Aşkıma mektup (Doğan Er)
Aşkıma mektup
Sana duyduğum aşk ölümlüdür diye mi korkuyorsun, benim seni ölesiye sevmem yetmiyor mu? Beden ölümlüdür, ölümsüz olsam, öyle severdim. Sen ise seni, ölümsüz bir aşkla sevmemi bekliyorsun. Ölümsüz bir varlık değilsin ki.
Sen ise hiçbir zaman kavuşamayacağın, hiçbir zaman doyamayacağın, hiçbir zaman canım diyemeyeceğin, hiçbir zaman da terk edemeyeceğin bir varlık olarak beni sevmeyi istiyorsun. Aşkın ölümsüzlüğüne inanıyorsun, benimle geçireceğin her dakika da aşkımızın azalacağından korkuyorsun, beni bırak terk et dediğimde, endişeleniyorsun, aşkımız yok oluyor diye, bana gülücükler saçıyorsun.
Aşkım ben ölümlüyüm, sende öyle, aşkımız ise ölümsüz, korkma sana olan sevgim asla bitmez, tükenmez. Aşkımız ölümsüz kılacağız diye yan yana gelemeyecek miyiz? Ben senin yanaklarını iki elimle kavrayıp, gözlerinin içine bakarak, seni seviyorum aşkım diyemeyecek miyim? Aşkım diye bağırmam yetmiyor mu? Aşkım diye inlemem, senin için uykusuz geceler geçirmem, senin yolunu dört gözle beklemem, seni her saat aramam yetmiyor mu? Aşığım sana bu yetmiyor mu?
Hiçbir zaman senin olamayacak bir varlığı sevmek, bu mu senden hak ettiğim sevgi, bu mu hak ettiğim senin aşkın. Aşkını ölümsüzleştirmek için ne bu çaba, ne bu ikimize çektirdiğin. Artık aşkımız yalnızlığa kucak açıyor, senin yokluğun ise yüreğimi yakıyor, hissediyorum ve biliyorum sen beni hiç duymayacaksın, duymak için çabalamayacaksın. Tek dileğin var senin, aşkımızı ölümsüzleştirmek.
Bense bu ölümlü yaşamda, senle göz göze, diz dize, el ele yaşayarak son nefesimi vermek istiyorum. Bense seni her daim hissederek, koklaşarak, bakışarak, konuşarak, seninle gülerek, en güzeli sarılıp ağlayarak yaşamımı sonlandırmak istiyorum. Ben sen olmak, seninde ben olmanı istiyorum. Ben seninle ömrümün tüm neşelerini, tüm güzelliklerini, bütün acılarını paylaşmak istiyorum. Ben seninle yeniden doğmak istiyorum. Ben seninle bir yastıkta kocamak, bir masada oturmak, bir evi paylaşmak istiyorum. Ben seni, bu benim aşkım diye, dünyaya haykırmak istiyorum.