Toplum Psikolojisi
Bulunduğumuz coğrafyada olaylar o kadar hızlı gelişiyor ki çoğu zaman takip etmek zorlaşıyor. Basın ve yayın araçlarının haber veriş biçimleri ortalığı karıştırıyor. Bir önceki haberleri, bir sonraki haberi tekzip ediyor. Fakat ok yaydan çıkmış, toplumun akli melekeleri karışmış oluyor.
İçinde bulunduğumuz coğrafya; dünyanın enerji kaynaklarının ya merkezi ve ya geçiş yolu üzerinde bulunması, olayların bizi bu denli etkilemesine neden olmaktadır. Gazetelerdeki köşe yazarları, düşünürlerimiz, bilim adamlarımız, devlet adamlarımız, olayları büyük satranç oyununa göre değerlendirselerdi beki toplumumuz ruhsal olarak bu kadar yıkıma uğramazdı.
Her önüne gelen ahkâm kesmekte, kendine göre çözüm, daha doğrusu çözümsüzlük ileri sürerek, problemlerin içinden çıkılamaz bir hale gelmesine sebep olmaktadır.
Örneğin; hiçbir neden yokken kendimizi bir türban tartışmasının içinde bulduk. Günlerce türbanla yattık, türbanla kalktık. Toplumsal enerjimizi bu konuya ayırdık. Peki, çözüm bulabildik mi? Ne gezer.
Kendisini konun uzmanı sayan bir sürü kalemşor yazdı, çizdi. Sonuç ne? Dağ fare doğurdu. Peki, bu problem niye çözümlenmiyor? Çünkü bunun üzerinden devam eden rant kavgası varda ondan. Hiç kimse problemi çözelim, toplum huzura kavuşsun insanımız rahatlasın gibi düşünceleri yok. Kavga ideolojik ve rant boyutunda devam ediyor. Daha uzun süre devam edeceğe de benziyor.
Dünya uzayı fethetmenim çabası içindeyken, nano teknolojiyi günlük hayata sokmaya çalışırken, uluslararası üniversiteler bilim üretmekle meşgulken hele bizim halimize bakın, türban olur mu, olmaz mı? kavgasını veriyoruz.
Türkiye kısır döngü problemleriyle uğraşarak mı bölgesinin lideri olacak, Dünya sahnesinde stratejik hamleler yapacak? Demezler mi “Bir başörtüsü problemlerini çözemeyenler”, dünya enerjisinin yüzde doksanını kontrol eden bölgeyi nasıl kontrol edecek?
Türkiye’nin olaylara seyirci kalmaması için bir büyük düşünce gerek. Öyle ki; Doğru bir metodum, haklı bir inancın, düşmandan üstün bir stratejinin çizdiği, derin bir politik anlayışın yönlendirdiği, ehil kadroların yönettiği bir millet mücadelesi başarır.
Türkiye’nin 21yy.da önder ülkelerden birisi olması isteniyorsa toplumu doğru bilgilendirerek, enerjisini doğru alanlara kaydırarak, istediği yere varması sağlanmalıdır. Bunun tek yolu toplumu dezenformasyonlardan koruyarak, insanımızın doğru düşünme yeteneklerini geliştirmesine bağlıdır.
Yıllardır radyo ve televizyonlarda yapılan yayınlar ne yazık ki toplumu dejenere etmiş, toplumun düşünme yeteneğinin kaybolmasına sebep olmuş, toplum bir düşünememe krizine atılmıştır. Kolay çözülebilecek problemler abartılarak ,”pire deve yapılmış” insanımızın gözü korkutulmuş, zihinler tam bir psikolojik yıkıma uğratılmıştır.
Ruhsal dengesini kaybetmiş, milli reflekslerini yitirmiş toplumdan sağlam işler beklemek ne kadar dorudur?
İnsanımız olayları tahlil edemediği için anlatılan şu hikâyede ki duruma düşürülmüştür. Hikâye şöyle anlatılır:
“Köroğlu atıyla yolculuk yaparken yolu bir çeşmenin başına düşer. Atından iner. Çeşmenin başına gelir. Köyün hanımları su doldurmaktadır. Aralarında konuşmalar geçer. Bunlardan birinin konuşması Köroğlu’nun dikkatini çeker. Yaşlı bir nine kendi kendine söylenmektedir. “Köroğlu adın bata, Köroğlu adın bata”.Köroğlu birden nineye sorar: “Nine; şu Köroğlu sana ne yaptı? Nine cevap verir: Hiç. Köroğlu tekrar sorar “nine niçin böyle konuşuyorsun” ,Nine “Bilmem ki oğul herkes öyle diyiyor, bende diyiyorum”.Köroğlu derin derin düşünerek oradan ayrılır. İşte toplum psikolojisi böyledir.
Adamın biri şehrin bir ucunda bir yalan söyler, şehrin diğer ucuna gittiğinde ortaya attığı yalana kendisi bile inanır. Günümüzün en önemli problemi bu olsa gerek. Kime, neye, nasıl inanacağız?
Toplumu sağlıklı düşünceye kavuşturmak için yapılan işlerin açık, şeffaf olmasına özen gösterilerek yetkililer tarafından doğru bilgilendirilmesi, gerçekler acıda olsa halka doğru anlatılması, topluma özgüven kazandırır. Halk; bilgileri, bilmediği yerlerden değil de kendi adamlarından öğrenir. Unutulmamalıdır ki,
Türk milletinin; sağduyusu, izanı ve irfanı vardır.
Bu yeteneğiyle zorlukların üstesinden gelir.