Eski Bir Yazı

O zaman Taraklı'dan geçen bir çok tarım üreticisine su veren Göynük çayını kirletmemiz ne kadar iyi olmuş. Dağları kesip ağaçsız bırakarak tabiatın dengesini bozmakla ne kadar büyük bir iş yapmışız. Kültürel değerlerimize sahip çıkmayarak çok büyük bir sonuç elde etimişiz.


Yayın: Güncelleme:

Ne Çok İsterdim

Saymadım bu sensiz kaçıncı bahar
Yıllardır keyfime hep keder verdim
Oysa ben seninle ölene kadar
Aşkı meşk etmeyi ne çok isterdim.

İçimde maziden kalan bir ukde
Sensiz onca sene geçti beyhude
Güller arasında sessiz, asude
Dizinde yatmayı ne çok isterdim.

Hasret duygularım öyle bir devki!
Mehtabın yüzüme vururken şavkı
Hicaz şarkılarda duyduğum zevki
Seninle tatmayı ne çok isterdim

Kimbilir kimlerin yari oldun sen?
Kimbilir kimleri yakıyor busen?
Şu an ki acımı bir bilebilsen
Elinden tutmayı ne çok isterdim.

Çınlasın kulağın her yıl bu mevsim
Aklından çıkmasın titreyen sesim
Kapımı çalarken en son nefesim
Kalbinde atmayı ne çok isterdim.

Bu yazımda, daha önce yine burada yazmış olduğum bir yazıyı yeniden köşeme taşımak istedim. Çünkü 2009'un 3. ay'ında ülkemiz genelinde yerel bir faaliyet olacak. Sevgili, Taraklılı hemşerilerimide, doğal olarak Yurt genelinde olduğu gibi adım adım yaklaştığımız yerel seçimlerin heyecanı sarmış durumda.

Benim korktuğum şu; İnsanlar bu yarışta kazanınca, geldikleri yerde, bir önceki muhalif oldukları kişinin yaptıklarını elinin tersiyle iterlerse veya şöyle söyleyeyim, bir önceki şahsın getirdiği kişilerle uğraşırlarsa ve bu hep bir kısır döngü olarak devam ederse bu milletin hali ne olur? Bizler, yani hizmet bekleyenler, sürekli koltuk değişimlerinden sonra koltuğa oturanların hizmet için performanslarını değilde, birbirlerine olan ihtiraslarından dolayı birbirleriyle mücadelelerini mi izleyeceğiz? Bu rövanş zihniyetiyle nereye kadar gidilir? Sonuçta bu memleket hepimizin değil mi? Bizlerin yetki verdiği seçilmişlerin önderliğinde bu memlekete başka kim sahip çıkabilir? Bu bir güçler savaşı değil. Bu bir hizmete talip olma meselesidir. İşte onun için aşağıdaki yazımı bu düşüncelerle okumanızı isterim.
**
***
Kaybetmek ötekinin lehine gerçekleşirse öteki kazanır. Birisi düelloda hayatını kaybederse diğeri hayatını kazanmış olur. Düello iki insandan birinin öbürüne hayat alma fırsatı tanıdığı bir oyundur. Hayatını kaybetmek veya hayat kaybetmek yalnız insanlara mahsus. Hayvanlar ve bitkiler canlılığını yitirdiği zaman onların ölü birer hayvan, ölü birer bitki olduğunu söyleyebiliriz; ama hayvanın veya bitkinin hayatını kaybettiğini söyleyen saçmalamış olur. Canlı olmak ve hayatta olmak insandan gayrisi için aynı anlama gelir. İnsan için hayatta olmak canlı olmaktan fazla bir şeydir. İnsanın canlı olması onun bir hayatı olduğunu söylememize kafi gelmez. Bu yüzden insanlar canlı kaldıkları süre içinde de hayatını kaybedebilirler. İnsanların dilinden zaman zaman kendileri için "hayatım mahvoldu", başkaları için "hayatını mahvedeceğim" ibareleri sadır olur. Ölmedikleri halde hayatlarını kaybedebilir insanlar.

