Melankoli Kayaları ve Duvarları
Minicik beyne olur olmadık düşünceler yüklemek, sonrada hepsinin birbirine girmesi ve labirentten çıkamamak. Ve beyne bahçe duvarlarından daha yüksek set örmek daha dikenli tellerle etrafını çevirmek. Anlamaya da çalışmamak, anlaşılmak içinde uğraş vermemek, sevinç ile hüznü karıştırmak ve gelecek her habere bakmadan beynin etrafındaki duvar sayısını çoğaltmak.
Sence belki hepsi güzel, karşıdan gelen için ise kötü, her sana kavuşma hayalinde aşacağı duvar sayısı çoğalıyor ve aşılmaz yüksekliğe çıkıyor o setler. Etrafa saçılmış melankoli kayalarına takılmamaya çalışmak ise hepsinde zor. Gözler aşkın kara beziyle bağlanmış, yürünmesi isteniyor, takıl düş, çarp parçalan deniyor, dayanıyor hala…
Birde beyninin bahçesine bağlanan o azılı köpeklere laf anlatabilmek, onların haykırışını susturup neden gelindiği izah edilebilse, bir yüze baksalar o azgın köpekler, yol verecekler, lakin eğiten güzel eğitmiş, eğitene de ders veren kim acaba?
Dik durmayı, yıkılmamayı, savunmayı, korumayı öğrenmek ve bunu öğretene karşı kullanmak. Öğreten beynin ise çözümü olmayan savunma duvarlarını gördüğünde beynini kendi öğretisine karşı kullanamaması.
Sonu olmayan aşk labirentin de aşkını kaybetmek, uzun yıllar, büyük cefalar çekilerek, her bir taşının özenle, itinayla konulduğu melankoli kayalarının, sallanmaya başlaması, düşmemesi için hangi melankoli kayayı tutacaksın, ellerin, ayakların, başın, dizin… Şuan başarıyorsun, nereye kadar dayanacaksın. Güç var, onun gözlerinden aldığın onun sesinden umutlandığın güç, nereye kadar…..
Kendi kurduğun, öğrettiğin, her gününde, her saniyesinde beyne melankoli kayalarıyla inşa edilen, her ayrıntısını bildiğin duvarlar, ummadığın çok güçlü bir sarsıntıyla karşılaşırsa ve çökerse. Son ne olur…
Türk filmlerinde SON yada THE END … Küçükken son yazdı yatın derlerdi. Film biter ve hayat kaldığı yerden devam eder, ertesi gece yeni bir sinemaya kadar tabi ki…
Tüm dostların filmleri renkli ve bol maceralı olması ümidiyle, unutulmayacak günler yaratmanız dileğiyle….
#