Böğürtlen Zamanlar
İşte o an
İşte o an bir fırtına kopar, yaşanmışlıklar bir anda unutulur, keşkeler kulaktan kulağa dolaşmaya, neden soruları beyinde çınlamaya başlar ama siz geçmişi geri getiremezsiniz. Yanmış olsanız da geri adım atma imkânınız olmaz, içinizdeki fırtına bedeninizi yaz sıcağında kavrulurcasına susuz bırakır ve beklenmedik bir anda geçmişten tek bir güne ihtiyaç duyarsınız.
Geçmişten bir yirmi dört saat için vereceklerinizi sıralamaya koyulur ve böğürtlen zamanı size artık esir almaya başlar. Çocukluğunuzda her daim elinizin altında olan bugün ki bebelerin ise görmekte zorlandığı, tadını damaklarınızda aradığınız, bir avuç dolusunu inceltmeden dakikalarca toplamaya çalışıp ama kaş göz arasında midenize indirdiğiniz böğürtlen zamanlarınızı özlersiniz. Kırk yaş civarında dolaşmaya başlamışsınızdır artık. Arkanıza bakmadan yürüdüğünüz yolları özler, geriye bir adım atma imkânı için gözyaşları dökersiniz.
Döktüğünüz gözyaşlarını silecek ya da onların değerini anlayacak biri varsa en azından birazcık şanlı ve boşuna yaşamamışsınızdır. Hele bu gün’ün, parke taşlarında yürürken yanınızda “buralar eskiden minik taş yollarla kaplıydı” diyecek, geçmişi aktarmaktan zevk alacak, kolunuza girmiş tatlı kızlarınız yanınız da yürüyorsa, sanırım yüzünüzde tatlı gülümsemelere yer verebilirsiniz. Fakat gidiyorsunuz, sona da bir adım daha yaklaşıyorsunuz, tehlikelidir kırk yaşlarda minik parke yolları avarece dolaşmak. Artık avare zamanları bırakma anıdır, daha önümde çok zaman var deme lüksünüz kalmamıştır.
Ağaçtan kopup yere düşen minicik bir yaprak bile canınızı acıtır hale gelmiştir. Tırmanıp yerine yapıştırma gücünüz olmasını dilersiniz. Değişen küçücük şeyler yüreğinizde tarifi olmayan yaralar bırakır. Damla damla vücudunuza değen her yaz yağmurunun size maziye götürmesini bırakıp, mazide kalınca hatırlanacak, yazılar kaleme alma zamanıdır.
Kırk yaşta yürümenin ilk günlerde bu kadar meşakkatli ve korkutucu olduğunu bilemedim. Beni yaş olarak geriden takip edenlerin her gününün kıymetini bilmesi dileğiyle, yalnız bırakmayan dostlara bir kez daha teşekkür ederim.
Sevgiyle kalın, sevgisizlere sevgi verin, sevdalılara eşlik edin. Sevemeyenlerinde bir gün sevgiyi tadacaklarını unutmayın