Nöbetçi
Gönül kuşunun sesini duymadan Zümrüdüanka’nın esrarını öğrenmeye çalışmak, bir şey almadan ve hiçbir şey vermeden bu dünyayı terk etmek demektir. Niyetiniz almak ve vermek değilse, niyetiniz bu yaşama faydalı olmak değilse neden Yılanın hızına kavuşmak istersiniz. Tabi ki en büyük arzunuz bu kâinatta sevilmek ve sevmek değilse neden Yunus’un duyuş sezgisine imrenirsiniz.
Kedinin görüşüne sahip olup, ben göreceğimi gördüm diyerek o muhteşem kırmızı gülü anlatmamak, bu son gün diyerek, birazcık zarardan bir şey olmaz düşüncesiyle geriye bıraktıklarının boş hatıra olduğu hissiyatıyla arkana bakmadan yürümek mi niyet. Bir sefer olsun çılgınlık edip sevdiğinizi söylemek, muhtaç olduğunuzu diyemiyorsanız, konuşmadan gözlerinizle demi o arzuyu ispat edemiyorsunuz.
Erkek penguenler gibi dört ay kuluçkaya yatmış misali ay ışığında elinde kahve fincanıyla düşlerinle kurduğun dünyayı bir nefeste yıkabilme meziyeti senden başka kimde vardır acaba. Sen kendinden büyük, bir karınca misali sırtına aldığın yükü taşırken, tam başardım dediğinde, tam suyu geçmişken neden o yükü sulara gömersin.
Sinek kuşları gibi dakikada yedi yüze vuran kalbin, tam melek suretine bürünmüşken, neden kaçmanın kolaycılığına bırakıveriyorsun kendini. İmparator penguenler gibi en derin sulara dalarken, tam o yüreğin en derinliklerine ulaşmışken neden parlak ışıklara yönünü çevirip dipsiz kuyularda yalnız bırakıyorsun.
Ve sen, hayat sahnesinde sonsuzluk başrolünde oynarken, eski zaman masallarındaki ıssız kulelere hapsediyorsun onu.
Nöbetçi gibi zaman dolduğunda bir çırpıda üstünü değiştirip bu binadan ayrılacakmış gibi son saniyeleri sayıyorsun. Neden sana sonsuz açılan kapıları kapatma becerini ispata çalışıyorsun. Neden; Nöbetçi sevgili hüviyetini cebinden çıkartmayıp, gerçek kimliğini eline almıyorsun.
Nöbetçi olmamanız dileğiyle..Sevgiyle kalın, sevgisizlere sevgi verin, sevdalılara eşlik edin. Sevemeyenlerinde bir gün sevgiyi tadacaklarını unutmayın.