Hacı Atıf Kimdir? (8)
Hafız Ali Saraç, bir ikindi namazı sonrası, Yunus Paşa’nın müezzin mahfilinde kulağıma şöyle fısıldadı:
-“Mademki Hacı Atıf’ı yazıyorsun, bununla alakalı babamın hafızlık cemiyetini de yaz. Dedem Birinci Cihan Harbi’nde şehit düşünce; babaannem, oğlu Mehmet’i pek zor şartlarda büyütmeye çalışmış. Okuma yaşına geldiğinde, Mehmet’i hafız olması için Sinaplı Hafız’a teslim etmiş. Mehmet de istidat, fetanet sahibiymiş, kısa zamanda hafız olup çıkmış. Hafız olmuş, ama hafızlık cemiyeti henüz yapılamamış. Zaten kıt imkânlarla geçinen babaannemin, oğluna böyle bir cemiyet yaptırabilecek parası nasıl bulunabilirdi ki?
Babaannem Fatıma Hanım, pek sevdiği komşusu Sabire Hanım’a konuyu bir gün açıvermiş. Ne yapmalı demiş? Sabire Hanım ise eşi Hacı Atıf Efendi’yle konuşup durumdan haberdar kılmış onu. Hacı Atıf Efendi, Fatıma Hanım’ı çağırıp:
-Ben kendim hafız olmama rağmen oğullarımı hafız yetiştirememişken, sen şu dul hâlinle Mehmet’i hafız ettin ya... Seni tebrik ederim, merak etme! Lakin biraz bekle, bir kolayını bulacağız.
Babaannem, iki sene bekler oğlunun cemiyeti için. İki senenin sonunda Hacı Atıf da oğullarından birini hafız yetiştirmiştir. Öyle ki her ikisinin cemiyeti cem olsun.”
Hacı Atıf’ın, Mehmet’in hocası olan Sinaplı Hafız’la arasının serin olması, Hoca’ya verilecek hediyelerde bir kısıtlamaya götürmemiştir onu. Hoca, tam takım giydirilmiş, muhtelif hediyelerle taltif edilmiştir. Hacı Atıf, burada da ilme verdiği ehemmiyet ve komşularına olan himayesiyle bugün dahi hafızalarda silinmez bir yere sahiptir. Daha sonra Yusuf Bey Camii imamı olan Hafız Mehmet’in bu cemiyet mevzusu, bugün son on beş senedir bir tek hafız bile yetiştirememiş Taraklı için dikkate şayan bir ibrettir.
Taraklı, belki de Hacı Atıf’ın torunu Enes’i çıkarmıştır son hafız olarak, öncesinde de ağabeyi Numan’ı.
Süleymaniye’ye, Göztepe’ye imam ve hafızlar yetiştiren ve hatta akademisyenini dahi hafız eden Taraklı, bugün bu noktada çoraktır. Aşağı Camii Kız Kur’ân Kursu kapanmıştır. Yukarı Camii Kur’ân Kursu âtıldır (âtılın bir anlamı da uyuşuktur; hareket eder, fakat uyuşuk hareket eder.) İnşaatı durdurulmuş bir Kur’ân kursu da vardır ki onun da hâli perişanlıktır hastane gibi… Halkın çocuklarından, camilerdeki iki aylık yaz kurslarıyla iktifa etmesi beklenmektedir.
Demir hafızlar yetiştiren Taraklı; paslanmış, mecali kalmamıştır bu noktada anlaşılan. Köyler, birkaç cefakâr hocanın çabaları dışında aynı akıbete doğru sürüklenmektedir. Vaaz u nasihati devlete bırakmış olan halk, çocuklarının Kur’ân talimini de devlete bırakarak, son on beş senedir tek bir hafız yetiştiremeyen bir beldenin halkı olmakla utanç duymalı, hicap etmelidir. Vesselam…