Sevdanız Kime Sizin?
Uzun uzun uğraştık, Taraklı Ajans Gazetesini sonunda çıkarttık. Kendimizi koyduk ortaya, benliğimizi ve paramızı. Sevdamızı da koyduk ortaya. Taraklı için elimizden geleni yaptık, yapmaya devam edeceğiz de…
Ama üzüyor işte…
Üzülmemek elde değil ki… Adını söyleyemez, soyadını bilmez, kahve köşesinden kestane dibinden ayrılamaz. Kıyıdan köşeden miyavlar.
Gereksiz adam çakması yani… Kim mi? İsmini yazmaya cesareti olmayan, ama –kendimi övmek gibi olmasın- benim kendi ellerimle sağladığım imkanı bana karşı silah olarak kullanmaya çalışan ahraz insan(lar), adını soyadını saklayacağını sanarak yorum yazan ahraz…
Ağır mı oldu dediklerim; biraz da sen ekle üzerine. Bu siteye girmemekle tehdit mi ediyorsun beni, var git girme.
Hem "Taraklı Sevdalısı" diye yazıyor ismine. Adını söylemeyen sevdalıya da "sapık" derler genelde, yaptıklarına da "taciz"...
Hem de akıl fikir veriyor üstelik imlâdan - kuraldan habersizce. Eyvallah, bizim de elimiz sürçüyor bazen de... Aşağıda gizli aşığımızın mektubundan parçaları yazarken bir hayli uğraştım... Birazcık imlâ kurallarına uydurabildiysem ne mutlu.
Sokak ağzıyla konuşacağım, kusura bakmayın saygı değer okuyucularım. Hem yukarıda yazdıklarım size değil. O kendini biliyor.
Eleman adını soyadını, adam gibi kim olduğunu yazsa, yemin ederim yayınlayacağım. Eleştiriyi değerlendireceğim. “Eyvallah” diyeceğim.
Adam, “Sahanda Yumurta” başlıklı köşe yazıma, masanın altından doğru cızıklayarak ve mızıklayarak attığı yorumda demiş ki, “Provokasyon yapıyorsun”… Bir de, anaya babaya, öğretmenlere müdürlere saygı öğretmeye çalışmış, düğme iliklemeden bahsetmiş. Bir de “Bu ülkenin üniversitelerini beğenmiyorsan neden başka ülkelerin üniversitelerin de okumadın… O zaman sen de kağıt parçasına sahip bir hiçsin demekki…” demiş.
Eleman gönderdikten sonra yorumu, hızını alamamış bir tane daha göndermiş. Gazetedeki yazıma ithafta bulunmuş. Taraklı’nın bizim yüzümüzden geri kaldığını söylemiş, “Senin gibiler yüzünden yıllarca Taraklı karanlığa ve geri kalmışlığa mahkûm kaldı” demiş, “Artık atın at gözlüklerini de görün artık güzellikleri ve gerçekleri” demiş, “Sen hayatında hiç turizm bölgelerine gitmedin mi, görmedin mi oralardaki bacasız fabrikaları” demiş.
Ve eklemiş: “Ne yazarsan yazın vız gelir bize… Böyle yazılarla aklından fikrinden ne geçtiği belli”
Satır satır cevap…
Eleman merak etmiş ya… Hem olayın da farkında aslında, IP adresi sistemde kayıtlı, kim olduğunu bildiğimden yazıyorum.
Provokasyon mu? Yazıyı bir daha ve bir daha oku, olmadı tersten oku. Sonra gel yanıma, sana bir çay ısmarlayıp anlatayım.
Saygı öğretmeye çalışmış bana… Ceket düğmeleyip arkasından küfür edenler de vardı; görmedin mi hiç. Saygı nedir ne değildir, çay içerken anlatayım sana. Şunu da bil: Kime saygı göstereceğimi de sana sormam.
Üniversiteleri beğenmiyorsam, bırakıp gitmesini de bilirim, bildim.
Dikkat et, çay ağzını yakmasın; ama üfleme, mekruhtur. Çayı da ben ısmarlarım, kağıdı da ben veririm. Başkasının verdiği kağıda senin gibi muhtaç değilim. Ayaklarım üzerinde durmasını bilirim.
Ağzından eyeri çıkar da öyle konuş istersen. Gözlüğünü çıkarma ama. Aklın karışır yoksa. Taraklı’nın önünde engelsem, Taraklı Ajans’ı niye açtık? niye paramızı harcadık. Bir bardak çay daha ısmarlayayım sana istersen, istersen kazanı devir üzerine. Çaylar da benden. Ama bir şartım var, Taraklı’nın yolundan çekil de, devam edebilelim. Çakma aydınlardan, iş bilmezlerden, her şey de kendini görmek isteyen gereksizlerden arınmış olan Taraklı’nın önünden çekilin. Engel mi olacaksınız, adam gibi engel olun ki, ortaya bir konsolidasyon çıksın. Millet rahat düşünebilsin. Taraklı kararını öyle versin.
Hem ben gezip görmeyi çok seven bir insanım. Ama gezdiğim yerleri ağzım açık gezmem. Gittiğim yerlerde, en ücrasına gider, çay içerim, dinlerim. Gidemediğim yerler de var, ama sesini işittim.
Sakarya ilinde 4 internet gazetesi ve 3 basılı gazete ile, Sakarya’nın güneyini geliştirmeye çalışıyoruz. Kestane dibinde atıp tutmuyoruz. Kahve köşesinde masa altından cızıklamıyoruz.
Hem aklımdan fikrinden geçenlere yetişemezsin sen. Otur çayını iç. Vız gelir yazdıklarım sana, yanından geçerken titretir.
Biz buradayız. Taraklı için çalışıyoruz, memleketimiz için çalışıyoruz.
Çakma sevda değil, Taraklı Sevgisi içimizdeki. Memleket meselesi yani..
Sahi, ne olacak bu memleketin hali?
#