Dert ve Sıkıntı Dışına
Yazmam gereken bir yazı, bitirmem gereken bir proje vardı kalemi elime alıp, masamın başına oturduğumda. Yazılacak aslında çok şey vardı var olmasına da hangi biri.. Hangisinin kulağından tutsanız elinizde kalmasının şokesiyle bir adım daha atmada terreddüt duyabileceğiniz olaylar zincirlemesinde sanırım tek yapmanız gereken güzel şeyler düşünmek.
İlk yazımı ileri bir tarihe ertelemeyi daha uygun buldum fikrimce. Taraklı'nın bitip tükenmek bilmeyen son otobüs çilelerini, ansızın işlerimizin yarım kalmasına neden olan elektrik kesintilerini, restorasyonları, Belediye toplantılarını, yolları, hizmetleri, açılması düşünülen imalathaneleri ve imar palnlarını bir kenara bırakıp, Filamingo'ya ağır adımlarla ilerleyelim isterseniz hep birlikte..
"Ne var Filamingo'da" diye sormak en büyük hakkınız. Anlatılmakla olmuyor, yavaş yavaş yürümek lazım ta başından kemer köprüye kadar. Bundan on sene evvel bile, genişliği bir buçuk metre, adı henüz Flamingo olmayan, kah köpeklerin saldırdığı, kah ısırgan otlarının yapraklarındaki silisyumların tenime yapışığı yolda yürürdüm baştan başa... Sanki dünyayı unutur farklı bir alemde bilinmeyen bir güzelliğe doğru yola çıkardım. Ve yanımda biraz ürperti. Kimi zaman bir su motorundan uzaklaştığımda anlardım sessizliğin güzelliğini.
Aradan biraz zaman geçti, Filamingo büyüdü, genişledi. Herşeye rağmen sarı son bahar yapraklarıyla yahut karla kaplı, İlk bahar ve yaz mevsiminde Taraklı'nın yeşilinin en güzel tonlarıyla bezeli o tatlı büyüsünü hiç bir zaman kaybetmedi.
Ödemeleriniz sıkışınca, işleriniz yetişmeyince, çekiniz dönümce, kavga ettiğinizde, moraliniz bozulduğunda, tam tersi çok mutlu olduğunuzda bile gidin Flamingo yoluna, ağır ağır küçük adımlarla Kemer köprüye varın, Göynük Suyuna bakın, geri dönün gelin. Göreceksiniz ki, sizden başka herşey dışarıda kalmış.
Ertelenmiş bir yazıda, ertelenmemiş bir hayatla buluşmak dileğiyle...
Editör