Oyunun Son Perdesi (mi)?
OYUNUN SON PERDESİ (Mİ) ?
Yarım asır geçti dokuz yüz altmıştan bu yana. Geçmiş yazılarımda kısaca anlattığım olayları,daha doğrusu tekrarları yaşayarak geldik bu günlere. Ders almadık milletçe geçmişten.Hani” Tarih hiç tekerrür eder iydi eğer ders alınsaydı” diyor tarihçiler. Böyle olmasını istedi birileri;kim bu birileri ? Dışarıda sömürgeci ülkeler ve uyduları ile içimizde olan,Atatürk’ün ifadesiyle “gaflet,dalalet ve hatta hıyanet” içindeki ,etkili sermaye,basın, sivil toplum örgütleri,profesörler ve yetkili siyaset,asker ve yargı …Her oyun sahnesinde bu aktörler mutlaka oldu rollerini oynamak için.Ve biz bu oyunların güncel sahnesini konuşur, tartışır,kavga eder olduk.Ama hep taraf olup bölünerek ( bizler ve ötekiler ! )olduk aktörlerin arkasında. Vatanımızı,devletimizi severek…Lakin bir türlü insanımızı sevemeyerek…
Bir oyun oynanıyor bu ülke üzerinde yüzyıllardır. Tarihte rüştünü ispat etmiş olan bu milleti, önünde ve coğrafyada engel görenler hiç boş durmadılar, hep ilerlediği yolda önüne engeller çıkarıp, uçurumlar kazdılar ve kazacaklar da…Ta ki kendi dertleriyle uğraşsın yol alamasın .Neydi bunlar? O kadar çok ki,her şart ve ortamda kullanabilmek, tavşanı kaçırıp, tazıya tutturabilmek için.Hep birbirinin karşıtı görüntüde… Cumhuriyetçi-irticacı, laik-anti laik,sağcı-solcu,alevi-sünni,milliyetçi-enternasyonal ,Kürt-Türk vs.gibi.Hatta giderayak bir cumhurbaşkanımız,”kamusal alanı” da icat ediverdi. Bu kavramların alt şubeleri de oluşturuldu çıkmaz sokaklar gibi.Siyasi, ekonomik ve sosyal kavramlar birbiri içine karıştırıldı. Her kavramın temsilcileri ve taraftarları oldu,milliyetçi dendi solcu dendi dövüştürüldü sonra ikisi de tokatlanarak aynı hücreye konuldu.Hangi zamanda hangi kavramlar gün yüzüne çıkarılacak onu senaristler bilir…Her şey o kadar karışık oldu ki kafalar allak bulak.Dünün Mao’cu komünisti Apo ile öpüşürken bugün “Ulusalcı” oldu.Tabii ulus ve ulusalcılık varsa yanında milliyetçi olanlar beraber bayrak salladı. Dünün fanatik enternasyonalcileri, Atatürk’e şövenist diye haykıranlar,demokrat,ulusalcı cumhuriyetçi ve Kemalist oldular…Hayret !Bir dönem dini bir cemaatin tek umudu ve büyüğü olan siyasetçi;cumhurbaşkanı olunca başını örten bir kızımıza hudut dışını, Suud’u gösteriverdi.Kısaca,her kavramın çakma (sahte) sahipleri ve samimi taraftarları oluştu ülkede. Neden baktığımız halde görmeyiz ! bir olay üzerinde takılıp kalırız ? Ki hepsi bir oyunun parçasıdır aslında;bütünü örten göstermeyen heyecan sahneleri.
Netice:günümüzde de meydana gelen olaylar, tartışılanlar ,iddialar, kavgalar ne? Sinirlerimin isyanını bastırabilmek için gülebilmek istiyorum.
1.”Ergenekon” var mı,yok mu ? İktidar (hangi parti olursa olsun) var dediyse tüm muhalefet yok diyecektir;öyle de oldu.Ama akl-ı selim der ki: bugün adı böyle olsa da geçmişte (nato) bünyesinde benzer görevler üstlenmiş (gladyo da dendi) kuruluşların varlığı inkar edilemez bir gerçek. Bu uzantıda her türlü karanlık işleri dış istihbarat örgütleri işbirliği veya organizesi ile yürüten bir faaliyetler olduğu yaşanılan hadiseler.Yakın geçmişteki (Susurluk,Şemdinli ve faili meçhul cinayetler gibi)Tutuklanan herkesin bu örgüt ile bağıntısı olabilir de olmayabilir de,buna yargı karar verecektir…
2.Yargı siyasallaştırılıyor(mu)? İktidar ,yargı yolumu tıkıyor,muhalefet ise yargıyı siyasallaştırıyorlar diyor… Ben diyorum ki:Yargı ne zaman bağımsız oldu ki ! İstiklal Mahkemeleri ile başlayıp Yassıada (Yüksek Adalet Divanı)ile devam eden ve seksenli yıllardan sonra aynı hadisenin değişik zamanlarda aynı yargı tarafından tam tersi kararlar verebilme siyle güvenini zedeleyen yargı bu günlere uzandı. Şemdinli soruşturmasını Genel Kurmay Başkanına uzandıran savcının bütün yetkileri , kararları sorgulanamaz HSYK tarafından sıfırlanıverirken hangi bağımsız yargıdan söz edilebilir.İktidar partisine kapatma davası açan yüksek yargıyı, iktidar ne kadar ve nasıl siyasallaştırabilir ?
