, "Mustafa'yı" bul bize! Ki kaypak vefâ borcumuzu ödeyelim. Bul onu getir bize de, Taraklı zenginleşsin.A.Naci İşsever.
Ufuk ŞEN
16.09.2008 / 15:40:29
Seslenen yüreğin dert görmesin serkan, müthiş bir yazı okudum. Geçtiğimiz yıllarda izlemiş olduğum "BABAM VE OĞLUM" filminde, izledikten sonra şunu demiştim. Bu filmi izlerken ağlamayan gaddardır. Açık yüreklilikle söylüyorum bu yazıyı okurken, hadi yağmur gibi ağlamasanızda, gözünüzden bir damla yaşta mı gelmeyecek? Elinizi vicdanınıza koyun, Mustafa amcanın hepimizde emeği var. Onunla helalleşmeliyiz. Tebrikler serkan
Nilüfer HEDEF ARSEVER
17.09.2008 / 11:50:51
Yüreğine kalemine sağlık serkan kardeşim, neden Taraklı da bir Bakım evi yok ki, ne kadar acı, ne kadar üzücü bir durum, Taraklı nın bir eksiği daha, BAKIM EVİ, biz de birgün yaşlanacağız, acaba bizim başımıza neler gelecek, kimimiz kimsemiz bizim de kalacak mı? o kadar çok bu durumda yaşlı kimi kimsesi olmayan insanlar var ki, üzülmemek elde değil, yeniden yüreğine sağlık..
Kadir DEMİR
17.09.2008 / 12:13:57
Anlatılanlara bakılırsa ilçemize mal olmuş birinin hayat hikayesini okuyor ve yorumluyoruz.Tanımıyorum ama,okurken duygu selinin içinde buluveriyor insan kendini.Şöyle bir düşünüyorsun yazılanlarla ilgili de;vay be Forson Mustafa abi diyorsun sadece.Garip bir dünyada yaşıyoruz vesselam.Dünya bu... Garip gelmiş garip de gidiyor yaklaşan sona doğru. Forson Mustafa abinin akıbeti de dünya gibi hani.Yazık derim ben çook yazık.Naci abi dedikçe bir vefa borcunuz var Forson Mustafa abiye. Bence de gidip alın O'nu elin Konyalarından.Bari ömrünün son günlerinde bir de sıla hasreti çekmesin.Nerelere paralar harcanmıyor ki. Belediye bünyesinde,Sosyal yardımlaşmayla beraber ,kimsesiz,bakıma muhtaç kişiler için bir uygulama başlatılabilir.Neden olmasın ki ilk misafiri de FORSON MUSTAFA.Bence bu uygulama tutar,destek de görür.Yapılması gereken mi!ATILACAK UFAK BİR ADIM.GERİSİ KENDİLİĞİNDEN GELİR EVELALLAH. Serkancım sana da böyle bir konuyu kaleme aldığın için teşekkür etmek gerek.Kal sağlıcakla
İzzettin KÖMÜRCÜ
17.09.2008 / 13:36:40
Nilifer Hedef Kardeşim;
Taraklı'da bakım evinin olmayışının neresi acıdır bunu açıkçası anlamadı.Taraklı'da hiç kimse yakınını bakımevine bırakmaz .Sizde akrabanızı bakımevine bırakamayacağınızdan eminim.Neden eminim.?Taraklı^da akrabalık ilişkilerimiz komşuluk ilişkilerimiz dostluklar buna müsade etmez.Forson Mustafa nın Konya bakım evinde olması olağanüstü bir durumdur.Olayın çok farklı boyutları vardır.Taraklı da Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma bağları değil bir Forson Mustafaya yüz Forson Mustafaya bakacak kadar güçlüdür.SAYGILARIMLA
Nilüfer HEDEF ARSEVER
17.09.2008 / 14:51:06
İzzettin abi, beni yanlış anladınız, tabiki Taraklı da kimse yakınını bir bakımevine bırakmaz bunu biliyorum, Taraklı daki komşuluk ilişkilerini de biliyorum, ben bu yaşlı amcamızı tanımıyorum, olağanüstü bir durumdan dolayı da Konyada olduğunu bilmiyordum, özel bir durumdan dolayı konya da ise bu farkı bir durum tabiki, ama her ilçede olan sosyal tesisler (okul, hastane, fabrika, vs..) Taraklı da da olsun istemezmiyiz, tabiki hepimiz istiyoruz, devamlı sizler bu eksiklikleri dile getiriyorsunuz, bu bakımevi de bir tesistir sonuçta. benim acı diyerek yazmamın sebebi biraz da serkan kardeşimizin yazısından etkilenmiş olabilirim, zaten köşe yazısında da "Hani bir bakım evimiz olsaydı da; Forson'u tutabilseydik Taraklı'da" demiş, (Serkan kardeşim sen de yanlış anlama) bakımevinin olmasını o da istiyormuş gibi yazmış; ben böyle anladım yazıyı, yanlış anlamışsam, yanlış fikirler de sizlere düşündürmüş isem özür dilerim, ...