Zorbalar ve Kahramanlar - İsmail Zaman
Hep hukuk devleti naraları atıldı ülkemde, hep hukukun üstünlüğünden bahis edildi.Yaşadıklarımız gösteriyor ki, bu ülkede hukuk sadece zorbaların yeri geldiği zaman kullandığı bir erk durumundadır. Hukukun üstünlüğünden dem vurulan bir toplumda hukuksuzluğun yeri geldiğinde alıp başını gitmesi ne kadar elem verici.
Tarihin akışında yer alan olaylarda, destanlarda, efsanelerde rastladığımız zorbalar tüm insanlığın, sanki kaderiymiş gibi, ortak kültüründe yer alır. Zorba, gücüne güvenerek hükmü altında bulunanlara söz hakkı ve davranış özgürlüğü tanımadan, yapmak istediği yada yapmayı düşlediği her şeyi kendi mülküne, tasarrufuna dönüştürme çabası içindedir. Onun güç aldığı ve boyun eğildikçe güçlendiği kaynak zorbalıktır. Adalet duygusundan yoksun hareket eder zorba. Kapısını çaldığı her evden, elinin değdiği herkesten bir çığlık yükselir.
Zorbaların yaşadığı yerde kahramanların da ortaya çıkması kaçınılmazdır. Kahramanlar mucizevî şekilde ortaya çıkmazlar elbet. Her kahramanın zuhur edişinin bir sebebi vardır. Kahraman bir sel gibi ilerler, ilerledikçe etrafındakileri de beraberinde sürükler. Bir yumak olur kahramanın etrafında insanlık. Kahraman zorbayı bulunduğu yerden indirir ve hak ettiği yere gönderir. Fakat erdemle donanmadıysa bu sefer kahramanın kendisi bir zorbaya dönüşebilir.
Hep hukuk devleti naraları atıldı ülkemde, hep hukukun üstünlüğünden bahis edildi.Yaşadıklarımız gösteriyor ki, bu ülkede hukuk sadece zorbaların yeri geldiği zaman kullandığı bir erk durumundadır. Hukukun üstünlüğünden dem vurulan bir toplumda hukuksuzluğun yeri geldiğinde alıp başını gitmesi ne kadar elem verici. Bu durum bana Karl Marks’ın “Doğu toplumlarında devrimler olmaz, zorbalar yer değiştirir” sözünün doğru alabileceğini düşündürür hep. Durumun doğru olduğunu kabul edecek olursak, durum karşısında bize düşenin zorbanın yer değiştirme olayını değişim olarak görüp, zorbanın savaşında boşu boşuna taraf olarak zorbanın kendi değişimine mahal vermemek olmalıdır. Zorbaya da kahramana da ihtiyacımız yok. Sadece uyanmaya, gerçekleri görmeye ihtiyacımız var. “ Ölüm uykusuna yatmış halkların tarihleri yoktur. Olsa olsa mitolojik zorbaların ve kahramanların büyüleyici çehrelerinin cirit attığı kabusları veya rüyaları vardır.”