Şimdi bu bağlamda Amerikan Granada televizyonunda ki bir programdan bahsetmek istiyorum. Bu programın her bölümdeki tartışmacıları farklı farklı ama tartışmacılar kalburüstü insanlar. Kimler katılıyor mesela; CIA Başkanı, FBI Başkanı, Amerikan senatosundaki üyeler, AB daimi üyelerinin senatörleri hatta bizden bile katılan siyasi liderler var. Bu programda bir senaryo üretiliyor ve o senaryo üzerinde tartışma genişliyor. Katılanlar senaryo üzerinde çözüm önerileri sunuyorlar. Yani bir nevi beyin fırtınası yapıyorlar.

Şimdi gelin bizde bir senaryo üretelim: Dört yanı dağlarla çevrili, ormanlı bir belde olsun. Suyu bol olsun. E tabi dört yanı dağlarla çevrili olduğuna göre suyu da bol olacaktır. Tarımda ve hayvancılıkta bir şeyler yapmak için insanları canla başla çalışsın. Hatta Başta Kaymakamı, Belediye Başkanı ve bazı yetkililer ile tüm halk bu beldenin tanıtımı için mücadele versin. Ama bu arada olumsuzluklarda olsun bu belde de! Ne olsun mesela; Mandıranın pisliği o güzelim akarsulara dökülsün, Tavuk kesim hanelerinin pisliği olduğu gibi derelere aksın. bunun gibi daha bir çok beldeyi sıkıntıya düşürecek olumsuzluklardan bahsedebiliriz. Gün gelip burda bir deprem olduğunu düşünelim. ALLAH göstermesinde, öyle olduğunu farzedelim.

Şimdi ilk paragraftaki kaybetme konusuna tekrar dönelim. Kaybetmenin sadece kaybeden için bir kayıp olduğu, ötekinin kaybedilen şeyden kazançlı çıkmadığı durumlarda kaybolanı aramak, yitiği yeniden bulmak veya yitirilenin yerine geçebilecek bir şey bulmak mümkündür. Bu demektirki insanlar kaybettikleri hayatı yeniden bulabilir veya yeni bir hayat bulabilirler. Şimdi önümüzdeki soru şu: Deprem sonrasında ölüleri geri getiremeyeceğimize göre "canlı" kalan bizler kendimizi kaybettiğimiz hayatlarımızı yeniden bulmaya mı adayacağız yoksa yeni bir hayat bulma çabasına mı dalacağız? Geçmişteki yaşananlardan alınan işaretler ikincisine yani "yeni bir hayat bulma çabasına dalacağımıza" asla fırsat tanımayacağı yönündedir.Asla yeni bir hayat peşinde koşmayacağımız anlaşılıyor. Çünkü herkes hayatın normale dönmesi arzusunu dışa vurmak suretiyle ulaşılabilecek en yüksek hedefin kaybettiğimiz hayatlarımızı yeniden bulmaktan ibaret olduğunu belirtiyor. Olağan hayat düzenine dönmek daha çok işimize geliyor. Kaybettiğimiz olağan hayatta hiç bir kuzur bulmuyoruz. Bilakis onu yeniden ele geçirmeye uğraşıyoruz.

O zaman Taraklı'dan geçen bir çok tarım üreticisine su veren Göynük çayını kirletmemiz ne kadar iyi olmuş. Dağları kesip ağaçsız bırakarak tabiatın dengesini bozmakla ne kadar büyük bir iş yapmışız. Kültürel değerlerimize sahip çıkmayarak çok büyük bir sonuç elde etimişiz.

