Bu Gezegende Kavga Biter mi?
İnsanoğlunun yaratıldığı andan itibaren başlayan, insanlar arasında ki kavganın, günümüzde de değişik sebeplerden dolayı devam ettiğine hepimiz şahit oluyoruz. Kavgaların bitmesi mümkün görünmez iken asgariye indirmenin çabaları da sürdürülmektedir. İletişim araçları yok iken yapılan kavgaların çoğunu bilmiyorduk. Dünyada olup bitenlerden pek haberimiz olmuyordu. Ama şimdi dünyanın neresinde bir olay olursa anında evimizde izleye biliyor ve o olaydan haberimiz oluyor hepimiz etkileniyoruz. Kim haklı kim haksız belli olmuyor bazen. Bazen iki tarafında kendilerine göre haklı oldukları yönlere şahit olurken bazen de tek tarafın ihtiraslarına hâkim olamayıp kendi çıkarları doğrultusunda bir hayat tarzı telakki ettiği için karşısında kilerini zor durumda bırakabiliyorlar. Bir insan kendi vicdanından hak ve hukuk kurallarını kaldırır kendi çıkarları için her şeyi mubah görmeye başlar ise artık ondan toplum hiçbir yarar sağlayamaz. Bu durum karşılıklı iki insan arasında olabilir. İki komşu arasında olabilir. İki aile arasında olabilir. İki devlet arasında olabilir. Tüm kavgaların altında ya yanlış anlama, ya da çıkar kavgası vardır. Kavgalar genelde güçlülerin güçsüzler üzerindeki baskıdan çıkar. Haklının güçlü olması gerekirken güçlünün haklı olması gibi bir durum sergileniyor ise o toplumların huzur içinde yaşaması mümkün değildir. Baskıcı sistemlerin ömrü sürekli değil sürelidir. Zalimler yaptıkları tüm haksızlıkların karşılığını er geç bir gün görürler. Şuan yeryüzündeki yanlış uygulamaların karşısında dik durabilecek, yanlış yapanlara dur diyebilecek, helal süt emmiş hak ve hakikat yolunda mücadele eden yiğitlere mazlumların çok ihtiyacı var. Yanlış nereden gelirse gelsin, kime gelirse gelsin, onu durduracak, dur diyebilecek kahramanları arıyor insanlık. Çoğu dava mahşere kalıyor günümüzde. Ya orası da olmasaydı, bu gezegende insan olmanın bir manası kalır mıydı?
Zalimler cezasını mutlaka bir gün görecektir. Mazlumların ah’ı da yerde kalmaz. İyi bir insanın insanlığa faydası dokun masada en azından zararı olmaz. Bal arısıyla sarıca arının arasındaki durum hepimizce malumdur. Birisi çalışır, çabalar, üretir, öbürüde hazır bulur çalar çırpar götürür. Yeryüzünde asalak olarak yaşamaya alışmış, onun bunun sırtından geçinen laf cambazları ile çalışıp üreten helal lokma ile yaşamayı ilke edinen insanlar arasında bu kavga sürüp gidecektir. Önemli olan bu kavgalara seyirci kalmamak... Haklı ve haksızı ayırarak... Güçlünün yanında değil haklının yanında yer almak. İnsana yakışan en güzel davranış vicdanının sesini dinlemek ve ortada hakemlik yapmamaktır. Yani haklının yanında yer almaktır.
Sonuç, insan ya nefsinin esiri olur başkalarını mağdur eder; ya da vicdanının sesine kulak verir insanlığı mağrur eder.
Üç günlük dünyada fırıldak olmaya gerek var mı sizce?