Hep Eğitim Diyoruz Ya
Eğitimle kalkınmışlık doğru orantılıdır. Bunun ölçüsü de bulunduğumuz seviye gelişmiş ülkelerin seviyesi ile ölçülüp değerlendirilince ortaya çıkar. Gelişmişliğin temelinde ilgi, bilgi ve sevginin var olduğunu aynı zamanda insanların yeteneklerini ortaya çıkarıp sergileyebilecek bir ortamın hazırlanarak biriken beşer kültürü yetişen nesile sunulması ve desteklenmesinden başka bir şey değildir. İnsanlar bulunduğu toplumda fikirlerini beyan etmekten kaygı duyuyorlar ise orada ilmin ve bilimin gelişip yükselmesi mümkün değildir. Hiçbir insan düşüncesinden, düşüncesini ifade etmesinden ve paylaşmasından korkmamalıdır. Hür düşüncenin var olduğu yerde fikir gelişir. Fikirlerin tartışılmasından da gerçekler ortaya çıkar. Gerçeklerin ortaya çıkmasından da toplumlar bilinçlenir ve gelişmenin yolu böylece açılmış olur.
Dünyanın bütün ülkelerinde okul var. Öğretmen var. Müfredat var. Bilgi edinmenin temeli de eğitim yuvalarında yani okullarda atılır. Okullar insanları hayata hazırlayan birer kurum haline getirilerek öğrencilerde var olan istidat ve yetenekleri ortaya çıkararak meslekle istidat arasındaki bağlantıyı kurmaya çalışmalıdır. Müfredat çağın sorunlarına cevap verecek tarzda hazırlanamıyor ise okullar sadece okuma yazma kursundan başka bir işe yaramaz. Önce ezberletip sonra ezberlerini unutmak olmamalıdır okumak. Çok ezber çok bilgi demek değildir. Gereksiz bilgilerde öğrencileri oyalamaktan başka bir işe yaramaz. Hepimizin sınavlar için önce ezberleyip sınavdan sonra unuttuğumuz gibi.
Bu çağ bilgi çağı teknoloji çağı aslında. Bu çağdaki gereksinimlerimizi kendimiz üretebiliyorsak, aynı zamanda da dünya ülkelerine pazarlayabiliyor isek doğru yoldayız demektir. Sadece tüketici durumda isek kendimizi ve yapmış olduğumuz uygulamalarımızı tekrar tekrar gözden geçirmeliyiz. Aksi halde çocuklarımızı okullarda oyalar ve teknolojinin elinde bir oyuncak haline getiririz. Devasa binalar yaparak okullar açmak değildir amaç, içi doldurulamayan her şey boş demektir. Hayat boşluğu sevmez.
Evet, coğrafi konumumuz bakımından ülkemize baktığımızda dünyanın en güzel yerinde, dört mevsimi yaşayabilen, yer altı yer üstü kaynaklarımızla gerçekten emsali olmayan bir ülkede yaşadığımızı çoğumuz biliyoruz. Bu ülkede bahane üretmek kimseyi tatmin etmez. Eğer gelişmemizde ve değişmemizde zorluklar yaşıyor isek sosyolojik ve psikolojik sorunlarımız var demektir. Bu sorunların var olduğu yerde insanlar mutlu yaşayamazlar. Mutsuz toplumların değişmesi ve gelişmesi de olanaksızdır.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, insan ahlakla donatılmalı bilgiyle yükseltilmeli. Örnek olarak ta gelişmiş ülkelerin okul, öğrenci ve müfredatları incelenmeli ve örnek alınmalıdır. Ülkemizde meslek okullarına daha çok önem vererek kalifiye eleman yetiştirmenin yolu açılmalı. Zekâsı yüksek olan öğrencilerimize de imkânlar sağlayarak desteklenmeli ve çağın teknolojisiyle buluşturulmalı. Bu güne kadar yapılan uygulamaların sonucunu görüyoruz. Yanlışta ısrar etmeyelim, işi bilenlere imkân verelim, dinleme zahmetinde bulunalım, bu konuda kafa yoranları bir araya getirelim ve tartıştıralım mutlaka hedefe gidecek yolun yolu açılacaktır. İşi doğru yapan değil, doğru iş yapanları görmeye çalışalım. Ben, inanıyorum ki, bu işe kafa yormuş çözüm üretmiş yüzlerce eğitimcimiz var. Bunların feryatlarına kulak verelim, bir araya getirelim, tartıştıralım diyor ve hepinize esenlikler diliyorum.