Günahıyla Sevabıyla; Çubukçu
Erol AFŞAR
Yayın:
Güncelleme:
Hüseyin Çelik'ten sonra, Nimet Çubukçu'nun Milli Eğitim Bakanı olması, birçok eğitim çalışanını memnun etmişti. Çok şey beklememekle birlikte, bir hanım bakanın daha hassas, daha kucaklayıcı, daha demokratik olmasını bekliyor ve umuyorduk. Ancak, Çelik döneminde yaşanan hukuksuz uygulamaların, yandaş kayırmacılığının son bulacağını düşünen herkes gibi, hayal kırıklığına uğradık.
Milli Eğitim Bakanının eğitimci değil de, hukukçu olması dahi, bizi umutsuzluğa sevk etmedi. Olayları yeni öğrenen bakanımızın hiç olmazsa bir takım takıntıları, bir takım şartlanmışlıkları olmaz, diye düşünüyorduk.
Ancak, yaşanan olaylar, ağır aksak ilerleyen işler bilgi ve tecrübenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Acemice yaklaşımlar, sonucu düşünülmeden verilen, ancak tutulmayan sözler, Çubukçu'yu ve dönemini net olarak ortaya koydu.
Milli Eğitim Bakanlığı gibi çok önemli bir bakanlığın koltuğunda oturan Sayın Çubukçu, ilk potunu bakanlığının ilk günlerinde kırdı ve Andımızın tartışılabileceğini söyledi.
Bu gaf, Türklük düşmanı bazı sözde sivil toplum örgütlerinin iştahını kabarttı, Andımızın söylenmemesi üzerine nutuklar atıldı, Diyarbakır sokaklarına Andımızla alay eden afişler asıldı.
Bu bize göre Sayın Çubukçu'nun Milli Eğitim Bakanı olarak görevlerinden ve Milli Eğitim Temel Kanunundan da bihaber olduğunun göstergesiydi.
Sayın Çubukçu'nun bakanlığı süresince en büyük başarısı, kadrolu öğretmenlere il emrine atanma hakkını geri vermesi ve yönetici atama yönetmeliğini, eksikleri olsa da yayınlayabilmesiydi.
Her ne kadar Sözleşmeli öğretmenlerden esirgendiyse de il emri uygulaması aile bütünlüğünü sağlamak için önemlidir. Şimdi sayın Bakanın aynı zamanda bir anne olmasına da güvenerek bu hakkı sözleşmeli öğretmenlere de vermesini bekliyor, umuyoruz.
Yönetici atama yönetmeliğinin yayınlanması da bu dönemin en önemli gelişmelerinden bir diğeri, ancak sınavın yapılması ve sonuçlarının açıklanması üzerinden neredeyse iki ay geçti henüz, bir tek atama bile bugüne kadar yapılmadı.
Bakanlığın geçtiğimiz hafta sonu Antalya'da yaptığı toplantının bu sebeple yapıldığını biliyor ve inşallah, yönetici atamada uygulama birliğinin sağlandığı, bir an önce tüm asaleten atamaların yapılması ve vekalet döneminin sona erdirilmesi yönünde karar çıktığını umuyoruz.
Sayın Çubukçu, bütün münhal yöneticilikleri bir takvim doğrultusunda duyurup, illerin aynı anda atama yapmasını sağlarsa büyük takdir toplayacaktır.
Gelelim, Sayın Çubukçu'nun neleri yapamadığına;
Sözleşmeli öğretmen atamayacağım, tüm sözleşmeli öğretmenleri kadrolu yapacağım" sözü havada kaldı.
Bize verdiği sözün üzerinden 5 aydan fazla bir süre geçti ve bu güne kadar bu sözün tutulacağına dair bir işaret göremedik. Sayın Çubukçu'nun Maliye Bakanlığı konu üzerinde çalışıyor" sözleri bütçe görüşmelerinde Egemen Bağış'ın, "Maliye Bakanlığının sözleşmelilerin kadrolu yapılmasına dair bir çalışması yok' sözleriyle yalanlandı.
Aynı kabinenin iki bakanının bir konuda farklı açıklamalar yapması düşündürücü…
Sayın Çubukçu, bu durum da kendini gözmen geçirmeli, tercihini yapmalı;
Ya bu Bakanlar Kurulunun saygıdeğer, sözleri önemsenen bir bakanı olacaksınız.
Ya da dikkate alınmayan, şeklen bakanlık makamında oturan ve eski Bakan Çelik'in ‘Otomatik pilot' tanımlamasına uygun bir kişi olarak kalacaksınız.
Sayın Çubukçu'nun kılavuz konusunda da sıkıntıları var.
Kendisinin bu süreçte en önemli danışmanı müsteşarıdır. Ancak, MEB Müsteşarı Muammer Yaşar Özgül, mesleği itibariyle eğitim öğretim konusunda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip değil. Sayın Bakanın birçok konuda yanlış yapmasının ve icraatlarıyla sık sık karaya oturmasının kılavuz kaptan seçimiyle ilgili olduğunu düşünüyoruz.
Sayın Bakan, maalesef personeline sahip çıkamadı. Öğretmenler, polislerden daha az bir maaşla çalışırken, hizmetli, memur ve teknisyenler ile diğer eğitim çalışanları, diğer bakanlıkların personelinden daha az maaşla geçinmek zorunda bırakıldı, sosyal haklar konusunda da ciddi bir gelişme sağlanamadı.
Sayın Çubukçu, öğretmen alım sürecini de başarıyla yönetemedi. Kasımda, öğretmen alacağız açıklaması yerine getirilmedi, atamalar Aralık sonunda yapılabildi. Şubat'ta öğretmen alımı yapmayacağız açıklaması da hem acemice, hem de binlerce öğretmen adayını hayal kırıklığına uğratan talihsiz bir açıklamadır.
Sayın Çubukçu döneminde de, 76. Madde hukuksuzluğu devam etti. Eğitim öğretim konusunda acemi olan Sayın Çubukçu, kendi alanı olan hukukun egemenliğini sağlamak, konusunda da çok başarılı olamadı ki; yüzlerce iptale rağmen, 76. madde haksızlığını ortadan kaldırmıyor.
Sayın Çubukçu'nun iyi niyetli olmasını önemsiyoruz fakat tecrübe, bilgi, donanımlı olmak çok daha önemli. Tebeşir tozunu yutmaktan bahsediyorum. Eline tebeşir tozu bulaşmayanların acemice tavırlarından bahsediyorum. Milli Eğitim Bakanı ve Müsteşarının başarılı olmasını diliyor, ancak, tebeşir tozu yutmayanların bu konuda pek şansının olmadığını düşünüyorum…
#