İşçisin Sen İşçi Kal
Değerli dostlar,
Sizlere Türkiye’mizde asgari ücretle çalışanların ömür boyu kazanımlarını örneğiyle açıklamak istiyorum. Benim ona buna fazla aklım ermez. Ülkemizde gayri milli hâsılanın yükselmesiyle, asgari ücretle çalıştırılan fertlerin ülkemizde ki refah düzeyini açıklık getirmek istiyorum.
Bugün ülkemizde kişi başına dokuz bin dolar düşüyor diyorlar. Bunu böyle kabul edersek bunun yanısıra milyonlarca kişi işsiz, çalışanlar da asgari ücrete yani 450 TL, 550 TL. ye çalışıyor ise, iş göründüğünden çok daha vahim demektir. Bakın dostlar; Türkiye’nin nüfusu 75 milyon. Çarp bunu 9000 dolarla. Sonra da Türkiye’deki pastanın büyüklüğünü gör. Ve şimdi beraberce yapalım bakalım şu hesabı. Birincisi milyonlarca çalışmayan işsiz aile, bunlara düşen pay nerede şimdi? İkincisi ise asgari ücretle çalışan ailelerin sayısını bulalım. Bunlara düşen 9000 dolardan kaç dolar alabildiklerini hesapla. Sadece çalışana değil 9000 dolar fert başına, yani beşikteki bebeden bastonlu dedeye kadar. Sonra da memurun amirin aldığı maaşı hesapla. Buradan da artanları ekle yine öbür tarafa. Eğer bu basit hesabı görebilir ve kıyaslamayı da yapabilirsen ortaya çıkacak manzara korkunç ve üzücüdür. Zenginin alabildiğine sermayesinin arttığını, fakirin ise fakirliği her geçen gün çoğaldığını görebilirsiniz. Şimdi soruyorum sizlere. Çalışmayanları artık silelim defterden. Gelelim şu asgari ücretliye. 550 TL. Bir kişi 25 yıl çalışsa. Hiç yemese biriktirse bakalım ne kadar parası oluyor? 25X12= 300 ay eder. 300X 550=165 bin Tl eder. İşte size hesap bir ömür çalıştın, yemedin içmedin sadece bir daire alabildin. Demek oluyor ki, bir ailede bir kişi çalışsa, hiç para harcamasa. Kasasına doldursa, birikebilecek parası sadece 165 bin TL. Değerli dostlarım, bu parayla sadece kendine bir daire alabilir. Yanlış hesap yaptıysam beni ikaz edin. Peki, bu asgari ücreti yıldan yıla artıranlar hangi hesabı kendilerine ölçü kabul ederler. Artık şunu açık seçik görelim. Bu ölçülerle yaşatılmaya çalışan bir toplumda, zenginler malına mal katarken, çalışanlarda karın tokluğuna çalıştırılmaya devam edecekler. Ölen ölecek sağlar bize yeter anlayışı sürüp gidecek.
Evet değerli dostlarım, sabırla şükürle insanlığı bu şartlarda yaşamaya mahkûm edenler utansın. Artık ülkemizde orta direk yıkıldı. Bir avuç zengin ve milyonlarca fakir olacak. Allahın insanlara bahşetmiş olduğu nimetlerden nasıl yararlanabilecek bu yoksul vatandaşlar. Taşıma suyla değirmen dönmez. Burada sizlere bir kıssa anlatayım. Hoca bir gün eve 1 kg. et getirir. Eee ayda yılda bir et gelirse eve, hanımı kavururken pişirirken tadına bakarken eti tüketir. Ama hoca ya ne diyecek. Hoca gelir hanım der, getir bakalım şu eti de bir yiyelim. Hanım derki, hoca başımıza bir iş geldi. Hoca hayır der. Senin getirdiğin eti kedi yememiş mi? hoca hemen kantarı alır eline. Kediyi tartar. Bir bakar ki, kedi 1 kg. gelir. Sora eşine ya hatun, kedi buradaysa et nerde?
Şimdi bende soruyorum bu ülkede bu görünmeyen ve bilinmeyen zenginler nerde? Zenginde toplanan mal varlığı Türkiye cumhuriyetinin vatandaşına bölersek 9000 dolar düşüyormuş. İyi güzel de bu paralar nerde kardeşim. İnsanı köleleştiren, başkalarının eline düşüren ve muhtaç eden, çalışanın çalışma hakkı değil, çalıştığının hakkını vermeyenler Allah’a hesap vermeyeceklerini mi zannediyorsunuz. Bu yanlışı alkışlayan eller, destekleyen gönüller mutlaka bunun bedelini ödeyeceklerdir.
Bu konuda sahih bir hadis-i Şerifi burada sizlere nakletmek istiyorum. “Hiçbir zengin çalıştırdığı işçisini kendi seviyesine çıkaramadığı sürece gerçek mümin olamaz”
Soran ve sorgulayan aklımızı kiraya vermeden düşünebilen bir Millet olmamız dileğiyle…
Hepinize sağlık ve sıhhat diliyorum.