3.TSK (Türk Silahlı Kuvvetleri) bitirilmek isteniyor (mu)? İktidar,darbelerin demokrasiye vurduğu darbelerin artık son bulması ,demokrasi adına TSK içindeki cunta ve Ergenekon yanlılarının ayıklanması gerektiğini söylüyor. Muhalefet,Cumhuriyeti,laikliği TSK ile özdeşleştirip,TSK ya yapılan her girişimi Cumhuriyete kasıt, milli gücümüzü bitirmek isteyen ihanet hareketidir deyip feryat ederek neyi kurtarıyor? Hatta bir adım daha ileri giderek irticai bir gayret olarak niteliyor.Bu güne kadar silahlı darbe ve muhtıralarla demokrasi aracının lastiğini patlatan,bu ordu içindeki illegal birimler değil mi?Bu gün Genel Kurmay Başkanının da itiraf ettiği ”Çok yanlışlarımız var aleyhimize kullanılıyor, içimizdeki çürükler ayıklanmalı” sözlerini nereye koyacağız.Hiç bir ihtimale kapı aralamayan statükocu muhalefet neyin kavgasını veriyor ?
4.İrtica tehlikesi var(mı)? Dini değerlerine daha önem veren kişiler, eğer siyasete bulaşmışsa, irticacılıktan ,en hafifi dini siyasete alet etme suçundan kurtulamaz. Gönülleri Allah bilir deyip, siyasi görüşünde çarşafı ve baş örtüsünü irtica sembolü gören bir partinin çarşafa rozet takışını da hoş görelim…
5.Tek parti diktası oluşturuluyor (mu)?Her siyasi güç,kendisini daha güçlü kılma mücadelesi verir. İktidar buna en fazla imkan sağlar.Mevcut siyasetin tabiatı icabı hiçbir siyasi oluşum bunun dışında değildir.Kavga,iktidarlara bu imkanı sınırlama kavgasıdır...
Kısaca,günümüzdeki kavga sebepleri bunlar. Geçmişten farklı olan Ergenekon ve TSK etki ve yetkilerinin balans ayarı operasyonu.Bu da bir evrimleşme demokrasi adına ;mutlaka olması da zorunlu gereksinimler . Ama bence bir iktidarın (kim olursa olsun) kendi gücü ile vizesiz tek başına yapabileceği işler değil bunlar.Dünyayı yöneten gücün iradesinin dışında olabileceğini de sanmıyorum.Ama ülke için gerekli oluşumlar desteklenirken,iç kavgalar körüklenerek birlik zedeleniyor;oyunun klasik kısmı.
Kısaca,kanaatim şu ki:dünyayı yöneten hakim gücün silahlı taşeronu ABD ve arkasındaki gerçek güç Siyonizm,ülkemdeki hiçbir oluşumun dışında değildir.Ne zaman ülkede bir istikrar ortamı oluşmaya başlarsa, iktidarın misyonuna göre bazen din,bazen milliyetçilik,kimi zaman bölücü terör ve bunların alt birimleri kullanılarak bu istikrar zedelenir,kavgalar derinleştirilir.Olay partiler üstü bir oluşum senaryosudur aslında.Partiler, demokratik ortam çerçevesinde farklı düşüncelerin misyonu olması gerekirken,bu kavramlar kullanılarak, taraftarlarını peşinden sürükleyen, senaryonun ana temasını gizleyen,kirli siyasetin kurumu haline getirilmekte;ve ülke bunlara düşünce olarak bağlı yasama,yargı erkleri ve vatandaşların da bölündüğü kavga arenası olarak kendi kendini bitirmekte ve güç kaybına uğramaktadır.Ne yazık ki bizler vatandaş olarak bütün olayları,bütünden basite doğru analiz etmektense,en basitte takılıp mensubu olduğumuz siyasi,ideolojik,dini topluluklar penceresinden bakıp,arkada,sağda,solda olanları göz ardı ederek bu senaryoların alkışlayan ve lanetleyen seyircileri olarak devamını sağlamaktayız… Bu noktada diyorum ki:Ey adalet neredesin,ey basiret çık gizlendiğin yerden gir gönüllere,ey sevgi,muhabbet terk ettiğin yüreklerimize geri dön;yoksa boşalan yerine kin,nefret,öfke yerleşiyor bu çöplükte sana yer kalmayacak…Ve soruyorum kendime:çaresiz miyiz?Hayır çare SİZSİNİZ !..
Huzurlu günler temennisiyle hoşça kalınız.