Taraklı'nın Kadınları ve Hoca(ha)lalar
Taraklı'nın kadınları, erkeklerinden üstündür; çünkü fazîletlidirler. Bu, feminizm illetiyle mâlûl zihinlerin anlayabileceği bir üstünlük değildir.
Gecenin zifîrî karanlığında bir bakraç sütle hasta ziyaretine giden ve "şifâ niyetine" duasını da yanından eksik etmeyen onlardır.
Ve yine gecenin zifîrî karanlığında bir kap yemekle ezâya (cenaze evine) gidip, geride kalanlara ecir, sabır dileyen onlardır.
Ağlayanla ağlayıp gülenle gülebilen...
Doğumun mutluluğunu paylaşan, giden askerin sılası olan...
Birbirinin salçasına, tarhanasına, makarnasına, yufkasına, bahçesine, cemiyetine yardım eden...
En çok infak eden...
Çocuklarını kreşlere (creche) teslim etmeyen, kızlarına "ah(i)ret olmak" şuurunu aşılayan, evladını ekmek gibi elleriyle yoğuran kalelerinin (evlerinin) muhafızlarıdır onlar.
Komşuyu, akrabayı en çok himaye eden...
Hasta ve yaşlı anne babalara bakan... Nobran kocaların cevrine, meşakkatine katlanan... Gerekirse kocalarının işlerinde onlara muavenet eden kadınlar...
Hâlâ iki karık bostan varsa Taraklı'da, damlarda birkaç inek; erikten, ayvadan, kızılcıktan şerbet yapılıp, colaya minnet edilmiyorsa Taraklı'nın kadınlarının üstünlüğünden bahsetmeliyiz.
Çünkü dilencilerin elini boş çevirmeyip: "başımızın gözümüzün sadakası" diyen...
Misafiri ağırlayan, misafiri seven...
Kedilere köpeklere, kuşlara, ağaçlara, çiçeklere cümle mahlukata en çok merhemet eden...
Ayda bir hatim indiren, namazlarını aksatmayan; yukarı çarşıdan geçmektense aşağı sokağı hikmetiyle tercih eden onlardır.
Sanat hakkında beldenin erkekleriyle konuşamazsınız; fakat kadınlar eserleriyle konuşurlar sandık sandık...
Kimden almışlardır bu talim ve terbiyeyi?
Kimden edinmişlerdir bu meziyetleri?
Hocaları kimdir bu kadınların?
***
Nalçacı Saadet, Hacıannemdir benim. Seksenine erişti. Hacıannem, klasik harflerimizi okuyamaz. Harfleri bilir, ama Kur’an’ı okuyamaz. Nasıl okusun? Hocala'lar devlet baskısı altında.
Hocala’lar: Taraklı’da Kur’ân okumayı kadınlara, kız çocuklarına öğreten muallimelerdir. Aslında “Hoca Hala”. Biz onu “Hocala” diye yakıştırmışız dilimize.
Evinde topladığı talebelerinin, her gün talim terbiyesiyle ilgilenen gönül insanları Taraklı’nın Hocalaları.
Bazılarının isimleri bizce malum. Mesela Merhum Topuzların Osman Amca'nın babaannesi "Hocaladır." Yine Osman Amca'nın annesi (Seher Hanım) de Rüştiye Mektebi mezunu, Arapça ve Farsçası olan ilim sahibi bir Hocaladır.
Babaanneniz, anneannenizdir bir kısmı bu Hocalaların…
***
Hacıannem anlatıyor:
-“Yukarı Mahalle’de bir evde toplanırdık. Hocala, "Rabbi zidni ilmen ve fehmen" diye derse başlardı.”
“Kapı vurulur. İki jandarma gelip, Hocala’yı alıp götürürlerdi.”
“Hocala şişmancaydı, kısa boylu, ayağı biraz aksaktı.”
“Biz kaçışırdık, Hocala kaçmazdı. Götürürseniz götürün! derdi.”
“Biz evimize, Hocala karakola giderdi.”
“Okutsun işte, daha iyi; ama okutmuyorlar, yasak… Ben de anlamadım!”
“Elemtere’ye kadar ezberledim sırayı.”
“Karşı Mahalle’de de ….. Teyze vardı. Ona da Hocala derdik.”
“Onda da biraz okuduk. Kaç defa götürdüler karakola jandarmalar onu da. Hiç korkmazdı. Payır payır giderdi.”
“Biz de gitse miydik?"
***
Taraklı'nın kadınları, Kur'ân talimi bahsinde erkeklerinden daha cesur durmuşlardır. Dikkat edin Ramazan'daki mukâbelelere; dedeleriniz Mushaf'ı okuyamazken eşleri okuyabilmektedir. Taraklı'nın Hocalaları, Taraklı'nın Hocalarından daha cesur hareket etmişlerdir o dönem.
Tabiî erkeklere çok daha sert muamelelerin olduğunu da unutmuyoruz.
***
Nasa'da çalışan bir bilim kadınından, dünyaca ünlü bir şirkette yönetici olarak çalışan bir hanımefendiden, ABD Dışişleri Bakanı'ndan bizim Taraklı'nın kadınları neden üstündür?
Bütün Şeytanların oyunlarını izâle edebilecek savaşımı, o mütevâzı hayatlarıyla vermektedirler de ondan.
Çünkü ezân-ı Muhammedî okunduğunda sükûnetle: "Azîz Allah" diyen, hakları üzerimizde en çok olan, merhametin yeryüzünde en çok tecelli ettiği o fazîletli kadınlardır...
#