Hıştınma
Hıştınma
Nasıl anlatılır diye düşünmeye başlayınca, mutlaka bir çıkış yolu bulunuyor, bizde benzetmeler bitmiyor, yazalım ve okuyun, anlatmayı başaramadıysam şimdiden özür dilerim. Tabii bunu Taraklının tepelerinden ovaya bakıp ta anlatmak o kadar kolay ki, hele bir de yanında demli çay olursa.
Bir aile ile devleti karşılaştırmak istedim, ailenin adını da siz koyun, devletin adını da. Ailede baba evin bütçesini oğulla devretsin, devlette de hükümet değişmiş olsun. Yaptıklarına kimse karışmasın bizler beş, altı yıl izleyelim, sonrada oturup hesaplaşma zamanını bekleyelim, oğul mu devlet mi iyi yönetmiş bakalım.
Evin borcu biraz varken çoğalmış, devletin borcuda 150 milyarken 450 milyar olmuş, diye bizim önümüze bir hesap kitap koysunlar. Aklınıza ne gelir evin idaresini alan büyük oğlanın yeni bir arsa aldığı, kardeşine dükkân açtığı, çocuğunu okuttuğu, kendi iş yerini büyüttüğü gelir. Bizde bakalım devlet yeni fabrika mı açmış, yeni bir arsa mı almış, işsiz sayısını mı azaltmış. Barajlar, fabrikalar mı yapmış, borç çoğaldığına göre mutlaka bir şey yapılması lazım. Bakıyoruz yok, kocaman bir yok. Bizmi görmedik diye tanıdık tanımadık herkeze soralım dedik yeni yapılan bir şey var mı? Göremedik, sonsuz bir sıfırdan başka.
Birde ne bakalım, oğul devlet gibi babadan kalma arsaları satmış, kiralık birkaç ev vardı bunlar nerde dedik. Özelleştirdim dedi bize, olur mu demeye kalmadı, koca devlet özelleştiriyor, onu örnek almak lazım dedi. Nasıl verdin sorusuna ise, aylık 100 lira kira alıyordum bende yıllık 200 liraya amcaoğluna devrettim, kiracıyla uğraşmıyorum artık başımda rahat diye konuyu kapatıverdi.
Çoğalan borçları sorduk. Düşündük ki aile fertleri rahat, huzur içinde, bol paralı beş altı yıl geçirmişler. Devlete baktık, işçisi, memuru, esnafı, köylüsü mutlu birkaç yıl geçirmiştir. Nerde… Tam tersine vergi ve sıkıntı tepe tepeye gelmiş, ürünler ihraç edilmemiş tarlada kalmış. İşçiye zam yapılmamış, ezilmiş. Esnaf bol para görmemiş, memur ise tayin ve adam kayırma baskısıyla başını bile kaldıramamış.
Para dedik kesin dükkânda, büyük oğul, borç yapmış dükkânın sermayesini çoğaltmış, elindeki malları satmış dükkânı yenilemiş. Bizde dükkâna gidelim dedik, ne mi gördük malları azalmış, dükkân pislik içinde.
Be oğul biz sana güvendik, be oğul bu ne hal, bin defa öldürseydin bundan daha iyi idi, ne hale getirdin. Beş, altı yıl biz seni çok boş bırakmışız. Bak diğer iki kardeşinde kavga ediyor, ne söyledin onlara sen, söyle ne söyledin…..
Ne dedi biliyor musunuz, açılım yapacağım, huzur içinde yaşayacaksınız demiş.
Ne demek sana lazım biliyor musun, artık hıştınma, çöm yerine.
Hıştınma: yöresel, konuşma, ses çıkarma, sus demek.
Çöm: yöresel, otur yerine ve kalkma demek.
#