Sünnet Nedir, En Başta Gelen Sünnetler Hangileridir?
Sünnet, “Hz. Peygamber’in sözleri, uygulamaları ve kendine özgü davranışlarıdır.” Bu yüzden, onun sözlü ifadelerine ve insanlara örneklik teşkil eden fiili uygulamalarına sünnet denir. İlmihal dilinde ise sünnet, “Hz. Peygamber’in yolunu izleyerek yapılan, fakat farz ve vacip kapsamında olmayan iş ve ibadetler” anlamına gelir. Farz namazların öncesinde ve sonrasında kılınan sünnet namazlar, buna örnek olarak gösterilebilir.
Sünnet, Kur’an nurunun bir yansımasıdır, Kur’an’ın hayata bir açılımıdır, Kur’an metninin hayat sahnesine konulmuş canlı şeklidir, İslam’ın pratik ve örnek bir tatbikatıdır. Bunun için Hz. Peygamber tefsir olunmuş canlı bir Kur’an’ı ve yaşayan İslam’ı temsil etmektedir. İşte bu özelliğinden ve işlevinden dolayı sünnet, İslam’ın Kur’an’dan sonraki teşri kaynağıdır. Bu yüzden Müslümanlar sünnete gereken önemi vermeye çalışmışlar, hayatlarının her alanında onun izlerini görmenin gayreti içinde olmuşlardır. Zaten sünnetin canlılığını koruması ve aktüel bir değer kazanması, onun günlük hayatta uygulanmasına bağlıdır.
Hz. Peygamber’in en başta gelen sünneti, güzel ahlaktır.
Kur’an onu, en yüce ahlaka sahip bir insan olarak tanıtır, (Kalem 68/ 4) kendisi de ahlaki değerleri tamamlayıp güzel ahlaka örneklik etmek için gönderildiğini belirtir. (Kurtubi, age, XVIII, 227) “Güzel ahlak, ibadet eksikliğini tamamlar, fakat amacını gerçekleştiremeyen fazla ibadet ahlak eksikliğini tamamlayamaz” buyurarak da (Muvatta, Hüsnü’l Hulk, 8) güzel ahlakın hayati önemini dile getirmiştir. Diğerleri ise:
Doğruluktur.
Onun, kendisine peygamberlik gelmeden önce “Muhammedu’l emin/güvenilir insan” olarak anılması, bunun en açık delilidir. Ona sadece dostları değil, düşmanları da böyle hitap etmekte ve güvenmekte idi. Onun doğruluğu, peygamberliğinden önce gelmekteydi.
Sevgi ve Merhamettir.
Kur’an’ın ifadesiyle o, “Allah’ın cümle aleme gönderdiği bir rahmet elçisidir. (Enbiya 21/ 107) Yani bütün insanlara sevgi, iyilik ve kurtuluş yolunu gösteren, onlara iki dünyada mutluluk getirecek olan hak dini öğreten bir şefkat ve merhamet numunesidir. Bütün alem, isterse onun iyiliğinden istifade edebilecektir. Çünkü rahmet, onun sevgi ve iyilik ışığından herkesin yararlanması demektir. Bu yüzden o “Ben kimseye lanet okumaya ve hakaret etmeye gelmedim, ben herkese rahmet olarak gönderildim” buyurmuştur. (Buhari, Edeb, 38; Müslim Birr, 83) Allah’tan sevgi ve şefkat görmemizi, birbirimize sevgi ve şefkat göstermemize bağlamıştır. “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez” (Buhari, Tevhid, 2) beyanları ona aittir. Yine o, müminlerin birbirlerini sevmelerini, Allah’a imanın bir gereği saymış “Allah’a iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de inanmış sayılmazsınız” (Müslim, İman, 93) ikazında bulunmuştur.
Komşularımıza ve çevremizdeki kişilere iyi davranmak, onlara yardım edip güvenlerini kazanmaktır.
“Komşusu kendisinden emin olmayan kimse mümin olamaz”; “Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanan kimse komşusuna iyi davransın”; “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” (Buhari, Edeb, 28-29; Müslim, İman, 73; Birr, 140-141) anlamındaki hadisler ona ait beyanlardan sadece birkaçıdır.
Çalışmak, hayata aktif ve olumlu biçimde katılıp insanlara faydalı olmaktır.
O, “İki günü eşit olan aldanmıştır”; “Çalışan ele cehennem ateşi değmez” buyurarak insanları çalışmaya teşvik etmiş; miskinliği ve tembelliği bir din günahı saymıştır.
Bütün bunlardan anlaşıldığı üzere Hz. Peygamber’in sünneti, toplum ve kültüre göre değişen geleneklerden ibaret olmayıp daha çok hayatın değişmez ve kalıcı değerleriyle ilgilidir. Daha genel bir ifadeyle, hayatın değişmez prensiplerini içeren Kur’an’dır. O halde sünnete uymak, bizzat Hz. Peygamber’in yaptığı gibi Allah’ın kitabına uymak demektir. Çünkü Hz. Peygamber, Kur’an’ın hayata katmak istediği bütün değerleri örnek uygulamalarıyla insanlığın önün koymuş, Kur’an’ın doğru anlaşılıp İslam’ın en güzel biçimde yaşanması prensip ve pratik olarak sünnette ifadesini bulmuştur. İslam idealinin pratik örneği sünnetle ortaya konulunca, dünya köklü bir değişikliğe uğramış, İslam dünyayı teslim almış ve cihan ufuklarını aydınlatmıştır. Hz. Muhammed’in peygamberlik yıllarını içeren bu örnek hayatı, onun vefatından sonra da bütün müminlere hem rehber hem de mektep olmuştur.
#