Çok Üşüyorum
Gökyüzü yıldız cenneti her yer aydınlık, hafif lodos esiyor, bugünde yağmur yağmayacak, hızlı tipi yağışını ise göremeyeceğiz kış gelmiyor ama ben üşüyorum. Sırtıma kar yağıyor, yüreğime kar yağıyor lakin kara toprak kupkuru. Üşüyorum, çok üşüyorum.
Geniş caddelere bakıyorum, her yer tıka basa dolu bir koşturmadır sürüyor. Bilinmezliğe yürümüyorlar aksine yarışıyorlar. Her yolun sonu kargaşaya çıkıyor derde çıkıyor. Gülmüyor yüzler, insanlar sırtlarına vurdukları küfeleri taşıyacaklarından çok doldurmaya kalkıyor. Bu ağırlığın altında eziliyorlar, şanslarını denemek için kupkuru nehre olta sallıyorlar. Nafile, beyhude çırpınış, sonsuzluğu kucaklama isteği, etraflarındaki güzellikleri görmezlikten gelip, başkasının çanağındakine ağız şaplatma bu.
Yüzler gülse bize ışık verseniz, yarınlarımızı aydınlatsanız. Tebessümünüzle bizleri ısıtsanız, neşelenip bizi üşütmeseniz olmaz mı? Başıboş hayallerle kirletmeseniz geçen günleri, sokakları arşınlarken, köşe başında ince belli bardakta çayımızı yudumlarken, esen rüzgârı içimize çekip yarınlara umutla baksak olmaz mı? Gece evinize girdiğinizde renkli kutunun aldatmacasına kanıp onun karşında umutsuz hayallere dalacağınıza, evinizin içindekilerle sıcacık sohbete dalsanız olmaz mı?
Sokakta her geçene yepyeni fırından daha çıkmamış bahaneler bulmak yerine, kızınızın elinden tutup o yarışanların peşine takılsanız, yüzünüzü kapkara dağlara dönmek yerine parıldayan güneşe dönseniz ve bizleri de üşütmeseniz. Yaşadıklarınıza dürbünle bakmak yerine, elinize eleğinizi alıp ununuzu kendi ipinize serseniz olmaz mı?
Lakin çok üşüyorum.
Denizde sallanan, bir sağa bir sola yalpalayan bir gemi görüyoruz. Hemen bir sandal bulup gemi batmadan içindekileri kurtaralım diyoruz. Ve sonunda eski su üstünde zor duran sandala atlıyoruz, asılıyoruz küreklere, sanki doğuştan miçoyuz. Ellerimizin patlamasına aldırmıyoruz. Nefes nefese gemiye ayak basıyoruz. Ne görelim güvertede hiç kimse yok. Fakat bağırışlar, naralar duyuyoruz. Yardım içgüdüsüyle hemen alt kata kamaralara iniyoruz. Tüm gemi personeli ve yolcular bir arada. Kiminin elinde tef, kiminde darbuka birileri çalıyor diğerleri oynuyorlar. Gemi ise bir oyana bir bu yana ortada oynayanlar sayesinde yalpalıyor.
Evet, çok üşüyorum, ya uzaktan bakacağız ya da o gemiye gidip oynayanlara katılacağız.
www.erdoganisir.com
#