Mitinge Devam
Türk Eğitim Sen Genel Merkez Yönetim Kurulunun aldığı karar uyarınca 13 Mart Cumartesi günü Ankara Sıhhiye meydanında tüm eğitim çalışanlarının katılacağı büyük bir miting yapılacak.
Mitingin anlam ve önemini Türk Eğitim-Sen Genel Mevzuat Sekreteri M. Yaşar Şahindoğan şöyle ifade etmiş;
Türkiye'nin her tarafından binlerce eğitim çalışanının katılmasının beklendiği bu miting hem sendikamız açısından hem de eğitim çalışanları açısından büyük önem taşıyor. Bu mitingde yıllardır çözülmeyen sorunlar bir kez daha ‘'duymayan kulaklara''haykırılacak… ‘'görmeyen gözlere''gösterilecek.
Sözleşmeli öğretmenlere kadro sözü verdiği halde, sanki sözü veren o değilmiş gibi hala koltuğunda pişkin pişkin oturan Nimet Çubukçu'ya bir kez daha sözü hatırlatılarak ya gereğini yapması ya da o oturduğu koltuğu hemen boşaltması istenecek.
Yaklaşık 300 bin öğretmen açığı varken ve yaklaşık 350 bin öğretmen adayı atama beklerken ancak 10 bin öğretmen alarak ve her yıl yapıla gelen Şubat atamasını da yapmayacağını açıklamak suretiyle bırakınız sorun çözmeyi mevcut sorunları daha da artıracağını böylece ortaya koymuş olan MEB'e eğitimciler bu mitingle gereken cevabı verecekler.
Kadrolu öğretmenlerle aynı hakları verdik diye övünülen fakat hala eşinin yanına tayin istemesi bile o ilde sözleşmeli öğretmen açığı bulunmasına bağlı olan ve açık olmadığı için de pek çoğunun ailelerinin parçalandığı sözleşmeli öğretmenlerimiz orada olacaklar.
İl emrine atanma hakkı verilmemesi, ek-ders ücretlerinde yaşanan adaletsizlikler, sürekli olarak gerileyen reel ücret ve özlük hakları ile ilgili pek çok sıkıntıları bulunan kadrolu öğretmenlerimiz bu mitingle aleyhlerinde oluşan tüm bu gelişmelere ‘'dur'' diyecekler.
Eğitimin ayrılmaz bir parçası oldukları halde MEB tarafından kendilerine sürekli şaşı bakılan ve sendikamızca dile getirilen sorunlarını Bakanlığın sürekli göz ardı ettiği memur ve hizmetlilerimiz duymayan kulaklara tepkilerini bizzat kendileri dile getirecekler ve sorunlarına sonuna kadar sahip çıktıklarını cümle aleme gösterecekler.
Ülkemizin geleceği oldukları her fırsat söylenen ancak bir sürü sorunla iç içe yaşamak zorunda bırakılan Üniversitelerimizin akademik ve idari personelinin başta 2547 sayılı YÖK kanununun Üniversite Rektörlerine adeta krallık yetkisi veren 13/b maddesi ( Gerekli gördüğü hallerde üniversiteyi oluşturan kuruluş ve birimlerde görevli öğretim elemanlarının ve diğer personelin görev yerlerini değiştirmek veya bunlara yeni görevler vermek) olmak üzere tüm antidemokratik uygulamalarla ilgili sorunlarını, bir türlü standart bir takvime bağlanmayarak tamamen Üniversite yönetimlerinin keyfine bırakılan görevde yükselme sınavları konusunun, özellikle araştırma görevlilerinin 50/d maddesine göre yaşadıkları mağduriyetleri, maaş promosyonları ile ilgili sıkıntıların, İdari personelin Kuruluş Geliştirme ödeneğinden yararlandırılmaması ve daha pek çok sorunları bu mitingle gündeme bir kez daha getirilecek.
Yine Eğitim sistemimizin ve eğitim çalışanlarının ayrılmaz bir parçası olan Yurt-Kur çalışanlarının başta görevde yükselme olmak üzere, nöbet ve mesai problemleri, çalışma şartlarının iyileştirilmesi gibi pek çok talebinin gündeme getirileceği bu toplantı aynı zaman da Türk Eğitim Sen tarafından tek başına düzenlenmiş ilk eylem olma niteliği de taşıyor.
Bu nedenle hem mitingin başarısı hem de sonrasında sorunların çözümüne sunacağı katkı açısından çok önemlidir.
Bu konuda, bu güne kadar sendikamızın başarısı için hiçbir fedakarlıktan kaçmamış olan şubelerimize ve üyelerimize büyük görev düşmektedir.
Sendikamız hiçbir güç odağına yaslanmadan sadece eğitim çalışanlarından aldığı güçle sendikacılık yapmaktadır. Bunun bilinciyle mitinge katılmalı ve katılım sağlanmalıdır.
Gün birlik olma, dayanışma ve mücadele etme günüdür.
Unutmayalım ki "mücadele edenler her zaman kazanamazlar ancak kazananlar hep mücadele edenlerdir."
ÇAY DEYİP GEÇMEYİN!
Hidayet Yiğit göndermiş…
Çayın alt demliği "kaynanadır" sürekli kaynar durur. Hatta dikkat edilmezse taşabilir üst demlik.
Üst demlik "gelindir" alt demlik kaynadıkça onunda harareti artar. Ama zamanla da olgunlaşır ve demlenir...
"Gelinin kocası ise bardaktır. Her iki çaydanlıktan da yeterince nasibini alır. Biraz kaynana doldurur onu; birazda gelin... Bu nedenle de denge unsurudur.
"Çocuklar" çayın şekeridir. Tat verir. Çok şeker çayın lezzetini bozar. Şekersiz çaya alışanlara ise bir tanesi bile fazla gelir...
"Görümce" ise çay kaşığıdır. Arada bir gelir; Karıştırıp Gider...
"Kayınpedere gelince" o da ‘Çay Tabağı'dır. Çayın demine, suyuna karışmaz; Bir kenarda lök gibi oturur. Sadece dökülenleri toplar ve çevreye zarar vermesini engeller. Ancak; Ara sıra boşaltılması gerekir, Yoksa taşıp her şeyi berbat edebilir.
"Çay süzgeci" ailenin sahip olduğu değerlerdir. Aileyi dış müdahalelerden korur. Delikler büyük olursa çayın tadı kaçar!
Suyu Isıtan "ateş" ise hoşgörüdür. O olmadan çay da olmaz.
Kısacası bir bardak çay ailedir ve ağız tadıyla içilen bir bardak çayın üstüne yoktur.
#