TEKEL işçilerinin direnişi ve Sakarya!
Sezai MATUR
TEKEL işçileri 2 aya yaklaşan bir süre Ankara'nın soğuk sokaklarında haklarını arıyor…
Hükümetin özelleştirme politikalarının sonucu 11 bin civarında TEKEL işçisinin bu hak arama mücadelesini hepimiz ilgiyle ve takdirle izliyoruz…
Gerçekten de TEKEL işçisi "babalar" gibi satılan fabrikalarının yabancılara geçmesinden sonra ellerinden alınan ekmeklerinin, geleceklerinin kavgasını veriyorlar…
Bu onurlu direnişi Başbakan Erdoğan anlamakta zorluk çekse de kitleler eyleme destek veriyorlar…
Özellikle Ankara halkı ilk başından bu güne eylemcilerin yanında…
Bu süreçte "iki arada-bir derede sıkışan" sendikalar da TEKEL işçilerine destek amacıyla bir genel grev/iş bırakma kararı aldı…
Emekçi kesimin üye olduğu 5 federasyonun ortak kararıyla gerçekleştirilen eylemin tarihi 4 Şubattı…
O gün Sakarya'da eyleme katılımı merak ettim…
5 federasyonun üyeleri de eyleme çok ilgili değildi…
Bu 5 federasyonun yerel yöneticileri de iş bırakma eyleminde bana göre sınıfta kaldılar…
Eylemle ilgili basın açıklamasını kapalı salon toplantısında yapılmış olması ise eyleme bakışı göstermesi açısından ilginçti…
Bir yanda Ankara'nın dondurucu soğuğunda aylardır haklarını arayan TEKEL işçileri…
Diğer yanda onlara destek verdiklerini söyleyen ve yarım saat bile Sakarya'nın soğuğunu çekemeyen bizim işçilerimiz…
Klimalarla ısıtılmış sıcacık salonda yapılan basın açıklamasıyla çadırda açlık grevi yapan TEKEL işçisine verdiğiniz desteğin hiçbir değeri olmaz…
İzmir'de gün boyu devam eden ve toplumun her kesiminin destek verdiği iş bırakma eylemini gıptayla izledim…
İzmir 4 Şubat sınavını geçerken, Sakarya ne yazık ki sıfır aldı.
Aslında Sakarya; Donatım, Şeker elden giderken sınıfta kalmıştı…
Eskiler aklıma geldi…
Sinirlendim…
O gün yazmadım…
Çünkü ölçüyü kaçırabilirdim…
Sinirim geçtikten sonra yazmak için özellikle bekledim…
Sözün özü şu: Sakarya, Türk işçi hareketine önemli isimler kazandırmış bir il olmasına rağmen TEKEL işçisine destek eyleminde sınıfta kalmıştır.
Fiyat ve değer arasındaki fark!
Aşağıdaki öyküyü Sakarya'nın yetiştirdiği değerli bürokrat Erdoğan Çamlıyurt gönderdi.
Beğeneceğinizi umuyorum;
Avrupa'nın ünlü sanat merkezlerinden birinde, çocuğun biri, vitrinde çok hoş bir tablo görür. Tablonun bedeli oldukça yüksektir.
Çocuk bu tabloyu bir sonraki sene abisinin doğum gününe almayı ister ve bir iş bulup kıt kanaat geçinerek biriktirdiği tüm para ile
mağazaya gider.
Şanslıdır, tablo hala satılmamıştır. İçeri girer, tabloyu bir süre yakından izledikten sonra resmi yapan sanatçıyı bulur ve;
"Abimin doğum günü için bu resmi satın almak istiyorum, tüm param da bu kadar" der.
Ressam bir süre düşündükten sonra resmi paketler ve çocuğa satar. Çocuk paketini alır ve teşekkür ederek çıkar.
Mağazada adamın arkadaşları da vardır ve şaşkın şaşkın sorarlar:
"Sen ne yaptın, o resmin değeri milyonlar ederdi. Neden bu kadar düşük bir rakama sattın?"
Ressam cevap verir:
"Evet, ben bu resme milyonlarını verecek bir sürü insan bulabilirdim, ancak tüm servetini bu resme verecek kaç kişi bulabilirdim? ..."
…
Çocuklarımıza Yenihaber'den armağan
Yenihaber yine bir ilke daha imza atıyor…
Çocukların çok sevdiği kristallerle renklendirme sanatını İngilizce öğretme de kullanan bir eğitim setini öğrencilere hediye ediyor…
Yenihaber, Hüner Ofset ve KOESE'nin işbirliğiyle hazırlanan ve Kristallerle Kum Boyama Seti adlı ürün çocukların boyadıkları her nesnenin İngilizce karşılığını öğrenmesini sağlıyor…
Belli yaşın altındaki çocuklarda anne ve babanın boyamaya yardımcı olmasıyla aile katılımı da sağlanırken beraber geçirilen zamanda çocuğun ailesel iletişimi gelişiyor…
Bu güzel eserin öğrencilerimize kazandırılması için geniş bir ekip haftalardır hazırlık yapıyor…
Bu hafta içinde Kristallerle Kum Boyama Seti adlı armağanımızın tanıtımını yaptıktan sonra 15 şubattan itibaren kupon yayını başlayacak.
İsteyen okurlarımız Yenihaber'e abone olarak kupon toplama zahmetine katlanmadan bir armağana sahip olabilecekler…
