Sizden Gelenler...!!!
Annemin bu kasabayı unutamamasının nedeni, sadece buralı oluşu değil elbette. Gül bahçelerine dönüşmüş çardaklı kahvehaneleri, pencerelerinde renkli camlar bulunan konakları, mutfaklarından eksik olmayan keşkekleri, misafirperver insanlarıyla sizi bekleyen bir kasabayı unutabilir misiniz?
Adapazarı'nın 70 kilometre uzaklıktaki kasabası Taraklı'nın geçmişi antik döneme kadar uzanıyor. Bizans döneminde Bursa Tekfurluğu'na bağlı küçük bir kale şehri olarak bilinen Taraklı, Osmanlı tarafından Orhan Gazi döneminde, 1331-1332'de fethedilmiş. Bu güzel kasaba Timur'un istilası sırasında yağmalanıp yıkılsa da Sultan Çelebi Mehmet döneminde yeniden toparlanıp Osmanlı'nın toprağı olarak yoluna devam etmiş.
Taraklı'nın büyük bir güzelliği var. Bu şirin kasabaya girdiğiniz anda gül bahçelerine dönüştürülmüş çardaklı kahvehaneleri sizi karşılıyor ve daracık sokakları, küçük meydanları, meydanların orta yerindeki çeşmeleri dikkatinizi çekiyor.
1. derecede SİT alanı ilan edilen Taraklı'nın kültürel hayatı da geçmişinden bütünüyle kopmadan varlığını sürdürüyor. Mutfaklarda hala keşkekler pişiyor, uğut, pekmez, köpük helva masalarda baş köşede yer alıyor. İngiliz elması bir tek burada yetişiyor. Yemeye doyamayacağınız Göynük eriği, adını Göynük'ten aldıysa da, Göynük'te değil, yalnız Taraklı'da bulunuyor.
Taraklı adı, tarak yapımının yaygınlığından kaynaklanıyor. Tarak üretimi pek kalmadıysa da kaşıkları hala çok ünlü Taraklı'nın. Taraklı kaşığının ünü, insanın bir yutkunmada boğazından geçebilecek yiyecek miktarına en uygun biçimde yapılmasından geliyor. Yemekler çok yerde hala bu kaşıklarla yeniyor.
Taraklı'ya gittiğinizde yöresel düğünleri de görmeden dönmemelisiniz. Misafirperver insanlarıyla Taraklı düğünleri çok eğlenceli geçiyor. Düğüne bildik tanıdık herkes davet ediliyor. Eğlence öyle bir gecede başlayıp bitmiyor hem. Bazen iki gece, bazen üç gece sürüyor. Düğün sahipleri ve erkek konuklar tahta kaşıklarla yöre oyunlarını oynarken izlemeye doyum olmuyor.