Beşeri İnsan Yapmak
Kuran-ı Kerimde, “ Kendi varlığınız da dahil hiçbir şeyden haberiniz yokken Allah sizi analarınızın karnından çıkarıp dünyaya getirdi. Size görme, işitme, düşünme ve bilme kabiliyeti verdi. Bunca nimete karşılık sizden beklenen ise iman ve itaat edip minnettarlık göstermenizdir.” ( Nahl 16/78) buyrulur.
Bu ayet, beşer suretinde doğmanın, insan olmaya yetmediğine; ayrıca bireyin sahip olduğu potansiyel yetenekleri kullanarak beşerilikten insanlığa doğru tekamül etmesi gerektiğine dikkat çeker. Gerçekten de insan, dünyaya hiçbir şey bilmez halde gelir ve hayatta kendisi için gerekli olan bilgileri sonradan öğrenir. İşte insanın özelliklerini geliştirip ona gerekli bilgilerin verilmesi, “ eğitim ve öğretim”le sağlanır. Çünkü insan, eğitilmeden sahip olduğu potansiyel özelliklerini geliştiremeyeceği gibi neyin neye yaradığını da tam olarak bilemez.
Eğitim, insanın doğuştan getirdiği yetenekleri geliştirip şekillendirmek; onu, bütün görevlerini hakkıyla yapabilecek duruma getirmek; bireyin biyolojik varlıktan kültür insanı haline gelmesini sağlamak; kısacası beşeri, insan yapmak demektir. “ Vezir olmuş ama adam/insan olamamış” öz deyimi de bu gerçeğe işaret etmektedir. Eğitim, öğretimi de içeren bir kavram olup insanı şartlandırma değil, bilgi sahibi yapma ve şuurlandırmadır.
Kuran’a göre Allah, hem “her şeyin yaratıcısı” hem de “bütün yaratılmışların terbiye edicisi/ Rabbü’l âlemindir.” Bu yüzden vahiy kaynaklı hak din de başlı başına bir manevi eğitim kurumudur. İslam’da eğitim süresi, beşikten mezara kadardır. Ancak kurum olarak eğitim, ailede başlar; mektep ve cemiyette devam eder, hayatın sonuna kadar da sürer. Bu yüzden her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da eğitim ve öğretim, pedogojik esaslara, beşeri ve sosyal ihtiyaçlara göre tanzim edilmelidir.
İnsan, “ ona gerekli ilgi gösterilerek; sevgiyle yaklaşılarak; doğru, yeterli ve yararlı bilgi verilerek ve güzel örnek olunarak” eğitilmelidir. Zira her insan ilgiye layıktır. İnsanların ise bilgiden önce ilgiye ihtiyaçları vardır. Eğitimde sevgi de çok önemlidir. Ancak günümüzde bu durum büyük ölçüde ihmal edilmiştir. Bunun en önemli sebebi, bilgi eksikliğidir. Mesela birçok ailede ve eğitim kurumunda manevi değerler ve ahlaki ilkeler, eğitim çağındaki çocuklara sevgiden ziyade cehennem korkusuyla belletilmeye çalışılmaktadır. Oysa bu durum hem dini terbiyeyi kısırlaştırmakta hem de gelişmekte olan çocukları ve gençleri dinden soğutmaktadır.
Eğitimin en önemli öğelerinden biri de doğru ve yeterli bilgidir. Doğru bilgi, insan ruhuna bağışlanmış bir gıdadır ve bütün erdemlerin aslıdır. Ancak bu bilgi, çocuğun gelişme ve öğrenme çağına uygun biçimde ve gerekli miktarda verilmelidir. Bugün ideal eğitimin önündeki en büyük engel, “yozlaşmış bilgi”dir. Bunun temel nendi de “edep yoksulluğu”dur.
Burada özellikle din eğitimi açısından önem taşıyan bir hususun altını çizmek gerekiyor. Gençlerin dine karşı tavır almalarının nedenlerinden biri de yetişkinlerin onları eleştirirken dini kullanmalarıdır. Bu durum, gençlerin baskıcı fikir ve uygulamaları, hep dine bağlamalarına neden olmaktadır. Eğer eğitici konumunda olan kişiler, onları hâlâ çocuk kabul eder de yeni kişiliklerini tanımakta gecikirlerse gençleri büsbütün kaybedebilirler. Bu yüzden eğitimde birinci husus, “güzel örnek olmak”, ikincisi de “ iyiyi, doğruyu ve güzeli örnek almak” tır. Kısacası eğitim, gerekli ilgiye, samimi sevgiye, doğru ve yeterli bilgiye dayanmalı, temelinde sevgi, ilgi ve bilgi bulunmayan hiçbir eğitim faaliyetinin başarıya ulaşamayacağı unutulmamalıdır. Gerçeği itiraf etmek gerekirse bugüne kadar eğitimle ilgili uygulamalar ya lafta kalmış ya da büyük ölçüde hatalı olmuştur.
Sonuç olarak insan, bilgi ve bilincini yenileyip yanlış zihniyetten kurtulmalı, bunun için de doğru bilgiye sahip olup bilgisini doğru kullanmalı ve bilgeliğe ulaşmalıdır. Aksi halde sahip olduğu özelliklerini yanlış kullanarak onları kendi zaafları haline getirebilir. O zaman da körü körüne taklitten, bilimsel körlükten ve zihinsel kabızlıktan kurtulması imkânsız hale gelir. Çünkü kendini doğru ve yararlı bilgilerle güncelleyemeyen bir zihin, durmadan vehim ve vesvese üretir. Oysa vesvese, zihinde daha büyütülmeden başı ezilmesi gereken bir yılandır. Aksi halde o, içimizi ısıran, ruhumuzu kemiren ve gücümüzü yok eden bir ejderhaya dönüşebilir. İnsandan istenen ve beklenense, kendisine bahşedilen özellikleri doğru ve etkin biçimde kullanıp kâmil bir mümin olmasıdır.
#