////Editör Notu:Değerli Kardeşim .Asıl sen beni yanlış anlama.Bazen küçücük bir yorumdan öyle güzel öneriler çıkar ki hatta bununla ilgili güzel bir Atasözümüz vardır."BİR MIH BİR NALI,BİR NAL ATI,BİR AT BİR SÜVARİRİ,BİR SÜVARİ ORDUYU,BİR ORDU BİR ÜLKEYİ KURTARIR." O halde birbirmizi kırmadan yorum yapacağız elbette.Sizler yorum yapınki okuyanlar değerlendirmeyi sağlıklı yapsın.Bizde TARAKLI AJANS olarak ne kadar okunduğumuzu bilelim ..Kalın Sağlıcakla
Nilüfer HEDEF ARSEVER
17.09.2008 / 15:00:21
...devamı; Taraklı ajansa yorum yapan insanlar aşağı yukarı aynı kişiler, hiç kimse kötü niyetli insanlar değil, (arada sırada isimsiz ve farkı şekilde düşünenler, ortalık bulundırmak için yorum yapanlar oluyor onlardan bahsetmiyorum) neden kötü niyetli olsunlarki, hepsi memleketinin daha iyi günlere gelmesini isteyen insanlar, bunun için yorum yapıyorlar, hepinize saygılar.///Etitör Notu:Aynen yazdıklarınıza katılıyorum....(İzzettin Kömürcü)
ÖZCAN KÜÇÜKÇINAR
17.09.2008 / 17:29:42
Sevgili kardeşim serkan şuanda sana yazarken senle konuştuklarımız aklıma geldi daha yazı yazılmadanki nasıl ses getireceğini söylemiştim sana öncelikle tşk etmem lazım sana bir duyarlı taraklılı olarak acı ama gerçekleri yazdın tam anlamıyla yaşananları yani şuan bende taraklı da yaşıyorum dışarıdan bakıldığı gibi olmuyor taraklı sevdalısı olmak hani bazı yorumcu ve köşe yazısı yazan arkadaşlar gibi içerde yaşamak lazım bazı şeyleri şuan bizim yaşadığımız gibi ben şahsen utanıyorum FORSON MUSTAFA abimin durumuna bu bence burada yaşayan tüm taraklıların ayıbı affetsin bizi mustafa abi affetsin
Faruk Serkan
17.09.2008 / 18:23:20
Nilüfer Hanım beni tam anlamıyla anlamış gerçekten. sosyal tesislerimizin olmayışı gerçekten de ne acı! bizi bu mahrumiyete itenlerin ekmeğine yağ sürecek şekilde; şimdi bu mahrumiyetle övünmenin faydası kime? Hem ayrıca burada Taraklı'yı yeren de yok! öyle hastalar olabilir ki; ona kendi ailesinin sevgisi-şevkati de yetemeyebilir. ve ona uzmanlar tarafından profösyonelce muamele edilmesi gerekebilir.. Ve bu gereklilikten mahrum bırakıldık diye; neden bahane buluyorsun "ne acı" diyene? Forsun Mustafa'nın halinin olağanüstülüğü de, O'nun profösyonel bir bakıma gereksinimi olması değil miydi? "Forson Mustafa'nın durumu Olağanüstüydü" deyip, Bakım Evi'nin olmamasına "Ne acı" diyeni anlayamayan da "olağandışı" bir tavırda bence!! O'nun bu tavrını sığdıramadım beynime...
Kadir Güneş
20.09.2008 / 03:46:10
Bundan 10 yıl önce Muhtar adayı iken seçim beyennamemde Taraklı'ya Bakım Evi kurulması gerektiğini ve bunu başarabileceğimi söylüyordum. bunun şimdi bile oluşturulabileceğine içtenlikle inanıyorum. Ancak aradan gecen 10 yıla rağmen Taraklı hala aynı sorunların içinde ve Mustafa abinin durumu ortada. Her ne kadar bu konuyu hafife alan arkadaşlar olsa da, iyi bir kaymakamımız ve iyi bir belediye başkanımız var. bu kurumlarla temasa geçilse ve bu kurumlara konuya dair isteklerde bulunulsa Bakım Evinin kurulması gerçekleşebilir. Şahsen ben bu konuda her türlü desteğe hazırım. Saygılarımla...
nadir nalbant
21.09.2008 / 23:11:13
-Yazarıtebrik ediyorum,böyle duyarlı bir konuyu işlediği için.
BAKIMEVİ,tüm yorumcuların iyiniyetine inanıyorum ama bizim gerçeklerimize uymaz,ayrıca ekonomik açıdan kurulması da imkansız ve iktisadi değil,çözüm bulalım; öğrenmek istediğim,mustafa abimizi evinde 1 görevli ile tüm ihtiyaçlarını karşılayarak bakımını sağlamak mümkün ise,şartları bilmiyorum tabii,bu işi çözeriz.