#

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.
Yorum Ekle

Yorumlar

EMEL ÇETİN
22.12.2008 / 23:09:03
"Bu rövanş zihniyetiyle nereye kadar gidilir? Sonuçta bu memleket hepimizin değil mi? Bizlerin yetki verdiği seçilmişlerin önderliğinde bu memlekete başka kim sahip çıkabilir?" Siz ve sizin gibi gerçekten aydın kişiler yapacaklar bunu üstad ... Amerikan Granada televizyonunda yapılan o beyin fırtınasını toplumun aydınları önderliğinde tüm halk yapacak. Hatta bunu bir an önce yapmalıyız ki , yaklaşan yerel seçimler öncesi yeterli bilince sahip olunsun , en azından neyin , niçin yapıldığı fikri varolsun artık insanımızda ve ülkemizde ... Yoksa , ne o koltuk kavgalarına , ne eş dost istihdamlarına , ne de toplumdaki ekonomik/sosyal/kültürel erozyona dur demenin imkanı kalmayacak vs. vs. ... Yerinde , zamanında ve dozunda yazılmış çok güzel bir yazı üstad, "eski bir yazı" başlığını görünce tarih tekerrürden ibarettir sözüne inancına artıyor insanın ancak reel aydınlık o karanlık sayfaları da aydınlatacak bir gün ... Edip yüreğinize ve usta kaleminize sağlıklar diliyorum .
Gül Erdensoy
27.12.2008 / 11:11:11
sevgili Ufuk..antoloji.com.da şiirlerin benim severek okuduğum şiirler arasında ilk sırada gelir. Ama köşe yazılarını okuyunca dedimki, ALLAH c.c. Ufuğu yazsın diye yaratmış..düşünebilen, sorgulayabilen vede yorumlayan beyin olmak öyle her kişinin harcıda değildir..egosu önde gelir, bunun için her mübahtır insanoğluna.. Yazın için ne söylesem sana saygısızlık etmiş olurum..önümüzdeki yerel seçimler için başkan adaylarına uyarını yapmışsın..ANLAYANA DEĞİLMİ!.. ardından insanoğlunuda ne güzel uyarmışsın, örnekler benzetme..bu nedemek..gelin seçeceğiniz adayı başa getirirken iyi düşünün ve ellerinizle herşeyi mahfettiğimiz gibi hayatları bir daha mahfetmeyelim..buda ANLAYANA!..ama biz ders alamayan vede nedense çabuk unutan bir milletiz..YA HAYATINIZI MAHVEDERSİNİZ, YADA HAYATINIZI!.... syagılar UFUK ŞEN
selim yürekli
28.12.2008 / 21:36:03
İşte üstadım; bundan önce ve bundan sonraki zamanlarda yerel seçim için söylenecek en güzel şeyleri dile getirmişsin. Derin duyguların ve Engin fikirlerin kaşifisin vesselam. siyasette hala aynı monotonluğunu sürdüren Mehmet AYDIN'a ve onun gibi düşünen yandaşlarına duyurulur.
İzzettin KÖMÜRCÜ
29.12.2008 / 10:00:14
SEVGİLİ UFUK....TEMİZ BİR TOPLUM İÇİN TEMİZ BİR ÇEVRE İÇİN BENCE SÖYLENECEK İKİ SÖZ VAR;"ÖNCE AHLAK"..."SONRA TEMİZ SİYASET"...VEYA BİR BAŞKA İFADE İLE "SU VE SABUN"...YANİ ÖNCE ELLERİMİZDEKİ KİRLİLİĞİ GİDERECEĞİZ....MAALESEF İNSANLAR KENDİ ELİNDEKİ KİRLİLİĞİ TEMİZLEMEDEN TOPLUMA DÜRÜSTLÜKTEN VE HİZMETTEN SÖZ EDİYORLAR...DAHADA İLERİ GİDİP HESAP VERMESİ GEREKENLER HESAP SORMAYA KALKIYORLAR...KISACA "BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GİDER"... AMA FAZİYETİ TABLO ARTIK BÖYLE DEĞİL.YANİ "BÖYLE GELMİŞ AMA BÖYLE GİTMİYOR"......YAVAŞ YAVAŞ KİRLİLİKTEN ESER KALMAYACAK...HER TARAF PRIL PRIL OLSUN DİYE ÇABA SARFETMEYE DEVAM...BEN HER ZAMAN ÜZERİME DÜŞENİ YAPTIM..YAPMAYADA DEVAM EDERİM....EĞER BANA BİRİ .ÇIKIPTA "SENİN ELLERİNDE KİRLİ"DERSE HERGÜN HEM AYNAYA BAKIYORUM HEMDE SU VE SABUN İLE BİR KAÇ KEZ ELLERİMİ YIKIYORUM...KAL SAĞLICAKLA
ömer hayri doğanoğlu
1.01.2009 / 00:30:28
ufukcum merhaba hatırladınmı beni?belkide yıllar geçti ama çocukluk arkadaşları unutulmuyo tıpkı unutamadığımız memleketimiz gibi yorumunu okudum sana hak veriyorum taraklı için herşeyin en hayırlısı olsun saygılarımla:05342972978 görüşmek dileğiyle

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.