Gübre Toplamak, Arif’e Hediye
Dün ile bugün nasıl geçti diyerek üzülürken fikir üretmeye çalıştığım yarını kaybettim.
Yarın ise öylede geliyor, yatarak bekleyerek de, şenzlogta uzanarak da.
Kimisi tezgâhının önüne cicilerini koymuş, biz ise uzanıyoruz işte, ne olduğumuz belli.
Boş yere üzmedik ki kimseyi, oyalamak ve dolamak işinden anlamayız, öğrenmedik çocukken el işi.
Gözün görmediği resmi tarif bizim işimiz değil, duymaz kulaklarımız bozuk sazla ötmeye çalışanları.
Boş yere kalabalığa karışıp, boş söz dalkavukluğu yaparak, başımı toprağa gömmek işimize gelmez.
Zaten bizim yollarda bozuldu, sabah akşam otlamaya giden ve gelen öküzlerle dolu, yerlerde pis, onlar bez bağlama medeniyetine geçememişler.
Lakin hemen temizlerler yine yolları, gübrelik misali bu, ihtiyacı olanlar toplamaya başlamak için hazır olda beklerler. Biz faraş ve süpürge tutmayı bilmeyiz.
Süpürge otu ekilirdi bir zamanlar, şimdi suni oldu her şey, paran varsa alırsın. Anlamayız biz hala takas dönemimde kalmış aklımız.
Kemale erme işi bu, dalkavuk olanı hizaya getirmek bize gelmez, merak eden kendine yönelsin yeter.
Ömür gübre olsan da bitecek,
Zaman gübreyi toplasan da tükenecek,
Yaşamı gübrelik görünerek sonlandırmak
Hayatı gübrelenmekten ibaret sanmak
Son aynı, değişmez, gübre işi bu….
#