SABAH Gazetesi Yazdı
Nurdeniz ERKEN
Reklam filmi sayesinde Türkiye'nin "Mümkünlü Köyü" olarak tanıdığı Sakarya'nın Taraklı beldesi, bu reklam sonrasında turist akınına uğruyor. Zamanın adeta durduğu Taraklı, geleneksel evleri ve lezzetleriyle meşhur
Sakarya'nın güneydoğusunda yemyeşil ormanların arasında parıldayan, insana zamanın durduğunu hissettiren bir belde Taraklı. Eski Osmanlı mimarisiyle günümüze kadar gelmiş tarihi evleri, el sanatları ve birbirinden iddialı lezzetleriyle uluslararası Cittaslow ağına giren Türkiye'deki 5 adresten biri. Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde bile söz ettiği Taraklı'nın tertemiz sokaklarında güler yüzlü insanlar, zamanın tadını çıkararak yaşıyor. Ancak bizim "sakin şehir" seçildikten sonra fark ettiğimiz bu şirin yer, çoktan film yapımcıları tarafından keşfedilmiş. Bir internet servis sağlayıcısının reklam filmlerindeki ünlü "Mümkünlü Köyü" aslında Taraklı'nın ta kendisi. Çekimlerin tamamının şehirde gerçekleştiğini anlatan Belediye Başkanı Tacettin Özkaraman takılmadan edemiyor: "Taraklı'ya Mümkünlü diye turlar başladı. Yakında Şener Şen belediye başkanlığına aday olursa yerimi alabilir."
İSTANBUL'UN ARKA BAHÇESİ
Merkezde Belediye Başkanı Tacettin Özkaraman'la buluşuyoruz. Taraklı'nın Cittaslow ağına dahil oluş öyküsünün, merakla başladığını anlatıyor Özkaraman: "Seferihisar'ın Cittaslow seçilmesinin ardından araştırıp kriterlere baktık. Bu 59 kriter bizim düşündüğümüz ve hedeflediğimiz şeylerdi. Bu nedenle üye olmaya karar verdik. Seferihisar Belediyesi aracılığıyla başvurduk." Ankara, Bursa ve İstanbul'un arka bahçesi sayıldıklarını anlatan Tacettin Özkaraman, merkezin neredeyse tamamının tarihi mimari yapısını koruduğunu ve halkın geleneksel el sanatlarını sürdürdüğünü belirterek, "El yapımı tahta kaşıklarımızın tek rakibimiz Çin" diyor. Belediye Başkanı Özkaraman sağlık turizmi açısından da bir termal projenin hayata geçmek üzere olduğunu, yaklaşık 4 bin 500 kişinin yaşayacağı 90 dönümlük bir alandaki projenin 3 yıl içinde biteceğini anlatıyor. Sakarya Üniversitesi ile ortaklaşa fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi ile 400 odalı bir otel ve kongre merkezi projesi de mevcut. Projenin sağlayacağı istihdam imkânıyla şehirde kaybedilen genç nüfusun artacağına inandıklarını aktaran Özkaraman, "Bunun için imar planlarımızı yeniden oluşturuyoruz ve hazırlıksız yakalanmamak için TOKİ ile konut yapımı konusunda görüşüyoruz" diyor. Taraklı geçmişte meyve üretiminde çok önemli bir noktaymış. Saray mutfağına taşınan eriği ve ayvası çok meşhur olan Taraklı merkezde artık meyve üretimi neredeyse hiç yapılmıyor. Küresel iklim değişikliğinin vurduğu şehirde son yıllarda enginar, çilek ve yüksek bölgelerde kiraz ve vişne üretiliyor. Belediye Başkanı Tacettin Özkaraman'la sohbetimiz sırasında şehir merkezinin en önemli tarihi yapılarından birine geliyoruz. 1517 yılında yapılmış olan Yunus Paşa Camisi'nin en büyük özelliği alttan ısıtmalı olması. "Cami yapılırken müştemilatı içinde mutlaka hamam bulunurmuş. Hamamda ısınan su buharını toprak künklerle caminin altından geçirerek ısıtma sağlanmış" diye anlatıyor Başkan Özkaraman. Ancak restorasyon çalışmaları esnasında hamam tamamen bozulmuş ve işlevini yitirmiş. Cami bugün de şehir halkının ibadet için kullandığı en önemli mekân.
KÖYÜN ADI 'MÜMKÜNLÜ' KALDI
Sakin sokaklarında gezindiğimiz Taraklı'da gençlerden çok yıllara meydan okuyan delikanlılar dikkatimizi çekiyor. Motosikletiyle yanımızdan geçen İsmail Yüksel 77 yaşında. Bir elinde bastonuyla motosiklet sürmeyi çok sevdiğini anlatan İsmail Amca, Taraklı'nın sakin şehir seçilmesine hiç şaşırmamış. "Bizi seçmeyeceklerdi de kimi seçeceklerdi" diyen Yüksel, artan turist sayısından da memnun olduğunu söylüyor. 87 yaşındaki İsmail Kara da bizi görünce ayağa kalkıp "Hiç yaşımı gösteriyor muyum?" diye soruyor. "Hayatım boyunca ne sigara içtim ne de içki... Memleketimin suyu, meyvesi, sütü bana yarıyor" diye konuşuyor. Huzur içinde yaşadıklarını anlatan Ali İnal ise, "Burada yaşam çok rahat. Kendimiz üretip kendimiz tüketiyoruz" diyor.
85 YILDIR KÖPÜK HELVASI YAPIYOR
Taraklı 'ya gelmişken buranın ünlü tatlarından biri olan köpük helvasının yapılış öyküsünü de dinlemeye karar verdik. Evinin altındaki imalathanesinde bizi karşılayan Hüseyin Kömürcü, "Anamdan doğduğumdan beri helva pişiriyorum" diyor. Eskiden süpürge ve kürekle çırptığı karışımı şimdi daha teknolojik makinelerle hazırladığını anlatan Kömürcü, "Köpük helvası çöğen ve şekerden oluşuyor. Ancak çırpılması gerek. Dikkat etmez de başka bir malzeme katılırsa bütün kazan heba olur çünkü k a b a r m a z " diyor. 85 yıldır helva imal eden Hüseyin Amca, dededen kalma geleneği oğullarına da aktarmış.