Giden
GİDEN
Bir tren istasyonunun soğuk, sarı bekleme salonunda bekliyorum. Her hikâyede olduğu gibi. Sigara dumanından sararmış duvarlar, kirli, yorgun ve yalnız tahta banklar. Yüzlerine ayrılığın ve yalnızlığın gamı düşmüş insanlar ve ben… Bende bıraktığın ne varsa hepsini tahta bir bavula bırakıp yokluğuna gidiyorum. Sensizliğe giden son trenin perona yaklaşmasını beklerken bavula sığan ya da sığmayan bütün anılara bakıyorum; yokluğuna alışamıyorum. Yalnızlık işlerken iliklerime, ben aşkından sırılsıklam oluyorum. Nafile bir yakarış ama doğrusu bu; evet senin için senden gidiyorum.
Bavuldan bir anı çıkarıyorum, sonra bir tane daha; kırışmış, o kadar eski, o kadar uzak ki senin dışında her şey silikleşmiş, her şey renksiz ve anlamsız. Sensizken benim olduğum gibi renksiz, anlamsız ve bölük pörçük. Bir an da olsa bedeni sensizlikten kurtarıyorum ama nafile. Ruhum hala sende esir. Her anı yeni bir yara açıyor bedenimde veya yaralarımın kabuklarını yoluyor. Bir bakıyorum her yanım kan revan ve bu yaranın tek bir ilacı var; o da uzakta, çok uzakta… Senden gidiyorum ve giderken yanıma sadece tahta bavulumu, bir de bizim olan –az da olsa- anıları alıyorum.
Her yazım gibi bunu da sana yazıyorum, kelimelere esir oluyorum. Sensizliğin gamını, kederini paylaşabildiğim tek şeye, sana layık olmayan kırık dökük cümlelere, esaretin en güzeline. Peron görevlisinin anonsu ile birden irkiliyorum, sevgiliden gelip yalnızlık yönüne devam edecek sayın yolcularımız, treniniz 1. Perona yaklaşmak üzeredir. Oturduğum banktan doğrulurken açılmış bavula ve dağılmış anılara bakıyorum. Ben vagona doğru yürürken anıları orada bırakıyorum. Bu defa son bırakacağım burada diyorum. Arkama bakmadan trene biniyorum. Tren yavaş yavaş hareket ederken sağa sola saçılan anılara bakıyorum. Ruhumda kopan bütün fırtınalara, gözümden akan yaşlara inat bırakmaya çalışıyorum. Terk etmeye çalışıyorum anıları, bırakıp bir an önce uzaklaşmak istiyorum…
İlerleyen trene ine inat ben arka vagona koşuyorum. Dayanamayıp atlıyorum trenden; hızla koşuyorum garın yorgun bankına ve topluyorum anıları tahta valize bırakıyorum vazgeçemiyorum sana dair son kalanlardan. Evet, senin için senden vazgeçtim ama anılardan vazgeçemiyorum.